Çingenelerin Türkiye’de zorlu şartlarda hayatta kalmaya çalıştıklarını belirten Serdar Zımba, “Tekçilikle değil halkların kardeşliğini benimseyen ve kucaklayan olmalıyız” dedi
Çingeneler, tarih boyunca genellikle hayvan ticareti, müzisyenlik ve komedyenlik yaparak yaşamını idame ettiren günümüzde değişen ve dönüşen kentlerde sıkıştırılmış. Kentlerin içine hapsedilmiş olan Çingeneler artık farklı iş kollarında çalışarak geçimlerini sağlamak mecburiyetinde bırakıldılar. Çingeneler, bulundukları yerlerde çöp toplayıcılığı yaparak geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Edirne Merkez İlçe Yöneticisi Çingene Serdar Zımba, yaşadıkları sorunları ve siyaset yaşamını Mezopotamya Ajansı’ndan Ferhat Çelik’e anlattı.
‘Hurdacılık ve çöp toplayıcılığı yaparak geçimlerini sağlıyorlar’
Çingenelerin bundan 30 sene önce kabak tarlalarında, kır işlerinde çalışıp geçimlerini sağladıklarını ifade eden Zımba, giderek artan makine gücüyle birlikle bu iş imkanlarının yok derecede azaldığını ifade etti. Çingenelerin günümüzde sığırtmaçlık (sığır çobanı), hurdacılık ve çöp toplayıcılığı yaparak geçimini sağladığını dile getiren Zımba, “Çingeneler yarı aç yarı tok geçiniyorlar. Afrika’da açlık var susuzluk var, orada eriyip giden çocuklar var. Herkes bunları görüp üzülüyor. Bizler de üzülüyoruz. Aynı açlık Türkiye’de Çingeneler üzerinde de var ama o kadar ayyuka çıkmadı” dedi.
‘Çingeneler kendi kültürlerini istedikleri gibi sürdüremiyorlar’
Çingenelerin Avrupa başta olmak üzere dünyanın her tarafına dağıldığını hatırlatan Zımba, Türkiye’de zor şatlarda ve buranın kültürüne ayak uydurarak hayatta kalmaya çalıştıklarını belirterek, “Çingeneler kendi kültürlerini istedikleri gibi sürdüremiyorlar. İnsanlar Çingenece konuşsunlar, şarkı söylesinler, dilini, kültürünü geliştirsinler. Ama yok. Ben mesela Türkçe konuşuyorum. Çingenece birkaç kelime biliyorum. Küçükken annem Çingenece konuşurken ben ona ‘ne gıt, gıt, gıt gavurca konuşuyorsun’ diyordum. Aslında bu benim özümmüş, anadilimmiş bilmiyordum” diye belirtti.
‘Dile, karşı değilim, ırkçılığa karşıyım’
Türkiye’de Türkçe dışında bütün dillerin reddedildiğini vurgulayan Zımba, “Ben küçükken okula gidince Türkçe konuşuyordum, çarşıya gidince Türkçe konuşuyorum. Eve gidince bir Çingenece konuşuluyordu. Çingenece öğreten de yoktu. Ondan dolayı da canım sıkılıyordu. İnsanlar üzerinde baskı olduğu için herkes kendi derdine düştü. Bir şekilde konuşan konuştu, konuşmayan Türkçeyi konuşmak zorunda bırakıldı. Bunun artık aşılması gerekiyor. İngilizce konuşulunca rahatsız olmuyorsun. Ama insan kendi dilini öğrenmek isteyince sorun oluyor. İnsanlar kendi dilini de konuşmak isteyebilir, bir Latin dilini de öğrenmek isteyebilir. Dil bilmek ayıp bir şey değil. Kime ne zararı var. Ben dile, dine, bayrağa karşı değilim. Irkçılığa karşıyım” dedi.
Kardeşlik temeli
“Artık Çingene Çingeneliğini, Kürt Kürtlüğünü, Türk Türklüğünü, Pomak Pomaklığını, Ermeni Ermeniliğini, Laz Lazlığını kendi öz iradesiyle yaşasın” diyen Zımba, “Tekçilikle değil halkların kardeşliğini benimseyen ve kucaklayan olmalıyız. Cins, ırk, din, mezhep farklılıklarını gözetmeden özümserlerse benimserlerse zaten o zaman kardeşlik temelleri oluşur. Bu şekilde birileri fakir olmaz, birileri zengin olmazdı” dedi.
‘Günü kurtarmalarla bu işler yürümez’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendilerine “Çingene kardeşlerim” diye hitap ettiğini anımsatan Zımba, “İşte ‘çok iyi yaşıyoruz, özgürüz, şuyuz, buyuz’ deniliyor. Ya arkadaş özgürlük sadece o değil. Özgürlük kendini ifade etmektir. Karşıdaki duymak istediklerini değil, duymamak istediklerini söylediğin zaman ve bu benimseniyorsa işte o zaman özgürsün. Günü kurtarmalarla bu işler yürümez” ifadelerini kullandı.
‘Hakikatler bu ülkede hep gizleniyor’
Zımba, HDP yöneticisi olmasını ise şu sözlerle açıkladı: “Abim HDP’liydi. Ondan biraz feyz aldım. Baktım, gördüm, partiyle tanıştım.. Arkadaşlık ortamı, insanı, insan ilişkileri güzel. Gerçekten de diğer halklara seslenmek istiyorum; HDP’yi öcü görenler, terörist algılayanlar biz böyle insanlar değiliz. Bizler burada barış olsun istiyoruz. Tek suçumuz barış olsun, kardeşlik olsun, insanlar iyi yetişsin, insanlar birbirine saygı duysun, kötülük olmasın dememizdir. İnsanların huzura ihtiyacı var. Hakikatlerin ortaya çıkması gerekiyor. Hakikatler bu ülkede hep gizleniyor. A, B olarak gösteriliyor, B, C olarak gösteriliyor. İnsanlara fazla yanlış bilgiler veriliyor. Ben bunları gördüm. O yüzden buradayım.”
İSTANBUL