Dolmabahçe masasının ‘devrilmesi’ ve ‘Çözüm Süreci’nin bitirilmesine gerekçe yapılan Ceylanpınar olayında ortaya çıkan yeni ayrıntılar komployu işaret ediyor. Bu kez de bir polis memurunun ‘delillerle oynadık’ itirafı geldi
Suruç Katliamının hemen ardından 22 Temmuz 2015’te Urfa Ceylanpınar’da iki polis memurunun evlerinde öldürülmesi olayında yeni ayrıntılar ortaya çıktı. 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra 20 Temmuz’da Suruç’ta gençlerin katledilmesinin ardından gerçekleşen ve ‘Çözüm Sürecinin’ bitirilerek çatışmaların başlatılmasına gerekçe yapılan Ceylanpınar olayında bir polis memurunun ‘delillerle oynadıklarını’ itiraf etmesi, bir kez daha kuşkuları doğruladı.
Ceylanpınar’daki 2 polisin öldürülmesiyle ilgili sanık avukatlarından Hüseyin Akay, “Bir polis memuru delillerle oynadıklarını itiraf etti” dedi. Akay, olay yerine intikal eden polisin meslektaşlarından birisini masada otururken bulmasına rağmen amiriyle yaptığı görüşmenin ardından “Yatakta uyur vaziyette ölü bulundu” diye tutanağa yazdığını ileri sürdü.
Tutanaklar doğru değil
ANKA Haber Ajansı’nda yer alan habere göre, çözüm sürecinin sonlanmasına gerekçe olarak gösterilen 2 polisin suikasta uğradığı davada, sanık avukatlarından Hüseyin Akay, davada “çelişkili unsurlar olduğunu” ileri sürerek, dosyaya girmeyen delilleri şöyle anlattı: “Dava dosyasında yer alan olay yeri tespit tutanağında, her 2 polisin farklı odalarda uyurken enselerinde sıkılan birer kurşunla şehit edildikleri yazılıydı. Fakat gerçek hiç de böyle değildi maalesef. Olay yerine ilk intikal eden polis ekibinden bir kişinin tarafıma yaptığı itiraf da, ölen polisin çalışma masasında oturur vaziyette ve başı açık olan laptopuna düşmüş vaziyette şehit edildiğini belirtiyordu. Sonrasında polis amirinin üstleriyle yaptığı telefon görüşmeleriyle, her nasılsa masada oturur vaziyette şehit edilen bu polis memuru, tutanaklara ‘yatakta uyur vaziyette ölü bulundu’ şeklinde geçmişti. Bunu yapanlar bu yalanla neyi amaçlamışlardı? Bu senaryoyu üreten kişiler, ya şehit edilen polis memurları ile aynı evde bulunan polis arkadaşlarını korumak istemişti ya da gerçekte adli bir cinayeti siyasal amaçlara alet etmek istemişti.”
Tanık ifadesi nerede?
“2 polis memurunu, dışarıdan balkona giren kişilerin bu kadar kolay şehit etmeleri mümkün değildi” diyen Avukat Akay, “En az bir polisin uyanık vaziyette şehit edildiğinin kabulü halinde, dışarıdan birilerinin yan dairenin balkonundan sarkarak polisleri gizlice şehit etmeleri pek de imkan dahilinde değildi. Kaldı ki olay sonrasında çevik kuvvet dahi, tüm teknik teçhizatlarına rağmen, balkondan içeri girmeyi başaramadığından, çilingir çağırmak suretiyle kapıdan girmek zorunda kalmışlardır, bu da esasında bu savı baştan beri çürütmüştü. Bu olay bu sebeple uykularında şehit edilen polis memurları olarak tutanaklara geçmişti” diye kaydetti.
Yargılama sırasında Suriyeli bir kadının da görgü tanığı olarak dinlenmediğinin altını çizen Akay, “Daha sonra ifade vermesine rağmen, bu Suriyeli kadının ifadesi dosyaya konulmamıştı. Gerçekte ise soruşturma ile ilgili ilgisiz onlarca ifade tutanağı olmasına rağmen, ‘Olayı gördüm’ diyen bir kadının ifadesinin dosyaya konulmamasının sebebi neydi?” diye sordu.
“Bu dosyanın soruşturmacıları, aynı zamanda şüphelileridirler” diyen Akay, “Faillerinin bulunması, ülkenin geleceğinin sigortasıdır” diyerek, “Bu sebeple bir an önce bu cinayet hakkında samimi bir soruşturma yapılarak gerçek faillerinin yargılanması gerekir. Aksi halde bu cinayetin vebali hepimizin boynunda kara bir leke olarak sonsuza dek kalmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu: Unutmaya devam!
Bu arada Suruç Katliamı’nın 5. yıldönümünde Cumhuriyet gazetesinden İpek Özbey’in sorularını yanıtlayan eski başbakan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, yine bilinen AKP ezberini tekrarlayarak her şeyi Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesi olayına bağlarken, konuyla ilgili dosyadaki herkesin beraat etmiş olmasına da değinmedi. “Masayı biz değil, Kandil devirdi” iddiasında bulunan Davutoğlu, yine Kobanê olaylarını öne sürerken, “Elimizden geleni yaptık. Taa ki Kobani olaylarını da bahane ederek HDP’nin tahrikiyle sokaklar yakılana, Türkiye neredeyse Suriyelileştirilmek istenene kadar. Niyetleri iyi değildi. Türkiye’yi çözüm süreci altında kantonlara bölmek istediklerini gördük” dedi.
Dosya ‘faili meçhul’
Urfa’nın Suruç ilçesinde 20 Temmuz 2015 tarihinde IŞİD’in gerçekleştirdiği canlı bomba saldırısında 33 kişinin yaşamını yitirmesinin ardından 22 Temmuz günü Ceylanpınar ilçesinde polis memurları Feyyaz Yumuşak ve Okan Uçar evinde ölü bulunmuştu. Olaya ilişkin Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 4’ü tutuklu 9 sanıklı davada, 1 Mart 2018 tarihli karar duruşmasında polisler ölümüne ilişkin bütün sanıkların beraatine karar verilmişti. Polislerin ölümü faili meçhul olarak kaldı. Davaya bakan hakim Nurettin Bulut, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklanmıştı.
HABER MERKEZİ