‘İktidar İslamı, Saltanat İslamı anlayışını temsil etmektedir. Dinden imandan da yoksundur. Bunların din anlayışı maskeli bir din anlayışıdır, şeklidir, usulidir, esasında iman yoktur’
Ayasofya’nın camiye dönüştüren AKP iktidarı, “hilafet” tartışmalarını da geliştirirken, iktidar-din-siyasal İslam ilişkileri üzerine birçok tespiti olan Abdullah Öcalan, çok önceden AKP iktidarı için “Bunların din anlayışı maskeli bir din anlayışıdır, şeklidir, esasında iman yoktur” belirlemesi yapmıştı.
Birçok söyleşi, kitap ve görüşmelerde iktidar-din-siyasal İslam ilişkilerini derinlemesine değerlendiren PKK Lideri Abdullah Öcalan, “Din Sorununa Devrimci Yaklaşım” kitabında egemenlerin-iktidarların İslamiyet’e bakışını gerici ve ikiyüzlü olarak yorumlamıştı. 2011 yılında avukatlarıyla bir görüşme yapan PKK Lideri Abdullah Öcalan, asıl meselenin çok önceden başladığını belirterek, “Daha Hz. Muhammed’in cenazesi yerdeyken, kendini çok iyi gizleyen saltanat yanlısı Emevi anlayışı ile başını Hz. Ali’nin çektiği dürüst Müslümanlar arasında kavgalar başlıyor. Bu dönemde Emevi anlayışı kendisini çok iyi gizler. Hz. Muhammed’in çok sevdiği torunlarını, Hz. Hüseyin’i çok vahşi bir şekilde katlettiler. O günden bu yana iktidar İslam’ı ile gerçek İslam arasında süregelen bir çatışma var. Gerçek İslam, Medine İslam’ıdır. Medine Sözleşmesi diyoruz buna. Medine Sözleşmesi, Medine’de yaşayan tüm toplulukların, toplum birimlerinin üzerinde anlaştığı bir toplumsal sözleşmedir” demişti.
AKP ikitidarının Amerika’nın 1980’lerden itibaren Türkiye’ye dayattığı ılımlı İslam anlayışının ürünü olduğunu belirten Öcalan, aynı görüşmede, “12 Eylül darbesiyle Türkiye’ye ‘Laik ulusalcılık yerine, milliyetçi İslamcı anlayışı koy’ denildi. Ilımlı İslam bir proje olarak Türkiye’ye dayatıldı. Bugünkü iktidarın İslam anlayışı ABD’nin, kapitalizmin ürettiği İslam anlayışıdır. 12 Eylül’den sonra ortaya çıkan İslam anlayışında ABD’ye karşı olan unsurlar, gruplar vardı. Bu nedenle Refah’ı, Saadet’i tasfiye ederek, içinden bugünkü iktidarı devşirdiler” diye belirtmişti. AKP iktidarının ABD kapitalizmiyle tam bir uyum içerisinde olduğunu belirten Öcalan, AKP’nin din anlayışı için şunları kaydediyor: “İktidar İslamı, Saltanat İslamı anlayışını temsil etmektedir. Dinden imandan da yoksundur. Bunların din anlayışı maskeli bir din anlayışıdır, şeklidir, usulidir, esasında iman yoktur. Esasında iman olmadığı için, gerçek dini temsil etmediği için de aslında İslam’ın özünün de inkârıdır, reddidir. İmanla alakaları yok, ibadetleri de sahtedir. Halkımız bunların din anlayışını iyi anlamalı, uyanık olmalı ve bu oyunlara gelmemelidir. İslam’ın özüne uygun olarak kendi camilerini, ibadethanelerini mahallelerde, her yerde kurmaları gerekir.”
Ganimetçi bir yaklaşımdır
PKK Lideri Abdullah Öcalan “Din Sorununa Devrimci Yaklaşım” kitabında da, “Bunlar İslam’ın önderliğini ele geçirdiklerinde İslam’ın en sağcı, en ganimetçi, en gaddar özelliklerini esas alıyorlar. Ganimet için, siyasal güç olmak için, feodal, melik, sultan olmak için İslamiyet’i kabul ediyor ve bir de bunu en geri, en sağ, en bastırmacı özellikleriyle gerçekleştiriyorlar. Burada ilericilik ve devrimcilik aranmaz. İşte Türklüğün İslam tarihindeki yeri ve rolü budur ve kesinlikle olumsuz yanı egemendir. Bunu Abbasi İmparatorluğu’nun yıkılışında, İran’daki devletlerin yıkılmasında görmek mümkündür. Andolu’da yürütülen İslam istilasında görmek mümkündür.”
İslam’ın gerilemeye girdiği dönemlerde devreye giren Türk kavimlerinin İslam uygarlığına bir katkısının olmadığını anlatan Öcalan, şunları vurguluyor: “(…) Bunlar o dönem tamamen gasp ve çapul peşinde koşmuşlardır. Bu nedenle uygarlığa herhangi bir katkıları olmamıştır. Tamamen fetih peşinde koşan, bir de buna muhtaç olan çok sayıda boy vardır. Bu boylara sürekli yeni topraklar gereklidir. Bu, yeni toprakların gaspı için kendini sıkı sıkıya görevli hissetmelerine yol açmaktadır. Dolayısıyla İslami feodal uygarlığın gerileme aşamasına denk gelen bu aşama daha çok da Osmanlı İmparatorluğu’nun gerçeğinde görülen, onun İstanbul’u fethiyle birlikte dönemin en güçlü imparatorluğu haline gelmesi ve bu temelde tutuculuğunun daha da artmasıdır. Dolayısıyla bu dönemde imparatorluğun halklar üzerindeki egemenliği, onların gerilemesine yol açmıştır.”
İslam karşıtı İslamcılık
İktidarların NATO’ya yanaşarak, Batı’nın ideolojik egemenliğine sığınarak, çoktan İslamiyet’i terk edip onu daha çok halk yığınlarını uyuşturmada kullandığına dikkat çeken Öcalan, şu belirlemede bulunuyor: “Özünde İslam’a karşıdır, ama halk yığınları Müslüman olduğu için Müslümanlığı onları uyutmada bir araç olarak kullanmaktadır. (…) Başta ABD emperyalizmi olmak üzere, bunlar kapitalizmin en tutucu-muhafazakâr rejimleridir, devletleridir, imparatorluğudur. İşte tüm bu güçlerle 1950’lerden sonra ittifaka girer. Girdiği ittifak ilişkilerini Ortadoğu halklarına, İslam halklarına ve sosyalist halklara karşı kullanır. Emperyalizm onu bunun için kullanır. İslami görünüm altında İslam’a karşıt olarak kullanır.”
* Muhalefete demokrasi ittifakı çağrısı yapan “101 Aksaçlı” arasında yer alanlar, “Demokrasi ittifakı sandık ittifakını aşan bir ittifak. Hukuk ve demokrasiden yana olan herkesin eteğindeki taşı döküp bir ilke çerçevesinde işbirliği yapması gerekiyor” dedi.
* Ayasofya’nın camiye dönüştüren AKP iktidarı, “hilafet” tartışmalarıyla rotasını çizdi. İktidar-din-siyasal İslam ilişkileri üzerine birçok tespiti olan Abdullah Öcalan, AKP iktidarı için “Bunların din anlayışı maskeli bir din anlayışıdır, şeklidir, esasında iman yoktur” belirlemesi yapıyor.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı