HDP’nin ‘1 Eylül Barış Deklarasyonu’na ilişkin konuşan HDK Eşsözcüsü Uğurlu, barış ve tecridin kaldırılmasının krizden çıkışın yol haritası olduğunu belirterek, demokrasi güçlerine güç birliği çağrısı yaptı
Hakların Demokratik Kongresi (HDK), Hakların Demokratik Partisi’nin (HDP) 31 Ağustos’ta kamuoyuna açıkladığı “Barışa Çağrı Deklarasyonu” ilişkin Beyoğlu’nda bulunan merkez binalarında basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya, HDP İstanbul İl Örgütü Eşbaşkanı Elif Bulut yanı sıra birçok parti temsilcisi katıldı. Toplantıda konuşan HDK Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, Türkiye’nin ekonomi, siyaset, sağlık, ekoloji, uluslararası ilişkiler ve akla gelebilecek her alanda tarihinin en ağır krizini yaşadığını, ülkenin çöküşün eşiğinde olduğunu belirtti. “Milyonlarca aile gelirini kaybetti ve kaybetmeye devam ediyor. Bunun arkasından, kış aylarında, işini ve gelirini kaybetmiş aileleri kitlesel açlık tehlikesi bekliyor” diyen Uğurlu, ekonomi bu durumdayken, iktidarın salgını fırsata çevirme gayretinde olduğunu dile getirerek, “Muhalif sesler, yargının sopa gibi kullanılması yoluyla susturuluyor, operasyonlar, gözaltılar, keyfi tutuklamalar, yasaklamalar birbirini izliyor” diye konuştu ve TTB’nin hedef gösterilmesini de eleştirdi.
Çözümsüzlüğün maliyeti ağır
“Rejim ülke içindeki tıkanmışlığını Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de ve Ege’de aşmaya çalışıyor” diyen Uğurlu, “Ekonomik çöküş, dış askeri maceralar ve içeride kutuplaşma, gerilim, çözümsüzlük ve çatışma siyasetlerinin ağır maliyetleri, Türkiye’yi her bakımdan emperyalist merkezlere bağımlılığını arttırıyor” diye kaydetti. Uğurlu, şöyle devam etti: “Çözümsüzlük ve çatışma politikalarının merkezinde Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit politikaları yer alıyor. Öcalan’ın ‘silahları bir haftada bitiririm’ sözü, çıkarı savaştan yana olanların kâbusudur. Türkiye’ye barış şansı verebilmek için, söylediklerini yapabileceğini defalarca ortaya koymuş Abdullah Öcalan’ın tecridi bir an önce sona erdirilmeli ve barışın önü açılmalıdır.”
Barış tecride bağlıdır Uğurlu, “Bugün Barış istemek , ‘Tecride son verilsin’, diyaloğun ve çözümün önü açılsın demek, Türkiye toplumuna krizden çıkışın yol haritasını ve başlangıç noktasını göstermektir. Bu bakımdan HDP’nin 1 Eylül ‘Barış Deklarasyonu’ kıymetlidir. Evet, biz de barış diyoruz ve bunu ısrarla tekrar ediyoruz. Sendikaların ve emek meslek örgütlerinin, Kadınların, demokratik kitle örgütlerinin, sivil inisiyatiflerin birlikte veya eş zamanlı veya birbirini besleyen barış yönlü pratikler geliştirmesinin tam zamanıdır. Biz ‘barış’ demeye ve ‘barış’ mücadelesini yükseltmek için çaba harcamaya devam edeceğiz” diye konuştu.
İSTANBUL