İHD yetkileri Ankara ve İstanbul’da hasta tutuklu ve Alkış ve Oduncu için açıklama yaparak, tahliye edilmeleri çağrısında bulundu
Eylemlerinin 319’unu haftasında “Behçet ve Anevrizma” teşhisi konulan tutuklu Hasan Alkış’ın sağlık durumuna dikkati çeken İHD MYK Üyesi Nuray Çevirmen, Alkış’ın cezaevinde kalamaz raporu olmasına rağmen, teşhisinin yanlış olduğunun ileri sürülerek, bırakılmadığını söyledi.
Hasta Mahpuslar Özgürlük İnisiyatifi, 319’uncu haftada hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek için İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara şube binasında bir araya geldi. Açıklama yapan İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Nuray Çevirmen, 29 Haziran’da Gümüşhane E Tipinde yaşamını yitiren Mustafa Kabakçıoğlu’nun karantina koğuşundaki durumunu gösteren resimlerin ortaya çıkması, durumun vahameti gözler önüne serdiğini vurguladı.
Tutuklulara hastaneye sevk sırasında tekli ring araçlarıyla sevk edildiğini kaydeden Çevirmen, cezaevi karantina odalarında yaşamını yitiren tutuklular hakkında şu bilgileri paylaştı: “9 Eylül’de Bahattin Kardaş Diyarbakır’da yine karantina koğuşunda ölü bulunmuştur. Cengiz Karakurt 14 Eylül’de rahatsızlanıp hastaneye kaldırılmış, tekrar hapishaneye getirilmiş,15 Eylül’de tek başına kaldığı koğuşta baygın bulunarak yoğun bakıma alınmış ve 22 Eylül’de yaşamını yitirmiştir. Karantina koğuşlarının durumları ve tedbirler tekrar ve acil bir şekilde gözden geçirilmelidir” diye belirtti.
Alkış’a tahliye talebi
Bu hafta Bolu F Tipi Kapalı Cezaevine tutulan hasta tutuklu Hasan Alkış’ın sağlık durumuna dikkati çekildi. Alkış’ın “cezaevinde kalamaz” raporu aldığını, Adli Tıp Kurumuna sevk için ikinci bir hekim görüşü gerektiğini, bunun için Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma hastanesine sevk edildiğini belirten Çevirmen, “Ancak buradaki doktorun kendisine konulan ‘Behçet ve Anevrizma’ teşhisinin yanlış olduğunu ileri sürerek cezaevinde kalabilir raporu verdiğini aktarmıştır” dedi.
Alkış’ın “Cezaevinde kalabilir” raporu aldıktan 3 ay sonra anjiyo olduğunu ve tekrar Behçet Hastalığı teşhisi konulduğunu aktaran Çevirmen, Alkış’ın yeniden yargılanma talebiyle verdiği dilekçeye 14 ay geçmesine rağmen cevap verilmediğini vurguladı. Çevirmen, “Hasan Alkış’ın birçok ağır hastalığı göz önüne alınarak bir an önce raporlarının tamamlanması ve Adli Tıp Kurumuna sevkinin yapılarak, infazının ertelenmesi süreci hızlandırılmalıdır. Hasan Alkış hapishanede kalamayacak denli ağır hastalıkları olan bir mahpustur” diye belirtti.
Zerdeşt Oduncu tahliye edilsin
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, hasta tutukluların durumuna dikkat çektikleri ‘F Oturumu’ eyleminin 447’ncisini gerçekleştirdi. Koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle derneğin sosyal medya hesabı üzerinden yapılan açıklamada bu hafta Edirne F Tipi Cezaevi’nde kalan hasta tutuklu Zerdeşt Oduncu’nun durumuna dikkat çekildi.
‘Vücudunun dörtte üçü ağır yanık’
Komisyonu üyesi Hatice Onaran, durumuna dikkat çektiği hasta tutuklu Zerdeşt Oduncu’nun henüz 18 yaşındayken tutuklandığı ve ortaya çıkarılamayan bir gizli tanığın beyanlarıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildiği, Tekirdağ F tipi Hapishanesi’nde iken Şubat 2014 yılında bedenini ateşe verdiği eylem sonucu vücudunun dörtte üçünde ağır yanıklar oluştuğu bilgilerini paylaştı.
Onaran, durumunun ağır olmasına rağmen Oduncu’nun o dönem yanık ünitesinin olmadığı Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi altına alındığını söyledi.
‘Tedavisi yapılmaz’
Oduncu’nun iyileşmeden hastaneden çıkarılarak İstanbul Maltepe 1 Nolu L Tipi Hapishanesine konulduğunu aktaran Onaran, burada da pansumanlarının dahi yapılmadığını ve bakımının oda arkadaşları tarafından yapıldığını ifade etti.
Oduncu’nun Temmuz 2014’de ağırlaştırılmış müebbet cezasını yatmak için Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde tekli hücreye konulduğunu belirten Onaran, buradan götürüldüğü Edirne F Tipi Hapishanesinde de tedaviye erişimindeki problemlerin çözülmemesi üzerine vücudundaki yaraların kötüleştiğine dikkat çekti.
‘Görüşte kan kustu’
Onaran, Oduncu’nun annesi Selma Oduncu ile yaptığı son görüşmede, “Mardin’de oturduğum ve maddi durumumdan kaynaklı sık sık ziyaret edemiyordum, bir yıldır da pandemi nedeniyle ziyaret edemedim oğlumu. Kendini yaktıktan sonra bir türlü iyileşemedi. Şuan ciğerlerinde sorun var. Vücudu sık sık şişiyor, su topluyor, iltihaplı yaralar oluşuyor. Cezaevi idaresinin verdiği hiçbir yemeği yiyemiyor, yediği her şey alerji yapıyor; kusuyor ve ishal oluyor. Son gittiğim görüşte yanımda kan kustu, gözlerimle gördüm. Bana ‘benim işim bitmiş, beni zaten öldürecekler’ dedi. Oğlum bu kadar hasta iken hala tek kişilik hücrede tutuluyor. Tek isteğim onun dışarı çıkması yoksa içeride iyileşemez” dediğini de aktardı.
HABER MERKEZİ