• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
8 Temmuz 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Bir ressam, sendikalar ve işçiler!

7 Kasım 2020 Cumartesi - 00:23
Kategori: Yazarlar

Geçtiğimiz günlerde Adrian Noble’ın yönettiği 2019 yapımı biyografik bir film olan ‘Bayan Lowry ve Oğlu’nu izledim. Noble, filmde İngiliz ressam Laurence Stephen Lowry’nin annesi ile arasındaki takıntılı ilişkiyi ele alırken, filmde ressamın yaşamı ile filmde geçen bazı replikler beni çok etkiledi. Bir replikte, “Kimse özgür değil, hepimiz tutsağız bir resimde, ve herkes birbirine yabancı” sözleri ile bir başka replikte Lowry’nin bu resimleri hangi duyguyla yaptığı sorusuna, “Gördüklerimi yaptım, ne bir fazla ne de daha az” cevabı sarsıcıydı.

Lowry, Mancester’in bir işçi kasabasında süren uzun yaşamında çeşitli fabrikalardaki işçiler ile maden işçilerinin yaşamlarını, işçilerin fabrikalara işe gidip gelirken hallerini, fabrikaların yaşamı nasıl kirletip yok ettiğini resmederken tuvaline sadece yalın gerçekleri taşıdı. Kendisinin de dediği gibi ‘ne bir fazla ne de daha az’ ifadesi yaptığı resimleri anlamak için bir anahtar. Resimlerine işçilerin birer tutsak gibi özgürlükten yoksun hallerini çizerken birbirlerine nasıl yabancılaştığını çok net bir anlatımla gösteren ressam, Naif Sanat Akımı olarak adlandırılan bir akım içinde kabul edilirken, resimlerinde bizlere yalın gerçeği görmek için nasıl ve nereye bakmamız gerektiğinin adeta bir dersini veriyor.

Bugün yaşadığımız tarihi dönem içinde yönümüzü nereye çevirmemiz gerektiği konusunda birçok sorun yaşandığını düşünüyorum. Örneğin ben ezilen ve yoğun bir sömürüye tabi kılınmış bir işçinin çocuğu olarak yönümü işçiye, emekçiye ve ezilen halklara doğru çevirerek yaşama yabancılaşmamaya çaba gösteren bir bireyim. Muhtemelen zaman zaman bakışlarımızı kaçırdığımız anlar oluyordur. Ancak bazen durup nereye baktığımızı kontrol edip, doğru bir yere bakmayı sürdürmemiz hem mümkün hem de kendimize veya ait olduğumuz sınıfa yabancılaşmamamızın biricik yolu.

Meclis’te işçilerin kazanıpta ellerinden henüz alınamamış olan sınırlı haklarından biri olan ‘tazminat hakkı’ ve ‘emeklilik hakkı’ gasp edilmek üzere. Bunun yanında pandemiden de yararlanıp esnek çalışmayı yürürlüğe sokmaya hazırlanıyorlar. Buna karşı cılız sayabileceğimiz eylemler dışında işçi sınıfı içinde ciddi bir hareketlilik tam olarak ortaya çıkmış değil. Sadece DİSK, Meclis önünde bir eylem gerçekleştirdi. DİSK’in en güçlü sendikası olarak kabul edilen Birleşik Metal Sendikası (BMS) bazı işyerlerinde kısa süreli iş bırakmalar gerçekleştirdi. Bu yapılanlar asla yetmeyecektir ve bunu sendikacılar ve işçiler de çok iyi biliyor aslında.

Bir birey olarak yönümüzü, aidiyet duyduğumuzu sınıfa çevirmemiz gerekiyor. Sendikaların tek aidiyeti olması gereken işçilere yönünü dönmedikleri ise bilinen bir gerçek. Onların büyük çoğunluğunun yönü patronların iki dudağının arasına çevrili. En ileri sendikalardan biri olarak belirtilen BMS’nin, yaptığı toplu sözleşmelerde ‘Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’ ücretini sözleşme içine alıp işverence sözleşme süreci içinde ödenecek olmasını bir başarı olarak sunduğunu görüyoruz. Tamamlayıcı Sağlık Sigortası uygulaması sağlığın özelleştirilmesinin en önemli parçasıdır. Bu gerçeği bir sendikanın bilmemesi mümkün değil. Bilmesini bir yana bırakalım, bunu işçilere bir başarı olarak sunması asla kabul edilebilir bir durum da değil.

Yasanın Meclis’ten geçmesi halinde işçinin kıdem tazminatı gasp edilecek. Sadece kıdem tazminatı da değil. 25 yaş altı ve 50 yaş üstü işçilerin SGK primlerinin ödenme sorumluluğu işveren aitken bu kaldırılacak. İşçi eldeki kazançtan SGK primini kendi ödemek durumunda olacak. Zaten düşük olan ücreti nedeniyle bu ödemeyi ya yapmayacak ya da aksatacak. Bu durum hem sağlık hem de emeklilik hakkının elinden alınması demek olacak. Çıkarılmak istenen yasaya yeni yasalar eklenmesi ise kaçınılmaz. ABD’de olduğu gibi işçiler sağlık ve emeklilik ödemelerini kendileri yapma zorunluluğu sonucu sağlık primleri kademelenecek. Paran kadar sağlık dönemi Türkiye’de tamamen başlarken emeklilik artık bir hayal olacak.

Yukarıda İngiliz ressamın yalın gerçekliğe yaklaşımını aktarırken yönünü döndüğü yeri göstermeye çalıştık. Nereye aidiyetiniz varsa yönünüzü oraya çevirip yalın gerçeklerden kaçmamak en önemli tutumdur. Kapitalizmin açık kapılarından içeriye atlamak yerine, kapitalizmin ne olduğunu, attığı her adımda neyi amaçladığını, ait olduğumuz sınıfa aktarmak gibi bir sorumluktan kaçmak insanları sistemin sadece bir parçası haline getirir. Sağlığın özelleştirilmesinin bir parçası haline gelen sendikaların Meclis’te gerçekleştirilen yeni gasplara karşı doğru bir mücadele yürütmesini beklemek ise hayal kırıkllığı demek olacaktır. İşçilerin işini, sendikaların üye aidatlarını yitirmemek adına girdikleri sessizlik dönemi yok edilemezse sonuçları çok ağır olacak…

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

İktidarın müttefiklik ruhu

Sonraki Haber

Bir trajedinin anatomisi

Sonraki Haber

Bir trajedinin anatomisi

SON HABERLER

‘Gülen’ ve ‘Güldürenler’!

‘Satın alıyorum, öyleyse varım…’

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

‘Ama emperyalizm’ diyorsak…

Kriz anları ve teori…

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Yazarlar

Emniyet Kemeri Takılıydı… Ama O Yine de Düştü!

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Direniş başarıldı; sıra Demokratik Toplum’un inşasında (2)

Direniş başarıldı; sıra Demokratik Toplum’un inşasında (2)

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Siyasi kayyumun yasal dayanağı iptal edilir mi?

Siyasi kayyumun yasal dayanağı iptal edilir mi?

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Sanatçıda ideolojik ve ahlaki duruş estetik kavrayış

Barış umudu varken…

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Hakikatin ruhu, yolda birlik, tarihi sorumluluklarımız (2)

Aşure: Kadim bir hafızanın ortak yaşam sofrasına dönüşü

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır