Tahliye olan HDP Ağrı eski Milletvekili Halil Aksoy, cezaevlerinde Nazi uygulamalarının olduğunu belirterek, ‘Tutukluların sesine kulak verilmeli aksi halde açlık grevleri farklı bir aşamaya girebilir’ dedi
Kocaeli Kandıra 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP eski milletvekili Halil Aksoy’un “örgüte üye olmak” iddiasıyla yargılandığı davanın karar duruşması 4 Aralık’ta görüldü. Mahkeme duruşmada, 8 yıl 9 ay hapis cezası verdiği Aksoy’un tutuklu bulunduğu süreyi göz önüne alarak tahliyesine karar verdi. 5 yıla yakındır cezaevinde olan Aksoy, cezaevinde yaşananları MA’dan Ferhat Çelik ve Berfin Karaman’a anlattı. Şu an cezaevlerindeki uygulamaların 12 Eylül dönemindeki uygulamalara benzediğini ifade eden Aksoy, yasal olarak çıkan bazı yayınların dahi verilmediğini belirtti. Aksoy şöyle dedi: “Bu durum cezaevinden cezaevine farklılık gösteriyor. Hatta bazen aynı kampüs içinde de bazı değişiklikler yaşanıyor. Yani keyfiliğe göre bir durum var. Bir de Kovid-19 nedeniyle bütün haklarımız kısıtlandı. Spor, sohbet ve atölye zamanlarımız dahi kesildi.”
Salgının ilk başlarında haftada bir sabun ve her oda için biraz çamaşır suyu verildiğini aktaran Aksoy, dışarıdan gelen hijyen malzemelerinin kantinde olduğu gerekçesiyle verilmediğini belirtti. Cezaevinde neredeyse her hafta koğuş baskınlarının olduğunu dile getiren Aksoy, başlanan süresiz-dönüşümlü açlık grevleriyle birlikte baskınların daha da arttığını söyledi. Baskınlarda her şeylerine el konulduğunu belirten Aksoy, “Neden? Çünkü birçok cezaevinde aynı anda açlık grevleri başladı. ‘Acaba bu haberleşmeyi nasıl sağladılar. Demek ki haberleşecek bir şeyleri var’ diye düşünüyorlar. Verdikleri bir radyo var. Tek FM dalgası, bu dalgada da haber, bir şey yok. Gelip bakıyorlar ‘Siz cıvatayı açmışsınız. Öyleyse bu radyoyu kısa dalgaya mı çevirmek istediniz? Başka bir haber aygıtı yaratmaya mı çalıştınız’ diyerek disiplin soruşturması açtılar” dedi.
Cezaevlerindeki uygulamaları Nazi uygulamalarına benzeten Aksoy, şöyle dedi: “Onlar söz gelimi insanları gaz odalarında öldürüyorlardı. Bir de buna ‘mutlu ölüm’ adını vermişlerdi. Şu an bize de onu yaşatmaya çalışıyorlar. Cezaevlerinde sağlık koşulları hızla kötüye gidiyor. Sağlık önlemleri adı altında alınan tek şey, hak ve özgürlüklerin kullanılmamasıdır. Artık cezaevlerinde gerçekten insanların rahat yaşayabilecekleri koşulların gerçekleştirilmesi gerekiyor. En doğrusu da oranın tamamen boşaltılmasıdır. Şimdi siz tutacaksınız hırsızı, katili bırakacaksınız ama yaşamı boyunca onurlu yaşayan, haksızlıklara karşı mücadele eden, demokratik hak ve özgürlükte ısrar eden insanları bunlardan yararlandırmayacaksınız. Kim bunu kabul eder?”
Açlık grevi uyarısı
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşması için cezaevlerinde başlanan süresiz-dönüşümlü açlık grevine de değinen Aksoy, grevlerin 5’er günlük olarak yapıldığı hatırlattı. Cezaevlerindeki tutukluların yapabilecekleri en son şeyin açlık grevi olduğunun altını çizen Aksoy, “Çok açık söylüyorum, şu an ölümü kucaklayacak olan sayısız insan var. Eğer adım atılmazsa bu dönüşümlü açlık grevi farklı bir aşamaya geçebilir. Onların takdiri ama öyle sanıyorum ki bir süresiz-dönüşümsüz açlık grevi tekrar başlayacak. Bu yine 300 günü, 500 günü veya ölümle özgürlüğe ulaştıracak bir noktaya kadar gidecek bir olaydır. Bu çok önemli bir konudur. Bu bir macera değil. Oradaki insanlar halkımızın içerisinde bulunduğu durumun farkındalar. Kendilerinin yapabilecekleri tek şey budur, tek şey canlarıdır. Bunu da halkın özgürlüğü uğruna seve seve vermeye hazırdırlar. Bunun böyle anlaşılması lazım. Tutuklu ve hükümlü aileleri ve kamuoyu bu konuda duyarlı olmalı. Cezaevlerindeki sese kulak vermeli ona göre hareket etmeli” dedi.
HABER MERKEZİ