Dr. Hayri Hazargöl
AKP-MHP ittifakı yıllardır HDP’yi karalamak, Türkiye toplumu ve siyasetinden dışlamak için her yol ve yöntemi denemiştir. Dünyada hiçbir siyasi partinin ve hareketin karşılaşmadığı baskılar yapılmıştır. Bırakalım HDP’liler, HDP’ye selam verenler bile suçlu görülmüştür. HDP’ye diz çöktürmek istenmiştir. HDP’nin pes edip devlet politikalarına teslim olması beklenmiştir. Bu ittifak amacına ulaşamadığı gibi HDP, direnişinde daha kararlı hale gelmiş, Türkiye toplumunda ve siyaseti içinde itibarı artmıştır. Siyasal alanda en itibarlı parti haline gelmiştir. Faşist baskılar Türkiye’deki siyaset gerçeğini daha net gözler önüne serdiğinden HDP’nin her bakımdan itibarı ve saygınlığı artmıştır. Baskı ortamlarının böyle netleştirici bir özelliği de vardır. HDP Türkiye siyasetinin bağnaz, değişmeyen ve siyaset üretmeyen ortamında bir parlayan yıldız olmuştur.
HDP duruşuyla, mücadelesiyle tabi ki siyasi çizgisi ve programıyla Türkiye’nin geleceğini temsil eden bir parti konumundadır. HDP ilişki, ittifak ve mücadelesiyle geleceğin Türkiye’sini mayalıyor. Çıkmaz sokaktaki Türkiye siyasetine bir çıkar yol göstermektedir. HDP’nin esas gücü de buradan ileri gelmektedir. Tüm baskılara, saldırılara, kapatma tehdidine rağmen HDP şu anda Türkiye siyasetinde hiç olmadığı kadar yön tayin edici konuma gelmiştir. Zaten Türkiye’nin toplumsal, siyasi, ekonomik ve kültürel doğrultusunu belirleyen Türkiye’nin metropollerinde şu anda HDP’nin her bakımdan toplumsal ve siyasi bir güç haline geldiği tartışmasızdır. HDP’nin Türkiye’nin geleceğinde önemli rol oynayacağı bu gerçeklikte ifadesini bulmaktadır.
Aslında Türkiye’de demokrasi ve özgürlükten yana olan her kesim kendini HDP’de ifade edebilir. Bu açıdan en geniş kesimlerin desteğini alabilecek bir partidir. Programı ve öngördüğü Türkiye bunu net göstermektedir. Ancak Türkiye’deki demokrasi düşmanları ve yürüttükleri özel savaş bu gerçekliğin görülmemesi için her türlü baskıyı, karalama kampanyası ve algı harekatlarını gerçekleştirmektedirler. Ancak mızrak çuvala sığmıyor. Özellikle yeni kuşak HDP’nin bu gerçekliğini daha fazla görüyor.
Gerçek Türkiye partisi sadece ve sadece HDP’dir. Sadece Kürtlere sesleniyor, diyenler, bir Kürt partisidir algısını yaratanlar HDP’nin büyümesini ve etkili olmasını istemeyenlerdir. Tabi ki HDP Türkün de Kürdün de Arabın da Lazın da Çerkesin de Ermeninin de Müslümanın da Hristiyanın da Alevinin de Ezidinin de Yahudinin de partisidir. İnanç ve kültürel çoğulculuğu savunan ve diğer inanç ve kimlikleri ötekileştiren her türlü tutuma karşı olan bu partidir. Hak, adalet, vicdan, eşitlik duygularıyla davranan tüm Müslümanların da partisidir. Müslümanlık değerlerinin en doğru yaşatıldığı partinin de HDP olduğu tartışmasızdır. Aslında şu anda Müslüman toplumların yaşam gerçeğinde somutlaşan tüm değerlere en fazla karşı olan parti AKP’dir. İmralı’da 22 yıldan fazladır, hem de ağır tecrit altında olan PKK liderliği AKP’yi karşıt İslam, Muaviye İslam’ı olarak tanımlamıştır. Gerçekten de karşıt İslam’dır. Vicdanlı, imanlı, hak, adalet ölçüsü olan hiçbir inançlı insan AKP’nin savunduğu din anlayışının yanında yer almaz. Tayyip Erdoğan ve AKP, dini sadece bir siyasi tüccar olarak kullanmaktadır. Herhalde bu mübarek Ramazan ayında Türkiyeli Müslümanlar AKP’nin sahte ve karşıt İslam gerçeğini daha fazla sorgulayacaklardır.
HDP tüm baskılara rağmen son zamanlarda daha iyi çalışmaktadır. Her yerde halkla buluşmaktadırlar. İşsizlik, geçim sıkıntısı, kadınların sorunu, Kürt sorunu, Alevi sorunu, adalet sorunu ve daha birçok soruna çözümün ancak gerçek demokraside gerçekleşeceği bilinci tüm toplumda giderek yükselmektedir. Bu nedenle radikal demokrasiyi savunan HDP’ye yönelim her geçen gün daha fazla artmaktadır.
HDP karşıtlığının geliştirilmeye çalışıldığı Karadeniz’de halkın doğaya ve ekolojik yaşama sahip çıkmasına zihniyet ve siyaset alanında en fazla destek veren parti de HDP’dir. HDP ekolojik bir partidir. HDP kadınlar partisidir, farklı inanç ve kimliklerin partisidir. Emekçilerin partisidir. Sağlıkta eşitsizliğin olmadığı bir sağlık politikasını savunan bir partidir. Aslında AKP-MHP iktidarına muhalif olan tüm güçler bu partiye gelerek bu partiyi güçlendirip alternatif bir yönetim gücü haline getirebilirler. HDP böyle bir sahiplenmeyi hak ediyor. Kaldı ki, Demokratik Türkiye savunulmak isteniyorsa bunun en iyi yapılacağı yer HDP’dir.
HDP klasik bir parti değildir. Ancak Türkiye’de sosyalistler dahil sol demokratların büyük çoğunluğunun parti algısı hala klasik iktidar partisi olma anlayışıdır. Parti, örgütlü toplumun taleplerinin siyasetini yapan bir organ olarak ele alınmamaktadır. Tüm toplumun hücrelerine kadar hakim olan ve yapılanmasıyla iktidarcı olan bir parti anlayışı vardır. Halbuki HDK ya da başka toplumsal örgütlenmelerin güçlü hale getirilmesi ve bunların siyasi, toplumsal, ekonomik taleplerini HDP gibi bir partinin siyasal alana taşıması gerekir. HDP böyle örgütlü topluma dayalı parti olmak istese de demokratik bir partiyle amaca ulaşmak isteyen her demokratik kesim böyle bir partide kendini ifade edebilir.
HDP’nin demokrasi ve özgürlük mücadelesinde eksiği varsa; içine girip güçlendirme ve daha etkili bir demokrasi mücadelesi verir hale getirme görevi vardır. Yoksa HDP’nin şu eksiği var, bu eksiği var demenin ne bir siyasi değeri ne de pratik değeri olur.
Bu dönem demokrat olmanın da sosyalist olmanın da sorumluluğu HDP’yi sahiplenme, bu temelde AKP-MHP iktidarının saldırılarını püskürtme olmaktadır.
