• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
10 Haziran 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Veli Saçılık

6 – 8 Ekim’den 10 Ekim’e kan davası

11 Ekim 2021 Pazartesi - 15:18
Kategori: Veli Saçılık, Yazarlar
Suç OrtAKları ve Suça Ortak Olmayanlar

Yıl 2014, RTE müjde verir gibi “Kobanê düştü düşecek” dedi. Bu sözün ardından IŞİD’in ilerleyişine karşı Kürt halkı sokakları doldurdu. Barışçıl protestolara faşistlerin ve kolluk güçlerinin saldırması sonucunda onlarca insan katledildi. Deliller açıkça ortada olmasına rağmen katiller korundu kollandı. Ölenler arasında HDP’li olmayan Yasin Börü üzerinden sanki HDP’liler katliam yapmış gibi propaganda yürütüldü. 6 – 8 Ekim protestoları sonrası devletin derinliklerinde yeni kararlar alındı ve o günden sonra kan ve gözyaşı sel oldu.

Çözüm sürecinin bitirildiği ilan edildi. 20 Temmuz 2015’te Suruç Emniyet Müdürlüğü önünden canlı bomba yeleğiyle rahatça geçip insanların arasında pimi çeken IŞİD’li cani 33 yoldaşımızı katletti.

Kobanê için basın açıklaması yapan gençlerin yakınında “tesadüfen” hiçbir kolluk mensubu yoktu. Katliam sonrasında hemen olay mahalline gelen kolluğun ilk işi ölü ve yaralıların üzerine gaz bombası atmak, ardından da TOMA’dan su sıkmak oldu. Ölü ve yaralıların üzerine gaz bombası atılmasına ilk kez HDP’nin Diyarbakır mitinginde patlayan bomba sonrası şahit olmuştuk. Suruç ve Gar katliamlarında da aynen tekrarlanan gaz bombası, basınçlı su uygulaması adeta katliamlara atılmış bir imzaydı. Hrant Dink cinayetinde ortaya çıkan Trabzon’dan İstanbul’a uzanan organizasyon bu defa Gaziantep’ten Suruç’a ve Ankara’ya uzandı.

Dava süreçlerinde bu durum daha net ortaya çıktı. IŞİD’lilere yön verme, yol açma ve ardından “kokteyl örgüt” yaygarasıyla ölenleri suçlu gösterme… Planın ana ekseni bundan ibaretti.

Tekrar söylemekte fayda var; Diyarbakır, Suruç, 10 Ekim, Gaziantep düğün katliamı birer IŞİD (DAİŞ) saldırısı değil, IŞİD’in üzerimize salınmasıdır. Katliamlar sonrası sosyal medyada AKP-MHP yandaşlarının sevinç çığlıkları attığına, Havuz medyasının katliam yapanları perdeleyip “kokteyl örgüt” yalanı uydurarak mağdurları hedef gösterdiklerine, yargılama süreçlerinde IŞİD yerine katledilenlerin yargılandıklarına ve her türlü anma etkinliklerine polisin hunharca saldırdığına şahitlik yaptık. Suruç katliamı ve 10 Ekim Gar katliamı dosyalarında IŞİD’lilere “kişi”, katledilenlere “terör örgütüne mensup şahıslar” tabiri kullanılması elbette bir taraf olma beyanıydı. İki askeri diri diri yakan IŞİD’lilerin serbest dolaştığını, IŞİD’in üst düzey mensuplarının Türkiye sınırları içerisinde açık kimlikleriyle ikamet ettiklerini biliyoruz. Devletin cemal yüzünü IŞİD mensupları, celal yüzünü katliam mağdurları gördü.

AKP, “analar ağlamasın” diyerek başladığı süreci anaların ve evlatların kanının birbirine karıştığı katliamlar silsilesiyle tamamladı. Kürdün yıkılmış evinin kapısına “Kurdun dişine kan değdi – Türksen öğün, değilsen itaat et” yazdırdı. Suruç ve Gar katliamında ölenlerin mezarlarına saldırılar düzenlendi. Tüm bunlara rağmen barışı savunan ama “Katili tanıyoruz” diyerek barışa bomba koyanlardan hesap sormaktan geri durmayan irade AKP-MHP şer ittifakını korkutmaya devam ediyor. Barışı savunanlar bir kan davası peşinde değil, adalet peşinde. Adalet, katliamlara yol veren siyasi iradenin sanık sandalyesine oturtulmasıyla sağlanacak. AKP-MHP elbette o sandalyeye oturacak ve hesap verecek.

Gar meydanında henüz dokuz yaşındayken canımızdan koparılan Veysel Atılgan’a sözümüz var: Her şeye rağmen barış bu topraklara gelecek.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Basın davalarında sıradan bir hafta

Sonraki Haber

Türkiye isimler sözlüğü

Sonraki Haber
Aç karınla sanat yapmak

Türkiye isimler sözlüğü

SON HABERLER

IHRNGO: 1 Ekim’den beri en az bin 20 kişinin idam edildi

IHRNGO: 1 Ekim’den beri en az bin 20 kişinin idam edildi

Yazar: Yeni Yaşam
10 Haziran 2025

AYM ‘örgüt adına suç işleme’ maddesine ikinci kez iptal etti

AYM: Mektuplara el konulmasının demokratik toplumda yeri yok

Yazar: Yeni Yaşam
10 Haziran 2025

Ankara’da erkek şiddeti: 4 kişi katledildi

Elif Kaymaz’ın ölümünde bir tutuklama

Yazar: Yeni Yaşam
10 Haziran 2025

Wan kayyımı 30 taşınmazı satışa çıkardı

Wan kayyımı 30 taşınmazı satışa çıkardı

Yazar: Yeni Yaşam
10 Haziran 2025

İHD’den Hatice Onaran için Avrupa Parlamentosu’na mektup

İHD’den Hatice Onaran için Avrupa Parlamentosu’na mektup

Yazar: Yeni Yaşam
10 Haziran 2025

Wan’da kaza: 2 kişi yaşamını yitirdi

Wan’da kaza: 2 kişi yaşamını yitirdi

Yazar: Yeni Yaşam
10 Haziran 2025

İzmir’de iki farklı noktada yangın

İzmir’de iki farklı noktada yangın

Yazar: Yeni Yaşam
10 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır