Kovid-19 salgını ile birlikte yurttaşların zor günler geçirdiklerini belirten sokak satıcıları, ‘Kovid-19 süreci ve ekonomik kriz bizi zorladı. Kazancımız çok düştü. Geçimimizi sağlamak için çalışmak zorundayız!’ diyor
Yadigar Aygün/İstanbul
Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs salgını (Kovid-19) ile birlikte emekçiler, işçiler, günübirlik çalışarak geçimini sağlayanlar, ezilenlerin yanı sıra sokak satıcılığı yaparak geçimini sağlayan sokak satıcıları da çok zor günler geçiyor. İstanbul Halkalı’da ki sokak satıcıları ile yaşadıkları zorlukları konuştuk.
İnsanların alım gücü düştü
Üniversite okuyabilmek ve geçimini sağlayabilmek için sokakta teknolojik ürün satışı yapan 18 yaşında ki Yunus Emre Açıkgöz, ekonomik kriz ve döviz kurlarındaki artışla birlikte ürünlerin fiyatların yükseldiğine dikkat çekti. Açıkgöz, “Ben burada kulaklık satıyorum. Buradan öğrenci harçlığımı çıkarıyorum. Babam ticaret uzmanı. İki atölye, bir tane de mağazamız var. Çocukluğumda itibaren dükkana gidip aileme yardım ediyordum. 6 senedir çalışıyorum. Ürünlerin fiyatları dolar üzerinden yurt dışından bize geldiği için dolar arttıkça fiyatlar da artıyor. Eskiden 3 TL’ye aldığımız ürünü şimdi 5 TL’ye alıyoruz. Fiyatlar arttığı için insanların alım gücü düştü. Bir kulaklık mağazada 300-400 TL iken biz 20-30-50 TL arasında kulaklık satıyoruz. Çoğu kişinin geliri düştü. İnsanlar artık teknolojik ürünlerini mağazalardan değil sokak satıcılarından alıyor. Mağazadan teknolojik ürün alacak müşteri bize geldiği için mağazaların durumu da kötüleşti. Bu yüzden çoğu mağaza kapandı” dedi.
‘Okul için çalışıyorum’
Açıkgöz, fiyatların sürekli arttığına dikkat çekerek yaşadığı ekonomik zorlukları anlattı. Açıkgöz, “Önceden bir kitaba 30 TL ödüyordum. Şimdi 150 TL kitaba para verdim. Üniversite sınavına hazırlanmam gerekiyor. Mecburen kitap almak zorundayım. Sınavı kazanamazsam ya bir mağazada çalışacağım ya da asgari ücretli bir işte çalışacağım. Şu an asgari ücret bir evi geçindiremiyor. Kiraların 1500 TL olduğunu görüyoruz. Sokak satıcılığı yaparak para kazanıp kitaplarımı alıyorum. Daha sonra kitapları ihtiyaç sahiplerine veriyorum. Bu işi yapmazsam babamın bana verebileceği en fazla 100-200 TL’dir. Benim bir kitabım 150 TL. 600 TL’lik kitap istiyorlar bizden. İnsanlar devlet bize yardım ediyor diye düşünüyorlar halbuki devlet asıl bizden kazancımızı alıyor. Bunun en basit örneği salgında İBAN’la para istediler. Devlet milletine bakar millet devletine değil” diye konuştu.
‘Eski kazancımız artık yok’
40 yıldır işportacılık yapan 57 yaşındaki Feridun Uzun simit, ayran, meyve suyu satarak evine bakmaya çalışıyor. Uzun, salgın ile birlikte eski kazancının çok çok altında kazandığını vurgulayan Uzun, “Covid-19 salgınıyla birlikte eski kazancımız artık yok. Öğrenci yok, çoluk çocuğuyla gezmeye çıkan yok, yaşlı yok. Mecburi işe gidip gelen insanlar var. Alım gücü düştü. Kim beni zorlamadı derse yalan konuşur. Artık sınırlı sayıda simit alıyorum. Önceden 200 tane simit satıyordum. Şimdi 75 tane simit alıyorum. Hepsini satamıyorum. Sattığım simitlerle evimin masrafları, yol masraflarım kiram çıkıyor. İdare ediyorum. Hiç olmazsa günlük masrafım çıkıyor. 3 çocuğumu işportacılık yaparak okuttum. Eskiden bir kişi çalışır eve bakardı. Şimdi bir evde herkes çalışmazsa aç kalıyor. Salgından önce 20 tane ayranı 13.5 TL’ye alıyordum şimdi 17.5 TL. Esnafı, yurttaşı düşünen yok” dedi.