Tarihi Diyarbakır Newrozu’nda saatler süren bekleyişin ardından alana ilk ulaşan gençler, Newroz halayına durdu. Siyasetçiler Öcalan dedikçe, Newroz alanı Öcalan oluyordu!
Diyarbakır’da 21 Mart’ta bir kez daha tarihi bir güne şahitlik ettik; tüm engellemelere rağmen 1 milyonu aşkın insanın katılımıyla görkemli Newroz kutlaması yapıldı. Hazırlıkları günler öncesinden başlamıştı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde ortaya çıkan coşkunun kentteki Newroz kutlamalarına da yansıması bekleniyordu. Öyle de oldu; 7’den 70’e herkes sabahın erken saatlerinde Newroz Parkı’nın yolunu tuttu. Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Gökhan Altay bir miyonu aşkın kişinin katıldığı Newrozu kaleme aldı.
Sabah erkenden yola koyuldum
Diyarbakır’da ilk olarak 2014 yılında Newroz’u takip etmiştim. O yıldan kalan bir alışkanlık olacak ki sabah erken saatlerinde kalkıp, ağır ekipmanımı bir kez daha kontrol ettikten sonra meslektaşlarımla yola koyuldum. Ancak aradan geçen 8 yılda çok şey değişmiş. İnsanların saat 06.00 yerine 10.00-11.00 gibi alana akmaya başladığını öğreniyorum. Nedeni mi; Diyarbakırlılar, son yıllarda kontrol noktalarındaki yaşanan engeller ve alanda “bomba araması” gerekçesiyle saat değişikliğine gitmiş.
İkişer TOMA ve zırhlı araçlar yerleştirilmiş
Alana girişlerin geç yapıldığını öğrendiğimizde, kahvaltı için bir yerlere uğradık. Kahvaltı yapan kişilerden bazıları, iş yeri sahibine “Abê bugün Newroz, iş yoğun olmaz” diyordu, ancak sokaklardaki sessizlik Newroz’un önceki yıllar gibi çok coşkulu geçeceğine işaret etmiyordu. Umutsuzluğa kapılmadan Evrim Alataş Caddesi’nden alanın protokol girişine kadar yürüdük. İnsanlardan çok polisler göze çarpıyor. Her sokak ve her caddenin başına ikişer TOMA ve zırhlı araçlar yerleştirilmiş. Diğer girişlerdeki kontrol noktaları çevrelerindeki son durumu sorduğumuzda da durum aynı. Sanki bütün Diyarbakır Emniyeti Newroz Parkı’nın etrafında konuşlanmış.
Davul zurna eşliğinde
Kontrol noktasında bizi “karşılayan” polisler, kısa bir sürede alana girişlerin olacağını söylüyor. Polislerin kullandığı saatler bozulmuş ya da farklı bir saat dilimi kullanıyor olacak ki bu “kısa süre” yaklaşık 4 saati buluyor. Bu sürede geliş gidişler de artmaya başlıyor. Ulusal kıyafetleriyle rengarenk giyinen yurttaşlar, protokol bölümünde giriş yapamayacaklarını öğrenince hemen davul ve zurnayla oynaya oynaya diğer kapılara yöneliyor. Ancak yanı başımdaki onlarca gazeteciden hiçbiri fotoğraf makinasına el uzatmıyor. Ya soğuk hava ve uzun bekleyişten ya da enerjilerini daha ilk saatlerde harcamak istememelerinden kaynaklı olacak. Ben de meslektaşlarıma uyup, yanımdan geçenlere pek aldırış etmediğimi itiraf edeyim.
Talimat varmış!
Talimatın gelmesi sonrası protokol kapısında yığılmalar başladı. Kimlik kontrolü ve listede ismimizin yer alıp almadığına bakıldıktan sonra “ince” bir aramadan geçirildik. Kalem yasak! Gazeteci ne yazacak… Newroz ateşi yakılacak, çakmaklara el konuldu. Hiçbirine izin yok. Protokol listesinde ismi yer alamayanlar da geri çevriliyor. Geri çevrilenler sadece bunlarla da sınırlı değil. Daha kutlamalar başlamadan ulusal kıyafetler giyenlerin alana girişlerine izin verilmedi. Polisler, “talimat” gerekçesiyle Azadî Partisi Genel Başkanı Ayetullah Aşitî, DFG Eşbaşkanı Serdar Altan ve K24 muhabiri Hasan Kösen’in girişlerine engel oldu.
Newroz programında konuşmacılar listesinde ismi olan Aşitî’nin ısrarı da sonuç vermedi. Aşitî, Newroz’da yapacağı konuşmayı unutup, yaşadığının şaşkınlığıyla ilk konuşmasını, bize verdiği demeçle yaptı.Bir baktık sahnedeyiz
Birinci kontrol noktasından sonra ikinci kontrol noktasında bir kez daha arandık. Ama daha “ince” bir şekilde; montumuzu çıkarmamız istendi. Çıkarmak istemeyenlerin engellendiğini görünce haber aşkına bir kereliğine montumuzu çıkardık. Buradan geçtikten sonra da “kontrol” bitmedi. Hem sahnenin ilk girişi hem de ikinci girişinde de benzer uygulamalar devam etti. Derken bir baktık sahnedeyiz. Neyse ki alana gelişler de yeni başlamıştı.
Gençler akın etti
Yüzde 80’ini gençlerin oluşturduğu binlerce kişi, sahneden çalınan ezgiler eşliğinde doyasıya eğleniyordu. Ancak kısa bir süre geçtikten sonra alan hareketlendi. Sivil polislerden alanda bulunan bir genci gözaltına almasıyla tüm kitle sol tarafa yöneldi. Taşlar ve flama çubukları havada uçuşuyor, gençler bu yıl dikilen 3 metrelik tellere ve barikatlara yükleniyordu. Gerginliğin kısa süreceğini düşünürken, bir anda 100’ü aşkın çevik kuvvetin sahne ile alan arasındaki boşluğa girmesiyle farklı bir Newrozu’n bizi beklediğini anladık. Öyle de oldu. Gençlerin gözaltıya öfkesi büyürken, alana çevik kuvvet polisleri takviye ediliyordu.
Provokasyona uyarı işe yaradı
Protokoldeki Kürt siyasetçilerin çabaları da sonuç vermedi. Gençler, “Bijî serok Apo” sloganlarıyla barikatları ve tel örgüleri devirip alana girdi. “Olmaz” dediğimiz de oldu ve ilk defa yakın mesafede kitleye karşı gaz kullanıldı. Uzun bir süre bu durum devam etti. Ta ki HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran’ın sahneye çıkıp kitleye hitap etmesine kadar devam etti. Başaran’ın “Provokasyon devam ederse her alanı Newroz alanına çeviririz” uyarısı sanırım sonuç vermişti; çevik kuvvet polisleri bir süre sonra geri çekildi.
Gençler ‘geri çekilin’e cevap verdi
Gençler mi? Geri çekilen çevik kuvvet polislerinin peşine vermiş gibi yıktıkları barikatların üzerinden alana akıyor, alanı “Bijî serok Apo” sloganlarıyla inletiyordu. Çevik kuvvetin “geri çekilin” uyarısına aldırış etmeyen gençlerin cevabı ise, “Polês (polis), polês burası Amed Newrozu” oldu.
İçeri alınmayan onbinler
“Polêsler” geri çekildikçe biz de derin bir nefes alıyor, coşkulu bir Newroz kutlaması yapılacağı umudumuzu büyütüyorduk. Alandaki gerginlik sona ererken, dışarıda onbinlerce kişinin halen içeriye alınmadığını öğreniyor; polisin gazlı müdahalede bulunduğunu rüzgarın getirdiği koku üzerine anlıyoruz. Ancak hiçbir müdahale ve baskı alanın dolmasına engel olmadı. Kısa bir sürede alan dolup taştı ve coşku da bir o kadar arttı.
Newroz alanı Öcalan oluyordu!
Gecikmeli başlayan kutlamalarda yüz binlerce kişi hep bir ağızdan “Bijî serok Apo” sloganını haykırdı. Gerek alandan yükselen sloganlar gerek sahnede konuşan siyasetçilerin talepleri de örtüşüyordu. Siyasetçiler tecrit dedikçe, kitle “Bijî serok Apo” sloganlarıyla Öcalan’ın özgürlüğüne işaret ediyordu. Siyasetçiler Öcalan dedikçe, Newroz alanı Öcalan oluyordu!
Engelleme çabası nafile
“Öcalan” ve “Apo” sloganları yükseldikçe de sahne ses mikserini kontrol eden polisler, Newroz parçalarına yükleniyordu. Hem de geçmiş yıllarda bazen çalınmasına dahi tahammül etmedikleri Newroz parçaları. Ancak nafile, ses her kısıldığında kitle bir kez daha aynı sloganı tekrarlıyordu. Karşılıklı bu durum kutlamaların sona ermesine kadar sürdü.
Sahne sallandı
Kutlamalarda Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün yanı sıra iki temel başlık da öne çıktı; Ulusal birlik ve Kürtçe’nin statüsü. Kürdistani İttifak Çalışması’nda yer alan partilerin birlikte verdiği poz, yüzbinlerce kişinin coşkusuna coşku kattı. Hele hele Kürtçe’nin resmi ve eğitim dili olması talebine dair yapılan mini “referandum” da sahne sallandı.
Eski Newrozları aratmadı
Konuşmalar ve sanatçılar derken akşam 06.00 civarında alan boşalmaya başladı. Newroz kutlamalarının en görkemlisine katılmanın mutluluğu herkesin yüzünden okunabiliyordu. Hiç kimsenin “Nerede o eski Newrozlar” demeden ayrıldığı alan, yüzbinlerin sloganlarla evlerine dönmesi üzerine, sabah saatlerinde geri çekilen polislere kaldı.
HABER MERKEZİ