İşkenceye maruz kalan Furkan Vakfı üyeleri, sadece basın açıklaması yapmak istediklerini ve polislerin kendilerini öldürmek istediğini söyledi
Adana’da 20 Mart’ta tutuklu bulunan 8 Furkan Vakfı üyesinin serbest bırakılması için yürüyüş yapmak isteyen Furkan Vakfı üyelerine dönük polis müdahalesinde aralarında vakfın kurucusu Alparslan Kuytul’un oğlunun da olduğu 600 kişi yaralandı.
Polisin vakıf üyelerine dönük işkencesi gündemdeki yerini korurken, Adana Valisi, Furkan üyelerine dönük işkenceyi savunup, 2 polis hakkında soruşturma başlattı.
Bahçeli polisleri savundu
Olaya dair konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Furkan Vakfı üyelerinin dini grup kimlikleri ötesinde siyasi kimlikleri öne çıkaran bir motivasyon olduğunu, polisin tahrik edildiğini öne sürdü. Soylu, polisin cop kullanmasının en son kullanılacak bir hadise olduğunu aktararak, vakfın kurucusu Alparslan Kuytul’u “Kökü dışarıda bir adam” diye itham etti.
Polisin işkencesini savunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de “Polis, sokakları karıştırmak isteyen sayıca küçük bir azınlığa Türk devletinin yaptırım gücünü göstermiştir. Bütün emniyet teşkilatımızı hassaten kutluyorum” dedi.
Furkan Vakfı üyeleri ise yaşadıklarını MA’dan Hamdullah Yağız Kesen ve Selman Güzelyüz’e anlattı;
Tutuklu bulunan 8 arkadaşlarının serbest bırakılması için yürüyüş ve basın açıklaması yapmak istediklerini ifade eden Hasan Çelik, 20 Mart’ta eşi ve benzeri olmayan bir polis müdahalesi ile karşılaştıklarını, polisin uyarı yapmadan biber gazı, plastik mermi ve coplarla saldırdığını kaydetti. Polisin yüzlerine biber gazı sıkıp, coplarla bel ve kafalarını vurduğunu aktaran Çelik, polisin kendilerini öldürmeye çalıştığını belirterek, polis saldırısında burnunun kırıldığını, kafatasında da zedeleme olduğunu ifade etti. Telefonlarla görüntü çekenlerin daha çok polisin saldırısına uğradığını belirten Çelik, darp raporu aldığını ve işkenceci polislerden şikayetçi olduklarını söyledi.
‘Yıllardır başörtüsü mücadelesi veriyorum’
Yapılan etkinliğe dair izin alınmasına engeller konulduğunu ifade eden Fatma Kardaş, o şekilde polisin işkencesine uğrayanları gördüğünde şaşkınlık içinde kaldığını dile getirdi. Polisin saldırısına, hakaret ve ağır küfürlerine maruz kaldıklarını belirten Kardaş, polisi tahrik edici bir şey yapmadıklarını ancak onların kendilerine sokak ortasında işkence ettiğini vurguladı. Başörtülü bir kadın polisin saldırısına uğradığını ifade eden Kardaş, yıllardır başörtüsü mücadelesi verdiğini belirterek, “Biri Allah’a diğeri ise insana itaat ediyor” dedi.
Hakaret ve işkence
Kadın ve erkek polislerin hakaret ve işkencesine maruz kaldığını belirten Sümeyya Uçar ise, gazdan etkilenen birine yardımcı olmak istediği sırada kadın bir polisin saldırısına uğrayarak, başörtüsünün yırtıldığını anlattı. Başörtüsünün kimliği ve dinin emri olduğunu ifade eden Uçar, polislere şeker hastası olduğunu söylemesine rağmen 2 kadın polisin yakın mesafeden gaz sıkılması sonucu bayıldığını belirtti. Gelen sağlık ekiplerinin kendisine müdahalede bulunmadığını, ambulansın “Sizi polise yönlendiriyoruz, o alana gelmiyoruz” dediğini söyleyen Uçar, darp raporu alarak şikayette bulunduğunu söyledi.
Polisler yargılansın
Şiddete maruz kalan Zeliha Taş, hiç kimsenin işkenceye maruz kalmaması gerektiğini söyleyerek, polislerin cezalandırılmasını talep etti. Elinde kamera olmasına rağmen polisin işkencesine maruz kaldığını aktaran Ümit Karasu ise, polisin kendilerini öldürmeye çalıştığını, sadece basın açıklaması yapmak istediklerini ve kendilerini bu hale getiren polislerin cezalandırılmasını istedi.