• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
10 Mayıs 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Fantazmagorya

2 Nisan 2022 Cumartesi - 00:00
Kategori: Forum, Kültür
Fantazmagorya

Çeviri: Giorgio Agamben

Giorgio Agamben, 1989-1990’da Guy Debord’un Gösteri Toplumu (1967) ve Gösteri Toplumu Üzerine Yorumlar (1987) adlı metinlerinin İtalyanca baskısı konusunda Debord’la mektuplaşır. Agamben yeni baskı için, “Gösteri Toplumu Üzerine Yorumlar’a Derkenar” (Marginal Notes on Comments on the Society of the Spectacle) başlıklı bir metin kaleme alır. Bu metin daha sonra Debord’a ithaf ettiği Menzi Senza Fine adlı derlemede yayınlanır.

Metanın zaferi

1851’de Hyde Park’ta ilk Dünya Sergisi muazzam bir tantanayla açıldığında, Marx Londra’daydı. Organizatörler, sergi için sunulan projeler arasından, Paxton’ın silme camdan dev bir yapı önerdiği projesini seçmişlerdi. Merrifield, sergi kataloğunda Kristal Saray’ın “belki de dünyada atmosferin algılanabildiği tek bina” olduğunu yazmıştı: “Galerinin batı veya doğu ucunda, binanın en uzak köşelerinin açık mavi bir haleyle kaplı gibi göründüğü yerde bulunan bir seyirci” atmosferi görebilirdi. Demek ki metanın ilk büyük zaferi, şeffaflığın ve fantazmagoryanın damgasını taşır. Dahası, 1867 tarihli Paris Dünya Sergisi’nin rehberi, gösterideki bu çelişkili mahiyeti bir kez daha doğrular: Il faut au [public] une conception grandiose qui frappe son imagination… il veut contempler un coup d’oeil féerique et non pas des produits similaires et uniformement groupes [Halk, hayal gücüne hitap edecek ihtişamlı bir tasarım istiyor … hepsi aynı şekilde düzenlenmiş birbirine benzer ürünlerdense, harikulade bir manzaraya bakmak istiyor].

Kapital’in meta fetişizmiyle ilgili bölümünü yazarken Marx’ın aklının bir köşesinde Kristal Saray’da edindiği izlenimlerin olması muhtemeldir. Bu bölümün kitapta bir tür eşik konumunda bulunması kesinlikle tesadüf değil. Metanın “sırrının” açığa vurulması, sermayenin büyülü diyarını düşüncemizin önüne seren kilit unsurdu – sermayenin daima alenen teşhir etmek suretiyle gizlemeye çalıştığı bir sır.

Bu gayri maddi merkez –“emeğin ürünlerinin”, kullanım değeri ile mübadele değerine bölündüğü ve “aynı zamanda duyularüstü veya toplumsal mahiyet de taşıyan duyusal metalar haline geldiği” o merkez– teşhis edilmeden, Kapital’in devamında girişilen eleştirel sorgulamaların hiçbiri muhtemelen mümkün olmazdı.

Ancak 1960’larda Marksist çevreler, akılsızca bir tutumla, metanın fetiş niteliğine ilişkin Marxçı analizi bir kenara bıraktılar. Louis Althusser, 1969’da, Kapital’in hayli rağbet gören yeni baskısına yazdığı önsözde hâlâ okurları ilk kısmı atlamaya davet edebiliyordu; gerekçesi, fetişizm teorisinin, Hegelci felsefenin “göze batan” ve “son derece zararlı” bir kalıntısı olmasıydı.

Debord’un hamlesinin büsbütün çarpıcı görünmesinin sebebi de budur, zira gösteri toplumuna –yani kapitalizmin en uç figürüne ulaşmış haline– ilişkin analizini, tam da o “göze batan kalıntı” üzerine kurmuştur. Sermayenin “imaj haline gelişi”, metanın nihai başkalaşımından ibarettir: mübadele değerinin, kullanım değerini tamamen gölgede bıraktığı ve toplumsal üretimin tamamını tahrif ettikten sonra artık bütün yaşam üzerinde mutlak ve güvenilmez egemenlik konumuna kavuşabileceği noktadır bu. Metanın, üzerindeki örtüyü kaldırıp sırrını ilk kez teşhir ettiği Hyde Park’taki Kristal Saray, bu anlamda, gösterinin kehanetidir – daha doğrusu, 19. yüzyılın 20. yüzyıl hakkında gördüğü kâbustur. Sitüasyonistlerin önlerine koyduğu ilk görev, bu kâbustan uyanmaktı.

 

*e-skop.com’dan alınan bu yazı Elçin Gen tarafından çevrilmiştir.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Üniversitede ‘kötülük’

Sonraki Haber

‘Yeni’yi kurmak için biz değiştireceğiz’

Sonraki Haber
‘Yeni’yi kurmak için biz değiştireceğiz’

'Yeni’yi kurmak için biz değiştireceğiz'

SON HABERLER

ABD seçim sonuçları ve  kötülüğün ardına kadar açılan kapıları

Hindistan-Pakistan gerilimi ve küresel etkileri

Yazar: Yeni Yaşam
10 Mayıs 2025

Önder Apo

Önder Apo

Yazar: Yeni Yaşam
10 Mayıs 2025

Barışın aması olmaz!

Özgür Basın tarihi

Yazar: Yeni Yaşam
10 Mayıs 2025

Dünyadan bir Sırrı geçti: Barışın dili susturulamaz

Dünyadan bir Sırrı geçti: Barışın dili susturulamaz

Yazar: Yeni Yaşam
10 Mayıs 2025

Muhalefet mi dediniz?

Halkın öfkesi, iktidarın kararlılığı

Yazar: Yeni Yaşam
10 Mayıs 2025

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın sorumluluğu…

Sırrı Süreyya, şahsiyet ve barışa dair

Yazar: Yeni Yaşam
10 Mayıs 2025

Selin Top: Birbirimizin elini tutup barışı savunacağız

Selin Top: Birbirimizin elini tutup barışı savunacağız

Yazar: Yeni Yaşam
10 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır