• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
27 Temmuz 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Veysi Sarısözen

Acıklı bir U dönüşü hikayesi 

3 Temmuz 2022 Pazar - 00:00
Kategori: Veysi Sarısözen, Yazarlar
Millet ittifakı seçime, Erdoğan ise Kerkük’e 

Veysi Sarısözen

Bilmem kaç gros tonluk tankerler U dönüşünü, hele kayalıklarla dolu bir limanda, pistteki Ferrari gibi lastiklerini gıcırdatarak bir anda yapamazlar. Erdoğan Ferrari olsa da Türkiye yükü çok ağır bir tankerdir. O nedenle Türkiye’nin NATO limanından ayrılıp Rusya limanından S 400 yüklenip yeniden NATO limanına doğru U dönüşü yapması bir hayli uzun sürdü.

Uzun ve hayli dramatik bir hikayedir. Özetle anlatayım:

Bazıları Erdoğan’ın ilk döneminde izlenen ekonomik politikanın zaten yanlış olduğunu, nitekim şimdi krize girdiğini söylerler. Sıcak parayı betona yatırdı lafını sık duyarsınız. Oysa Erdoğan, Davutoğlu, Babacan cin gibiydiler. Onlar bunu bir stratejinin icabı olarak uyguladılar. Davutoğlu’nun ünlü “Stratejik derinlik” kitabının özeti şuydu: Ortadoğu’da güç merkezi olup, Avrupa Birliği’ne girmek. Bu hem Türk kapitalizmi, hem de küresel kapitalizm için müthiş bir stratejiydi. Yani karşımızda ekonomiden çakmayan bir ekip yoktu. Erdoğan Ortadoğu’da ABD’nin gösterdiği “ılımlı İslam” yönünde yürüyordu. Ama bu yürüyüşü yapabilmek için ona “yeni bir sermaye” grubu gerekiyordu. Asıl işlerini Avrupa pazarında yapan Koç benzerleriyle Ortadoğu’da “ılımlı İslamcı” bir ekonomik yayılma pek mümkün değildi. İşte şimdi “beşli çete” denilen grup ve öteki “Anadolu kaplanları”, MÜSİAD içinde örgütlü olanlar bu “yeni sermaye” grubu olarak desteklendi. Stratejik sektör inşaat sektörüydü.

İnşaat sektörüyle Ortadoğu pazarlarına dalan Türkiye bu pazarları ele geçirdikten sonra, elbette inşaat sektörüyle yetinmeyecek, “tanker” petrolle dolacak ve ekonomi Avrupa Birliği’nin standartlarına ulaşacaktı. Belki Türk milleti o saatten sonra “uzaya” bile uçacaktı.

Bu stratejinin ekonomik hedefi buydu. Politik temeli ise “Hacı fışfışlardan” hazzetmeyen ulusalcı-laikler yerine ABD yanlısı Gülen Cemaati’yle sağlandı. Dış politik temel ise elbette ABD’yle “Büyük Ortadoğu” projesinde ittifaktı. Ordudaki “Balyoz” tasfiyeleri rastlantı değildi. İkinci Irak savaşında ABD ordusunun Türkiye’ye girmesini önleyen “ulusalcı paşalar” Cemaatle işbirliği yapan Amerikancı subaylar tarafından zayıflatıldı.

Strateji dört başı mamur bir stratejiydi.

Tam bu sırada 2010 yılında ağaçlar erkenden çiçek açtı, Arap çöllerine bahar geldi. Gelir gelmez de Erdoğan’ın Müslüman Arap dünyasına vinçlerle, buldozerlerle, çimento kamyonlarıyla girme stratejisine, tanklarla, toplarla, uçaklarla girme stratejisi eklendi.

Ortada bir engel vardı: Kürt isyanı. Dışta askeri yayılma, içte “çözüm sürecini” gerektiriyordu. Hemen devreye sokuldu.

Ve Erdoğan ABD’yle birlikte ÖSO’cuları örgütlemeye başladı…Müslüman Kardeşler’le birleşti. Ve strateji neredeyse başarıya ulaşıyordu. İhvan Mısır’ı ele geçirmişti. Tunus’u da…Libya ha düştü, ha düşecekti. Suriye’yi almaları artık an meselesiydi. Derken ansızın DAİŞ ortaya çıktı. Suriye’nin ve Irak’ın bir anda yarısını ele geçirdi. ÖSO’yu “eğit-donat” fos çıkmıştı. Erdoğan DAİŞ’e yöneldi.

Buraya kadar strateji milimi milimine amaca doğru ilerlemişti. Türkiye’yi ekonomiden çakmayan, hariciyeden anlamayan “takunyalı, ibrikli” bir takım cahil İmam Hatiplilerin yönettiğini iddia eden “ulusalcılar” fena halde yanılmışlardı. Karşılarında Mustafa Kemal’in dünyadan izole Türkiyesi değil, artık bölgesel emperyalist aşamaya yükselmiş Türkiye vardı.

Ama strateji “buraya kadardı”.

DAİŞ’in yayılması İsrail’i ve ABD çıkarlarını tehdit etmeye başlamıştı. Rusya Lazkiye’ye girmişti. Dengeler değişmişti. Ve DAİŞ bu durumda Şam’a girmek yerine yönünü birden ortaya çıkan Rojava’ya çevirdi. Böylece Erdoğan’la kurduğu ittifakın gereğini yerine getirdi. Neredeyse başarıyordu. Kobanê “ha düştü ha düşecekti.”

Sonra gökte bir şimşek çaktı. Kobanê Türk bölgesel emperyalizminin Stalingrad’ı oldu. DAİŞ yenildi. Sene 2015’di. Üçüncü Dünya Savaşı’nın Ortadoğu cephesinde Türk devleti davayı fiilen kaybetmişti. Ortadoğu’da pazarlarını kaybetmişti. Ekonomi çöktü. Hedefi artık sadece Suriye ve Irak’ta Kürt kazanımlarını yok etmekti. Kobanê zaferinden birkaç ay sonra çözüm sürecine bir tekme attı. İçte ve dışta Kürtlerle savaş başladı. Artık tanker ağır ağır manevra yapıyordu. Bir süre Rusya ile ABD arasında tahterevalli taktiği izledi. Efrîn’de Rus limanına kırmıştı, Serêkaniyê ve Başur’da Amerikan limanına demir atmıştı.

Derken, sabah oldu erken. Üçüncü Dünya Savaşı Avrupa’ya sıçradı. Ukrayna’da NATO ve Rusya savaşa tutuştu. Dantel gibi işlenen Türk stratejisi havaya uçtu. “Milli ve yerli Türk tankeri” bölgede “hegemonya” rotasından ayrılmıştı. Ukrayna savaşında önce “tarafsızlık-arabuluculuk” rotasına yöneldi.

Ve sonunda Madrid limanında “teslim bayrağını” çekti. NATO bildirisinde “Rusya stratejik tehdittir” cümlesinin altında Erdoğan’ın imzası var. Türkiye şimdilik fiilen olmasa da resmen ve diplomatik olarak Üçüncü Dünya Savaşı’nda Rusya’ya karşı NATO cephesindedir. U dönüşü beş yıl sürmüştü.

Siz siz olun, kafayı İsveç ve Finlandiya’nın Erdoğan’la imzaladığı momeranduma takmayın. Tankerdeki “teslim bayrağına” bakın. Madrid’deki tanker, yarın Yavuz zırhlısına dönüşür ve tıpkı Birinci Savaş’ta olduğu gibi Sivastapol’a burnunu sokarsa hiç şaşırmayın.

Birincinin sonu ne olduysa, “üçüncünün” sonu da öyle olur.

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

HDP kongresi halklarımıza kutlu olsun

Sonraki Haber

Kadın Eki’nin yeni sayısı yayınlandı

Sonraki Haber
Kadın Eki’nin yeni sayısı yayınlandı

Kadın Eki'nin yeni sayısı yayınlandı

SON HABERLER

Bursa’da kalp krizi geçiren itfaiye personeli hayatını kaybetti

Bursa’da kalp krizi geçiren itfaiye personeli hayatını kaybetti

Yazar: Yeni Yaşam
27 Temmuz 2025

Ankara’da kadın cinayeti: Bir kadın katledildi

Edirne’de kadın katliamı, Mêrdîn’de şüpheli ölüm

Yazar: Yeni Yaşam
27 Temmuz 2025

Ulusal Brilik Konferansı sonuç bildirgesi: Birlikte kazanma zamanı

Ulusal Brilik Konferansı sonuç bildirgesi: Birlikte kazanma zamanı

Yazar: Yeni Yaşam
27 Temmuz 2025

Süveyda’da kuşatma sürüyor: 36 köy boşaltıldı

Süveyda’da kuşatma sürüyor: 36 köy boşaltıldı

Yazar: Yeni Yaşam
27 Temmuz 2025

Abdullah Öcalan’dan dünya emekçilerine selam

Ortadoğu’da kadınlardan Abdullah Öcalan’a mektuplar

Yazar: Yeni Yaşam
27 Temmuz 2025

Pakistan’da Beluc’lara yönelik kaybettirme politikası devam ediyor

Pakistan’da Beluc’lara yönelik kaybettirme politikası devam ediyor

Yazar: Yeni Yaşam
27 Temmuz 2025

İran’da bir kolber katledildi

İran’da bir kolber katledildi

Yazar: Yeni Yaşam
27 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır