• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
15 Temmuz 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Bir devlet ziyareti ve sonuçları

3 Ekim 2018 Çarşamba - 00:03
Kategori: Yazarlar

Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’ya yaptığı devlet ziyareti, öncesinde ve esnasında çıkartılan şamataya ve atfedilen öneme rağmen, Türkiye tarafından beklenen sonuçları vermedi. Erdoğan ve ekibi ülkenin içinde bulunduğu ekonomik türbülansları hafifletmek için istedikleri desteği bulamadılar. Aksine, Alman burjuva basınında yer alan yorumlara ve Federal Hükümet politikacılarının ziyaretle ilgili açıklamalarına bakılırsa, Alman tarafı krizden çıkış için bir IMF programının uygulamaya sokulmasını istiyor. Görüldüğü kadarıyla Türk hükümeti için, kendi seçmen tabanını da zora sokacak olan bir IMF uyum paketinden başka çıkar yol kalmadı gibi.

Alman emperyalizmi, 150 yılı aşkın “silah kardeşliğine” ve NATO üyeliği çerçevesinde Türkiye için üstlendiği hamilik rolüne gölge düşürmeyecek şekilde misafirini ağırladı. Aynı şekilde Erdoğan’ı rahatsız edebilecek görüntüleri de engelleyerek, tam bir sembol politikası uyguladı. Nihâyetinde Türkiye kamuoyuna verilmek istenilen mesaj, “Almanya, Türkiye’nin güvenilir bir partneridir” resmiydi, ki bu mesaj da yerine ulaştı. Yüzeysel olarak baktığımızda, iki ülke de birbirlerinin sırtını sıvazlamış oldular.

Ancak bu ziyaretin sonuçlarını doğru analiz etmek için sembol politikalarına veya ziyaretin şekline bakmak yeterli olmaz, belirleyici olan içeriğidir. Bu içeriğin en başta iki ülke egemenlerinin de karşılıklı bağımlılıklarının teyit edilmesi olduğunu söyleyebiliriz. Ekonomik, askerî, stratejik ve siyasî bağımlılık ilişkisinin pürüzsüz yürüdüğü söylenemez elbette. Ama söz konusu olan ortak çıkarlar ise, o zaman pürüzlerin pek bir önemi kalmamaktadır. Nitekim Alman devleti, Türk devletinden hiç de geriye kalmayacak şekilde polis ve istihbarat teşkilatlarıyla Erdoğan muhaliflerinin hareket alanlarını kısıtladı. Bu, Erdoğan’a hoş görünmek için değil, Alman devletinin baskı aygıtının etkinliğini kendi kamuoyuna göstermek için yapıldı. Örneğin Avrupa Postası’ndan E. Adil Yiğit’in Federal Basın Konferansı’ndan yaka paça dışarı atılması, sadece diğer gazetecilerin sessiz kalması açısından değil, güya basın hürriyetini yerlere düşürmeyen Alman politikası açısından da tam anlamıyla bir skandaldı.

Diğer taraftan Almanya’daki Türkiye ve Kürdistan kökenli göçmen örgütlerinin protesto gösterilerine baktığımızda, bu eylemler kitlesellik açısından öyle pek övünülecek düzeyde değildi doğrusu. Şüphesiz eylemleri örgütleyenler bunun nedenlerini kendileri araştırmalı, ancak dikkat çeken başka bir nokta da Alman solunun protesto eylemlerini desteklemede pek iyi bir sınav vermemiş olmasıydı. Sendikalar, sosyal hareketler ve temsilci dışında kitle katkısı olmayan sol partiler, sanki mesele sadece Türkiyelileri ve Kürdistanlıları ilgilendiriyormuş gibi davrandılar.

Ziyaretin Ortadoğu açısından getireceği sonuçları muhtemelen ileride göreceğiz, bundan şüphe duymamak lazım. Zaten Alman emperyalizmi belirli bir süredir askerî müdahalelere katılmak için toplumsal rıza yaratma derdinde. Bu çabaların Suriye özelinde Türk hükümetinin istediği çizgideki bir sonucu getireceğini görmek için kahin olmaya gerek yok. Ancak, ki bizce devlet ziyaretinin en önemli olan sonucu, iki tarafın da ziyareti kendi iç politikalarına malzeme olarak kullanmış olmalarıdır. Özellikle Alman hükümeti gerek Erdoğan’ın şahsıyla, gerek DİTİB’e yönelik yeni adımlarla, gerekse de toplumun merkezine yerleşik İslam düşmanlığı ile iç politikadaki sertleştirmeleri gerekleştirebilecek yeterince malzemeye sahip oldu. Aynı zamanda yaptığı “jestlerle” Erdoğan’ın gönlünü okşadı. Erdoğan’ın bu ziyaretle kendi tabanında elde ettiği artıların ömrü ise, yıkıcı olacağı hayli olası yeni kriz dalgasına kadar olacaktır.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Kazanan sandığa gitmeyenler-Erdoğan Altan yazdı…

Sonraki Haber

Sözün güçsüzlüğü, eylemin gücü

Sonraki Haber

Sözün güçsüzlüğü, eylemin gücü

SON HABERLER

Ateş ve umut

Ateş ve umut

Yazar: Yeni Yaşam
15 Temmuz 2025

‘Ama emperyalizm’ diyorsak…

O mağaralar…

Yazar: Yeni Yaşam
15 Temmuz 2025

Yazarlar

11 Temmuz’dan sonra

Yazar: Yeni Yaşam
15 Temmuz 2025

Ulus – devletlerin panzehri: Demokratik ulus

Ulus – devletlerin panzehri: Demokratik ulus

Yazar: Yeni Yaşam
15 Temmuz 2025

Özgürlük yolunda birlik: Öcalan ve halk

Özgürlük yolunda birlik: Öcalan ve halk

Yazar: Yeni Yaşam
15 Temmuz 2025

Rızanın inşası ve barışın gölgesi

Rızanın inşası ve barışın gölgesi

Yazar: Yeni Yaşam
15 Temmuz 2025

Savaştaki barış

Savaştaki barış

Yazar: Yeni Yaşam
15 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır