Hücre cezası için uyduruk gerekçeler

İÇERİDEN/HÜSEYİN AYKOL

Yazın Elbistan E Tipi Cezaevi’nden sürgün edilen ve şu anda Dumlu 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Erdal Laçin, 24 Kasım 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Elbistan’a ilişkin önemli olduğundan dolayı birkaç şeyi paylaşmak istiyorum. Hakkımızda Cezaevi Disiplin Kurulu’nun verdiği 11 günlük hücre cezasının kararı şu an önümde duruyor. Ondan alıntılayarak aktarayım ki, bizlere neye dayanarak, ne kadar hukuksuz davranılarak ve keyfi bir şekilde ceza verildiği anlaşılsın.

Şöyle diyor: “… 21.09. 2022 tarihinde kurumumuza Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından görevlendirilen genel arama ekibi tarafından yapılan aramada C-13 koğuşumuzda çelik elbise dolabının amacı dışında yan yatırılmak suretiyle mutfak malzemesi (mutfak malzemeleri dedikleri de tahin, pekmez, çokokrem, fındık ezmesi, sıvı yağı, günlük verilen ekmek, toz şeker ve çay) konularak kullanıldığı, elbise dolabı yine yan yatırılarak kitaplık olarak kullanıldığı (ki bu dolapları idarenin kendisi vermiştir ve her aşamada kendileri tarafından kontrol ediliyordu), koğuşta 500’den fazla kitap bulunduğunun tespit edildiği, örgüt mensuplarının fotoğraflarının duvarda asılı olduğu (Böyle bir durum yok. Durum şudur: Azadiya Welat gazetesinin birkaçı yanımızdaydı. Bu gazetelerde farklı tarihlerde yaşamını yitiren arkadaşların haberi ve fotoğrafları vardı), elle dikilmek üzere eşya yönetmeliğinde olmayan cepken dikildiği tespit edildiği; yine eşya yönetmeliğinde olmayan üç adet siperli şapka (herkesin kullandığı normal şapkalardır) bulunduğu, örgüt elemanlarının dağda giydiği kahverengi cepli yeleklerin bulunduğu (ifade edildiği biçimiyle kahverengi yelek hiçbirimizin yanında yoktu. Sözü edilen yelekler normal gazeteci yeleğiydi),

Örgütün propagandasını yapan yasaklı dergi ve kitaplar bulunduğu (tüm dergi ve kitaplar bize idare tarafından uygun bulunarak ve görülmüş kaşesi vurularak verilmiştir. Dergi ve kitaplar bize verildiğinde hiçbirisi hakkında yasaklama-toplatma kararı yoktu. Sonradan verilen yasaklama kararı olduğuysa, bizim bilmemiz mümkün olamaz). Hükümlülerin üzerinde örgütsel eğitim faaliyetleri ve materyalleri bulunduğu (Belirtilen şey, bizlerin okuduğu kitaplardan aldığı notlar ve yaptığı araştırmalardır). Stoklanmış halde çok ilaç bulunduğu (Birçok arkadaşın kronik hastalığı nedeniyle yanında bulundurduğu ve kullandığı ilaçlardır. Kaldı ki, bu ilaçlar cezaevi doktoru tarafından yazılan ilaçlardır). Aynı odada gıda stoğu oluşturacak şekilde çok sayıda fındık ezmesi ve pekmez bulunmuştur. “(Çok sayıda denilip, stok yapma olarak iddia edilenler, 13 kişilik koğuşun birkaç seferlik kahvaltı malzemesidir.)

En önemlisi ise akla ve hukuksal etiğe aykırı bir şekilde “… Yayın yasağı bulunan PKK terör örgütüne ait Azadiya Welat gazetesine ait küpür bulunduğu…” ifadesidir. Yasal bir gazetenin değerlendirilmesi ve ele alınışı aynen böyle. Bu konuda herhangi bir dava ve mahkeme kararı yokken, bunun varmış gibi yazılması ne kadar ahlakidir? Evet, bu ve buna benzer iddialar öne sürülerek bize 11 gün hücre cezası verilmiştir. İşin diğer garip yanı ise, İnfaz Hakimliği’ne ve Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptığımız itirazlar da dikkate alınmamış ve hakkımızdaki 11 günlük hücre cezası kesinleşmiştir.”

* * *

HDP’ye yönelik bir komplo olarak açılan Kobanê davasında yargılananlardan HDP’nin eski MYK üyelerinden Bülent Parmaksız, tutuklu bulunduğu Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi’nden 5 Aralık 2022 günü gönderdiği mektupta şöyle diyor: “Yeni yılda size sağlık, mutluluk, sevgi ve huzur diliyorum. 2023 yılı bir ‘değişim’ yılı olsun. Değişime çok ihtiyacımız var. Memleket ve insanlar çok yoruldu. Dibin dibi hep varmış. Çok doğru söylemişler. 12 Eylül’lü yıllar zordu. Ama yine de bu kadar boğucu değildi. Umut bu denli görünmez diplerde değildi. Son yıllarda herkes çok yoruldu ve boğuldu. 2023 yılı, bu karanlığı kısmen de olsa aşabileceğimiz bir yıl olsun. Ben de savunmamın eksik kalan kısmını aralık ayı sonunda tamamlayacağım. Gültan Kışanak’ın savunması sona erdikten sonra, ben söz alıp, savunmamı bitireceğim.”

* * *

Elbistan E Tipi Cezaevi’nden Dumlu 1 nolu Yüksek Güvenlik Cezaevi’ne sürgün edilenlerden Hasan Göksungur, 14 Kasım 2022 tarihli -idarenin kimi yerlerini karaladığı- mektubunda şöyle diyor: “Durumumuzu ben de kısa bir şekilde anlatayım: Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı olduğu söylenen bir ekip, 30 Eylül 2022 günü Elbistan E Tipi Cezaevi’ndeki tüm koğuşlarda arama yaptı. Ellerindeki eşya yönetmeliğine göre, fazla buldukları tüm eşyaları alıp, odadan çıkardılar. Eşyalarımız bu şekilde çöpe atılmak üzere dışarı çıkartılınca Faysal Kurt, ne olduğunu sordu. Bu yüzden darp edildi. Bu duruma müdahale eden Şafii Yıldırım ve Mansur Zan da darp edildi, işkence gördü. Doğal olarak biz de buna karşı slogan atarak protesto ettik. Buradan hareketle bize disiplin soruşturması açıldı ve etkinliklerden men edilme kararı verildi. İşkence görenler Elbistan Devlet Hastanesi’ne sevk edildi ama darp raporu alabildiler mi, bilemiyorum.

Bu olayların ardından bizler 4 ayrı cezaevine sürgün edildik. Ben, Mustafa Reşit ve Yalçın Aslan, Dumlu 1 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ndeyiz. Bazı arkadaşlar, Dumlu 2 nolu’da, diğerleri ise Konya-Ereğli ve Antalya’ya sürgün edildiler. Neyse buraya geldik ama hakkımızda adli ve disiplin soruşturmaları açıldığını öğrendik. Bunun gerekçelerinden biri, cezaevine 200 kitap sokmamız. Kitapları gelen arama ekibi bulmuş! Oysa tüm kitapların üzerinde resmi ‘görülmüştür’ damgası var. Yani cezaevi yönetiminin kontrolünden geçmiş kitaplar. Disiplin soruşturmasında 11 günlük hücre cezası söz konusu. Adli soruşturma ciddiye binerse, hapis cezası bile alabiliriz.”

BU FIRSATI KAÇIRMAYIN: Adalet Bakanlığı’nca çıkarılan yönetmelik ve tüzüklere göre içerideki dost ve akrabalarınıza armağan gönderebileceğiniz dört vesile-tarih var: İki dini bayram, içerideki kişinin doğum günü ve yılbaşı. Gelmekte olan yılbaşı fırsatını kullanarak içeriye armağan gönderebilirsiniz. İçeriye gönderilebilecek en güzel armağanın da kitap olduğunu unutmayın!