Türkiye ve dünyada kadına yönelik şiddet alınmayan önlem ve yasalar nedeniyle artarken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kadın cinayetlerinde yine düşüş olduğunu iddia etti. Süleyman Soylu geçtiğimiz gün, “2022 yılında kadın cinayeti sayısı 260’tır ve 2014 yılından beri şu ana kadar en düşük seviyesindedir. Türkiye’de 2 bin civarında cinayet oluyor. Bunun bin 500, bin 550’si erkek cinayetleri yani erkeğin ölümü, yaklaşık 375, 450 bandında kadınlara karşı işlenen cinayet” dedi. Ortalama her yıl iktidar tarafından bu ve buna benzer sözler sarf edilirken, en çok ev içi şiddete kadınların kurban gittiği raporlara yansıyor. Bu nedenle bu hafta “Her Hafta Bir Film” köşemizde, evli olduğu erkek tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete uğrayan bir kadını anlatan “Gözlerimi de Al” filmini merceğe almak istedik.
Yönetmen koltuğunda İciar Bollain’in oturduğu İspanyol filmi 2003 yılında, orjinal olan adı “Take My Eyes / Te Doy Mis Ojos” ile vizyona girdi. Filmde, evli olduğu erkek tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalan Pilar’ın aşk, korku, teslimiyet gibi duygular arasında gidip gelen çaresizliğine tanık oluyoruz.
Çekilmez bir evlilik hayatı olan Pilar, kocasının şiddeti altında ezilmektedir. Aşık olduğu adamın öfkelenince tanınmaz hale gelmesi Pilar’ı evi terk etme noktasına kadar getirir. Pilar, oğlunu da yanına alarak kızkardeşinin evine taşınır. Ama kocası Antonio’nun kendini affettirme çabalarına başlaması uzun zaman almaz. Pilar, çevresindeki insanların onu durdurma çabalarını görmezden gelir ve kocasını affetmeye karar verir. En yakınındaki kişiden gelen şiddeti, başka seçeneği olmadığı için kabullenen ya da edinilmiş cinsiyet rolleri ile bu sonucu içselleştiren bir teslimiyet duygusuyla karşı karşıya kaldığımız bu filmde, özellikle başrol oyuncularının bunu yansıtma biçimi muazzam. Ülkemizde de sıklıkla rastlayabileceğimiz bu aile içi şiddetin konu olduğu filmde, yönetmen tek bir şiddet sahnesini bile izleyiciye göstermeden anlatıyor. Pilar’ın içine düştüğü korku, çaresizlik ve aynı zamanda evli olduğu erkek yani Antonio’ya olan tutkusu ise çok iyi yansıtılıyor. Şiddet ve korkuya rağmen öğretilmiş çaresizlikle Pilar’da boğuşuyor ve onu her anlamda hırpalayan erkeğe her kaçışında geri dönüyor.
Özellike Antonio gözünde hiçbir değeri olmayan Pilar’ın bir meslek edinip kendi ayakları üzerinde duracak kıvama geldiği farkedildiği zaman, şiddetin her türlüsü gittikçe artıyor. Hegomonyasını sadece ev işleri yapan, evli olduğu erkeği mutlu etmeye hayatını adayan bir kadına göstermenin daha basit ve rahat olduğunu düşünen tüm erkekleri temsil ediyor bu anlamda Antonio. Aile içinde, iş yerinde ezilmiş bir adam olan Antonio, hakimiyetini kaybedeceği anda şiddete başvuruyor. Cinsel hakimiyetini kaybetmek is en büyük korkusu.
Künye: Yönetmen: İciar Bollain
Senarist: Alicia Luna, Icíar Bollaín
Oyuncular: Laia Marull, Luis Tosar, Candela Peña
Gösterim tarihi: 2005 / İspanya
Tür: Dram
KÜLTÜR SERVİSİ