Siz nasıl dayanışırsınız bilemem, faşizme kapitalizme karşı mücadele başlatarak, başlayan mücadelelere omuz vermek için, oraya dayanışmam gerekenlerin yanına gideriz çoğu kez. Dayanışma bu gidişle başlar kendiliğinden. Dayanıştığımız belleğimizdeki, yaşamımız boyunca bizi kavrayan mücadelenin toplamıdır, sisteme karşı içimizden dışımızdan kopan isyanın da. Her biri sorumluluğumuzu hatırlatır bize ve mücadelede buluruz kendimizi.
Uzaksaktan dayanışmak istediklerimizle ya da zaman ya da mekan kaymışsa; sorumluluğumuz devleşir içimizde. Biliriz. Bugüne değin süren mücadelelerle dayanışmak, dayanışmayı sürdürmek, büyütmek, örgütlenmek, tüm bunların sorumluluğu daha fazlasıyla bizdedir artık.
Devrimcilerin, yaşamı özgürleştirmeyi hedefleyen hepimizin mücadelesinde mekanlar ayrıştıramaz bizi, zaman geçersizdir bizler için. Hele hele faşistler; güçleri ne olursa olsun etkisizdir bizim için. Görevimiz ve sorumluluğumuz büyüktür, sistemin saldırılarına karşı sonuna kadar sürecektir mücadelemiz.
Kapitalizmin faşizmle çarklarını büyüttüğü, faşizmin yaşamın her alanında kurumsallaştığı bir dönemde bedeller ağır yaşanmakta, yaşamı yok ederek sürmekte baskılar. Mücadele; uğruna çabalayanlar rehin alınarak engellenmeye çalışılmakta. Özgürlük için mücadele verenlerin örgütlenmesine engellenmekte. Tüm bunların karşısında ise mücadele de dayanışma da gün gün büyümekte.
İnsanca çalışma ortamlarında yaşamak güvenceli çalışmak isteyen, bu nedenle işi bırakan, grev yapan 3. Havalimanı işçilerinden; içinde sendika yöneticilerinin de bulunduğu 35 işçi arkadaşımız tutsaktı bildiğiniz gibi. Bu arkadaşlar arasından altı işçi arkadaş salı gecesi tahliye edildi.
Sevgili Özgür Karabulut’un kimliğinde tüm tutsak işçilere sözümüz olsun; bizler, tutsak inşaat işçilerinin tamamı serbest kalana ve inşaat işçileri güvenceli koşullarda ve insanca çalışma ortamında yaşamlarını sürdürene kadar dayanışmayı sürdüreceğiz. İşçi sınıfının mücadelesini büyüteceğiz.
Bu bizlerin ortak hedefi; kadınların, çocukların, halkların eşit ve özgür olduğu işçilerin, emekçilerin sömürülmediği, güvenceli yaşadığı, çalıştığı, yaşam alanlarının kapitalizmin ve siyasetin saldırısına uğramadığı günlere ulaşacağız. Özgür yaşamı birlikte kuracağız, bunu dayanışarak başaracağız. Kararlıyız.
Tıpkı kalıcı barış için dayanışan mücadele veren, rehin olan, yaşamları ile özgürlükleri ile bedel ödeyen yoldaşlarımızın bize devrettiği kalıcı barışı, özgür ve eşit yaşamı inşaa etmenin hepimizin görevi olduğu gibi.
Bugünlerde altıncı kuruluş yılını kutlayan HDP’nin sevgili kurucuları, özgürlük mücadelesi ve kadın mücadelesini siyaset alanına işleyen sevgili yoldaşlarım Figen Yüksekdağ’a, Selahattin Demirtaş’a, Selma Irmak’a, Abdullah Zeydan’a, Aysel Tuğluk’a, Sabahat Tuncel’e, Gülser Yıldırım’a, Ferhat Encü’ye, Çağlar Demirel’e, İdris Baluken’e, Burcu Çelik’e, Gültan Kışanak’ın kimliğinde binlerce tutsak yoldaşlara ve yaşamlarını bu uğurda kaybetmiş tüm devrimcilere sözümüz olsun.
Mücadelelerini sürdüreceğiz. Bizleri kıskaca almaya çalışan faşizmi, yaşamımızı sömüren yok eden kapitalizmin çarklarını dayanışarak parçalayacağız.