Cûdi Dağı’ndaki yangına ilişkin demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve ekoloji örgütleri Silopiya’da açıklama yapıyor
Tewgera Jinên Azad (Özgür Kadın Hareketi-TJA) öncülüğünde “Cudi’den Akbelen’e doğayı ve yaşamımızı savunuyoruz” şiarıyla bir araya gelen semokratik kitle örgütleri, siyasi partiler, Barış Anneleri, ekoloji örgütleri, Cudi Dağı’nda devam eden ağaç kesimi ve yer yer yaşanan orman yangınlarına dikkat çekmek için Şirnex’in Silopiya ilçesinin Cudi Mahallesi’nde yürüyüş yapacaktı.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) çevre il ve ilçe eşbaşkanlarının katıldığı açıklamaya Yeşil Sol Parti milletvekilleri Zeynep Oduncu, Newroz Uysal Aslan, Zeki İrmez, Sebahat Erdoğan Sarıtaş da eşlik etti.
Yürüyüş öncesi Yeşil Sol Parti Silopiya ilçesini ablukaya alan polisler yürüyüşe izin vermeyeceğini söyledi. Yeşil Sol Parti Milletvekili Newroz Uysal’ın kanunu hatırlattığı Polis memuru , “Biz size izin vermeyeceğiz, izin vermeyeceğiz” dedi.
Kitlenin ablukaya alınan ilçe binasından dışarıya çıkmasına izin vermeyen polislere tepki gösteren partililer, ilçe binası önünde açıklama yaptı. “Ji Cûdî heta Akbelen em xweza û jiyana xwe diparêzen” pankartı açılan açıklamada, “Cûdî rumeta xweza ye hebûn e”, “Ekokırıma hayır”, “Cûdî mirastır, mirasına sahip çık” dövizleri taşındı.
İnsansızlaştırma politikası
Burada konuşan milletvekili Newroz Uysal Aslan, doğa talanına karşı, ağaç ve ormanların Cudî’de katledilmemesi için siyasi partiler ve ekoloji örgütleri olarak yürüyüş yapmak istediklerini, ancak parti binasının her iki tarafı abluka altına alındığını söyledi. Bu yapılanların kurulan sistemin keyfiliği ve hukuksuzluğunu gösterdiğini belirten Uysal, “Bugün bütün dünyada ekolojik kırım var. Bugün sadece Kurdistan dağları kapitalizm için değil, insansızlaştırma, göçertme politikası için katlediliyor. Yıllardır sürdürülen bu durum Cumhuriyet döneminden beri sürüyor. 1980’de Dersim ve dağları, 1990’da Kurdistan’ın binlerce köyü talan edildi. Barajlar, HES’ler, Nükleer Santraller için yıllardır ekokırım yaşatılıyor. Bu zihniyetin sebebi savaş politikalarıdır, kadını yok etme politikaları, Kürt sorununun çözümsüzlüğüdür, Kürt halkının yok edilmesi, topraklarının yok edilmesi içindir. Hatay’da, Akbelen’de kesilen ağaçlar, Bidlis, Mereş, Cudi’deki kıyım ayrı değildir. Aynı zihniyet bizleri tecrit altında bırakmak istiyor. Kürt halkını yok etmek istiyor, Kürt doğasını insansız bırakmak istiyorlar” dedi.
Ne gabar ne Cudi Ne de Akbelen yalnız değildir
“Bu tecrittir, izolasyondur” diyen Uysal, İmralı’da başlatılan tecridin halen sürdüğünü belirterek; “Bugün Kurdistan coğrafyasında yürütülen savaş politikalarını kabul etmiyoruz. Buradan Akbelen’e, Mereş’e kadar bizler mücadelemizi sürdüreceğiz. Ne Cudi, ne Gabar, ne Akbelen yalnız değildir. Mücadelemiz buralar için devam edecektir. Kurdistan’da ve diğer kentlerde uygulanan farklı politikaları kınıyoruz” diye konuştu.
Biz buradayız, bu dağlar, bu ağaçlar burada
Ardından konuşan Mezopotamya Ekoloji Hareketi (MEH) adına konuşan ekolojist Murad Bilgiç ise Kurdistan’da ekolojik kırımın zirveye çıktığını söyledi. “Bu yangınlarda parmağınız mı var bırakmıyorsunuz oraya gidilsin” diyen Bilgin, “Dünyada nerede görülmüş ki yangına halkın gitmesinin engellenmesi için binlerce polis insanların önünü kapattığı? Bu ormanlar neden insanların girmesine yasaklı. Buradaki yıllardır süren yangınlar nasıl çıkıyor, niye çıkıyor? Bunun araştırılmasının yapılması istenmiyor. Bir kez daha dile getiriyoruz ki yaşamı her şart altında koruyacağız. Hiçbir güç bunu engelleyemez. Biz buradayız, bu dağlar, bu ağaçlar burada. Yarın da bu ağaçlar, bu ormanlar olacak sizler olmayacaksınız. Mezopotamya Ekolojik Hareketi olarak bütün doğaseverlere sesleniyoruz; Kurdistan’da ekolojik kırım var, bunun kimlerin elinden gerçekleştirildiğini gelin birlikte araştıralım” çağrısında bulundu.
Ardından kitle oturma eylemine geçti. Açıklama “Biji berxwadana Cûdî” sloganlarıyla son buldu.
HABER MERKEZİ