Türkiye’de temel gıda ürünleri dahil hemen hemen tüm ihtiyaçlar ithalata bağlandı. İthalat nedeniyle çiftçilerin üretimden vazgeçmeye başladığı açıkça görülürken yeni uygulamalarla zeytin üretimi de bu sürece bağlandığını gösteren işaretler açığa çıktı
Madenler, enerji termik santralleri ve turizm tesisleri gibi yatırımlar üzerinden adeta katliama uğrayan zeytin üretimleri AKP eliyle adeta bitirilmek isteniyor. Geçtiğimiz günlerde Kazdağları eteklerinde iklim değişimine bağlı olarak zeytin rekoltesi yüzde 80 düşmüştü. Bir yandan iklim diğer yandan sermaye saldırıları zeytin üretimlerini baskı altına almış durumda. Bunlar yetmiyormuş gibi tüm tarımsal üretimlerde olduğu gibi zeytin üreticisi de tarımsal faaliyetten soğutulduğu izleniyor.
Vazgeçmemiz isteniyor
Türkiye’de en önemli zeytin üretim bölgelerinden olan Bursa Gemlik’te zeytin üreticileri isyan halinde. Üreticiler zeytin taban fiyatlarının geçtiğimiz yıla göre sadece 10 kuruş arttırılmasına tepki gösterdiler. Üreticiler, taban fiyatları için bu artışın çok düşük olduğunu ve üreticinin zeytin üretiminden vazgeçmesine neden olabileceğini belirtti. Marmarabirlik Zeytin Tarım Satış Kooperatifleri Birliği’nin düzenlediği fiyatlara göre geçtiğimiz yıl 4 lira olarak açıklanan taban fiyatını bu yıl 4,10 lira olarak belirlendi. Üreticiler ise bu fiyatlardan dolayı mağdur olduklarını ifade ediyorlar. Üreticiler tepkili Gemlikli zeytin üreticisi Mustafa Kıymacı, “Zeytinciler olarak bizim için tavan fiyat değil, taban fiyat önemli. Taban fiyat yalnızca 10 kuruş artırıldı. 180 adedi 1 kilo eden irilikte zeytinden kaç ton çıkarabiliriz ki? Günde topladığımız 10 kasa zeytinden 1 kasa bile 180 kalibre zeytin çıkmaz, çıkmayacak. Gemlik bölgesinde 280 ile 350 adedi 1 kilo eden irilikte zeytin üretiyoruz. Bizim için tavan fiyat değil 280-350 kalibre zeytinin fiyatı önemli” dedi. Alınan zeytin boyutlarında da değişiklik yapıldığını belirten Kıymacı, “Eskiden 460 kalibreye kadar zeytin alınıyordu, bu sene Marmarabirlik 380 kalibreye kadar zeytin alıyor. Tüccarlar iri zeytini de küçük zeytini de satabiliyorken Marmarabirlik neden satamıyor? Havuzda zeytinim duruyor, ancak arayan soran yok. Gemlik’in zeytini dünyada bir numara” olduğunu belirtti.
‘Böyle giderse bırakırız’
Üreticiden çok düşük fiyatta alım yapıldığını söyleyen Çakmak, “Marketlerde kilogramı 35-40 lira olan zeytin, köylüden 7-8 liraya alınıyor. Fiyatlar geçen seneye göre neredeyse yüzde 40 aşağıda ama market raflarında hiçbir değişiklik yok. Fiyat orada halen çok yüksek. Türkiye’de fiyatı artmayıp geri gelen iki tane ürün var. Biri zeytin diğeri ise kırmızı et. Artık Gemlik’te zeytin ağaçlarına bakılmaz hale geldi. İddia ediyorum, burada ağaçların yüzde 30’una bakılmıyor, ağaçlar kendi haline bırakıldı. Böyle giderse insanlar zeytinciliği bırakır, üretimi durdurur” dedi.
Hedef lisanslı depoculuk mu?
Kooperatfilerin birlikte oluşturdukları tarımsal birlikler adeta iktidarların arka bahçesi gibi işleve sürüklendi. Bu yıl fındık alımlarının fındık bittikten sonra TMO tarafından alınacağını açıklanması bir oyunu açığa çıkardı. Fiyatların geç açıklanmış olması lisanslı depoculuğu büyütmek amaçlı olduğu anlaşılabiliyor. Üretici tüccara 11-12 liradan fındığı satmış ve ardından TMO açıkladığı 14 liralık fiyatla tüccarın zahmete girmeden lisanslı depolara bu fındığı devretmesi sağlanıyor. Benzer oyun zeytinde uygulanıyor. Marmara Birlik açıkladığı fiyatla çiftçiye adeta zeytini bana vermeyin diyor. Birliğin depoları kurulacak olan lisanslı depolar sonrası Fiskobirlik gibi boş kalacak ve ardından tarımsal üretimlerin her alanına yayılan depoculuk sistemi ile üretici faiz ve borç batağına sürüklenip üretimler şirketlerin eline terk edilecek.
Lisanslı depoculuk nedir?
2013 yılında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca hazırlanan Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Yönetmeliği Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. 2017 yılı ilk aylarında yine Resmi Gazete’de yayımlanan bir kararla, lisanslı depoculuk öncelikli teşvikler kapsamına alındı. Bu yolla bu depolara sahip olacakların KDV, gelir vergisi vb. vergilerden muaf tutulması sağlandı. Lisanslı depoculukta, üretici ürettiği ürünleri bu depolara vererek, o günkü piyasa koşullarına göre fiyatlandırılıp kendisine bir elektronik senet veriliyor. Üretici ürün karşılığında kendisine verilen elektronik senetleri, ‘paraya ihtiyaç duyduğunda’ ürününü satmayı beklemeden elindeki senetleri teminat gösterek bankadan kredi çekebiliyor. Üreticinin banka ve tefecilerin elinde oyuncak olduğu dönemde tefecilik işlevi devlet desteği ile büyütüleceği anlaşılırken, aynen Varlık Fonu’na devredilen Çaykur’un ipotek edilmesi gibi ürettiklerini ipotek ederek kredi bulma yolu bitişin, tükenişin önemli bir göstergesi.
EKOLOJİ SERVİSİ