Kobanê, bir kez daha tehdit altında. Nöebetteki yurttaşlar, ‘Bu devleti birlikte kurduk. Hani nerde eşitlik? Dilimizi, kültürümüzü bile yaşayamıyoruz bu ülkede. Bu nefret neden?’ diye soruyor ve ekliyor; ‘Direnmekten başka şansımız yok’
Reyhan Hacıoğlu
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarına karşı Pirsûs’ta nöbette olan Kürt halkı; ‘Bu devleti birlikte kurduk. Hani nerde eşitlik? Dilimizi, kültürümüzü bile yaşayamıyoruz bu ülkede. Bu nefret neden?’ diye soruyor ve ekliyor: ‘Direnmekten başka şansımız yok. Rojava direnişi bizi bütün dünyaya tanıttı. Gelin bu savaşı birlikte durduralım’
Kürt halkı verilen bedeller, dünya halkları için kazanılan zafer ile 2014’te adını tarihe yazdıran Kobanê yine, yeniden Türkiye’nin saldırı tehdidi altında. 2014 yılında DAİŞ’in saldırılarına karşı 134 gün direnen kent, “Düştü düşecek” diyenlere karşı demokratik ulus paradigmasının dünyaya tanıtıldığı Rojava’nın en önemli kentlerinden biri oldu.
27 Kasım’da başlayan HTŞ ve SMO saldırıları sonrası Baas rejiminin 8 Aralık’ta yıkılması ile Suriye yeni bir sürecin içine girdi. Bu süreç fırsatlar ve riskleri de beraberinde barındırırken, yıllardır kendileri ve halkların gelecekleri için mücadele eden Kürtler yeniden dünyanın gündemine oturdu. Bu durum ise yeniden Türkiye’nin hedefi olmasını getirdi.
Yeni Suriye düzeninde Kürtlerin rol almasına karşı Türkiye, bir yandan “sınıra” yığınak yaparken bir yandan da kendisine bağlı paramiliter güçler aracılığı ile saldırılar düzenliyor.
Buna karşı Türkiye tarafında Kürt halkı başta olmak üzere halklar nöbetlerle, 2014 yılında yaratılan ve dünya tarihine “Kobanê ruhu” dayanışması olarak geçen dayanışmanın bir örneğini yeniden hayata geçirmeye çalışıyor.
Nöbet yerlerinin ilki Qamişlo “sınırı”nda olan Mêrdîn’in Nisêbîn (Nusaybin) ilçesi olurken, ikinci nöbet alanı ise Kobanê’ye “sınır” olan Riha’nın ( Urfa) Pırsûs (Suruç) ilçesi.
Bizler de Nisêbîn’nin ardından bu kez Pirsûs’ta nöbette olanlara soruyoruz: Neden Kobanê bu kadar önemli, nöbetin amacı nedir ve kimedir çağrıları diye.
Kimsenin annesi ağlamasın
Adalet Çay: “Kobanê için buradayız. Kan dökülmesin, kimse ölmesin istiyoruz. Önümüzü tutuyorlar ama biz de istiyoruz ki sesimizi duysunlar. Artık anneler ağlamasın istiyoruz, ne asker annesi ne başka kimsenin annesi. Kobanê onlara dert olmuş Rojava gibi. Bizler de gücümüz yettiği kadar direneceğiz ve onların izinde olacağız. Kürdün de, Türkün de, Arabın da, Lazın da ellerini vicdanlarına koymaları gerekiyor. Bu saldırılara karşı ayağa kalkmaları lazım. Bu kavganın önünü ancak böyle alabiliriz. Biz barış istiyoruz ve bu kan artık dursun.”
Kobanê onurumuzdur
Mahmut Sınav: “Kobanê onurumuzdur. 2014 yılında başlayan serhildandan beri bizim için çok önemli. Türkiye devleti Kürtleri istemediği için Kürtlere zulüm uyguluyor. Biz buna karşı direniyoruz. Biz Kobanê’nin özgürleşmesini ve dört parçanın birleşmesini istiyoruz. Kürtler bir olsun. Gençlerimizin hepsini hapse atmışlar. Gazetecilerimizi şehit etmişler. Sonra da İstanbul’da onları anan 9 kişiyi tutukladılar. Neden bu zulüm? Biz bu devleti birlikte kurduk. Onlarca şehit verdik. Hani nerde eşitlik? Onu geçtim bizi inkâr ediyorlar. Dilimizi, kültürümüzü bile yaşayamıyoruz bu ülkede. Bu nefret neden? Bugün ben Arap yok dersem imandan çıkmış olurum, Türk yok dersem imandan çıkmış olurum. Kimse kimseyi yok sayamaz. Bizim direnişimiz de bizi yok sayanlara karşı.”
Barikatlar bize engel değil
Fatma Akbaş: “Rojava ve Rojava halkımız için buradayız. Yapılan katliamlar canımızı acıtıyor. Önümüzü tutup her yeri yasaklıyorlar. Barikat koyuyorlar. Ama biz yine de halkımızın yayında olacağız. Sınır diyorlar ya sınırı onlar koydu. Bizim için sınır yok ki. Kobanê şurası işte, burası da Suruç. Bu mu sınır? Biz dört parça biriz. İstedikleri kadar yasak koysunlar. Biz yine de halkımızın yanında olacağız. Rojava bizim toprağımız ondan bizim için önemli. Orası Türklerin, Türk devletinin toprağı değil ki. Biz toprağımız için mücadele ediyoruz. Çocuklarımız, ailelerimiz orda.”
O ateş bizim evimize düşüyor
“Zulüm yapanlar onlar. Onlar bizi katlediyor. Çocuklarımızı, yaşlılarımızı. Kürtleredir çağrım; Ayağa kalksınlar. Gün şeref ve namus günü. Bu barikatlar bizim barikatlarımız değil. Oraya ateş düştüğünde bizim evimize de ataş düşüyor. Kürtleri bitirmezler. Bugün çocuklarımız yok belki, belki birçoğu şehit ama onların mücadelesi var. Ve doğanlar da onların mücadelesi ile doğuyor. Ve biz onların mücadelesini sürdüreceğiz.”
Kobanê düşmeyecek!
Ayşe Yalçın: “Buraya geliş amacım Kobanê düşmesin ve onlar sevinmesin, demesin Kürtler yok diyedir. Kobanê’yi almayacaklar çünkü biz ölmedik, buradayız. Nasıl bedel verip aldıysak yine alırız. Kürt halkına sesleniyorum, uyumasınlar, evlerinde durmasınlar herkes Kobanê için buraya gelsin. Kobanê bizim için bedel verilen bir topraktır. Ondan bırakamayız. Kimse kalmasa bile ben giderim. Amaçları bizi yok etmek ama asla yok olmayacağız ve baş eğmeyeceğiz ve başı dik bir şekilde buradayız. Belki baskılar bazı Kürtleri korkutuyor olabilir bugün. Ama dirençli, asla baş eğmeyen, direnen Kürtler var. Kanımızın son damlasına kadar peşinde olacağız bu mücadelenin.”
Bizi dünyaya tanıttılar
Hüseyin Aslan: “Onlar (Kuzey ve Doğu Suriye halkları) bizim için direndi biz de onlar için direneceğiz, çünkü direnmekten başka şansımız yok. Rojava direnişi bizi bütün dünyaya tanıttı. O yüzden biz de bu direnişe sahip çıkacağız. Rojava’ya sahip çıkma zamandır. Saldırıların amacı Ortadoğu’da Kürtleri statüsü bırakmak biz de buna karşı nöbetteyiz. Bütün gençlere çağrımızdır; hep birlikte önderimize, Rojava’ya sahip çıkmak zamanıdır.”