• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
5 Aralık 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

‘Ülkeyi hak ettiği düzeye taşımak’

8 Ocak 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Yazarlar, Ziya Güler
Dar ve dönemsel çıkarlara takılmamak…

Sayın Abdullah Öcalan’ın İmralı Heyeti’yle paylaştığı yedi maddelik manifestonun son maddesinde “ülkeyi hak ettiği düzeye taşımak” istediklerini, bütün çabalarının bu yönde olduğunu, bu çabalarının ve adımlarının ülkeyi demokratikleşmede ayrıca bir kılavuz görevi göreceğini belirtmişti. Ülkenin hak ettiği yere taşımaya değinmeden önce kısaca kılavuz kelimesinin manifestodaki anlamına değinmek istiyorum. Sözlük anlamı yol gösteren anlamına gelen kelimenin manifestodaki yeri sözlük anlamı ile aynı anlamda kullanılmış. Bu konu çok daha geniş bir yazıyı gerektirse de özetle şu tespit yapılabilir; Yaşadığımız çağda en önemli sorun sistemsel sorunlardır. Devlet birey, birey iktidar ilişkisi “tanrı” kul ilişkisine dönmüş durumda. Demokrasiyi kendi oluşturduğu pozitif bilim olan hukuk ile korumaya çalışan sistem başta Avrupa üyeleri ülkeler olmak üzere dünyanın birçok yerinde sancılar çekiyor. Kimi çevrelerce kulak arkası edilen bu sorun aslında yaşanan tüm haksızlıkların ve ahlaksızlıkların temel taşı oluyor. Devlet ile birey arasında imzalan sözde toplumsal sözleşme, bireyi toplumdan kopararak yalnız başına yaptığı tüm eylemlerden sadece bireyi sorumlu tuttuğu için bireyin ahlaki yapısı tamamen hukuk çerçevesi ile sınırlandırılmıştır. Gelinen aşamada liberal birey tüm değer yargılarından koparak egemen sistemin medyası tarafından işler hale getirilmiştir. Bu durum mevcut sistem sahibi ülkeleri yeniden düşünmeye sevk ettiği gibi yeni bir sistem arayışına da itmiştir. Keza toplumdan kopan iktidar ve devlet kendini getirdiği bu durumdan kendisi bile ürker duruma gelmiştir. Kitle imha silahlarından tutun çevresel katliamlara kadar sayıca çok fazla olan toplumsal sorunlar son iki yüz yıl sistemin yarattığı sorunlar oluyor. Dolayısıyla bu mevcut krizden kurtulmaya karar vermek dışında nasıl bir sistem oluşturulacağına karar verebilmek de en az devam eden sorun kadar ağır bir sorundur. İşte tam da bu noktada sayın Öcalan’ın “ülkenin demokratikleşmesinde kılavuz rolü” oynayacak dediği hamle, sistem arayışında olan Türkiye için de kılavuz görevi görecektir. Demokratik özerklik veya onun örgütleme modeli, aslında hem siyasi bir sistem hem de toplumsal örgütlenmede yeni yöntemler getirmektedir. Bu bağlamda Kürt sorununun çözümü aslında bir bütün Ortadoğu’ya rol model olması nedeniyle çok önemli bir hamle ve önemli bir siyasi ağırlık oluşturuyor.

Yazının asıl konusu olan başlığa geri dönersek; öncelikle bu ülkenin hak ettiği yeri irdelemek gerekiyor. Cumhuriyetin ilanından bugüne aslında çokta demokratik ve elle tutulur bir yanı olmadığı ortada. Ancak gelecek dönemler için yeni toplumsal sorunlar çıkmaması, her kesimin kendi öz kimliği ile özgürce yaşadığı, iş ve emek dünyasının eşit paylaşımlar ile yaşadığı, kadın sorununu olmadığı, ekolojik kıyımların halka rağmen yapılmadığı çok yönlü demokratik bir ülkeyi, bu ülkenin de hak ettiği düzey olarak ele alabiliriz. Bu noktada aslında kazançlı çıkacak olan kesim Türkiye’de yaşayan tüm halklar olacaktır. Ama özellikle bir kesim var ki devletin kutsallığı çatısı altında kendini tatmin etmeye çalışan o kesim, devletin gerçekten demokratikleşmesi ile yepyeni bir yaşamla tanışacaktır diyebiliriz. Devletin hem topluma karşı hem de bireye karşı eşit, adil ve demokratik yaklaşımı tabiri caizse bu kesim tarafından tadına varmadıkları rüya gibi bir yaşam oluyor. Rüya gibi yaşam kelimesi belki abartılı olarak görülebilir ama, unutmayalım ki toplumun da, bireyin de psikolojik olarak rahat edebilmesinin ve kendini güvende hissetmesinin ilk şartı bulunduğu toplumun adaletli olması ile bağlantılıdır. Devletin kutsallığını kendisine var oluş sebebi sayan söz konusu kesim, devletin tüm kesimlere adil yaklaşmasını bir mecburiyet olarak görmesi ile başlayacak olan zihinlerde demokratikleşme süreci, ülkeyi “hak ettiği düzeye” taşıyacaktır.

Bu ülke kurulurken, dönemine göre bazı ufak demokratik adımlar atmış olsa da aslında küçük bir kesimin rahat yaşadığı bir ülke konumunun ötesine geçememiştir. Kuruluş aşamasında benimsenen, cumhuriyet, seçim, meclis, kadının seçme ve seçilme hakkı gibi bazı adımlar demokratikleşme olarak görülse de bir ülkenin demokratikleşme düzeyi bambaşka bir kulvar oluyor. Özellikle de hukuk karşısında eşit temsiliyet, halkın kendisini özgürce katabildiği demokratik siyasal sistemler yeni çağın olmazsa olmazlarındandır. Türkiye’de demokratikleşme sorunu deyince “kimse size karışıyor mu, isteyen her istediğini yapıyor” diyen, demokrasiden ve kaliteli yaşamdan bihaber kesimin  kavradığından çok daha öte bir var olma ve yaşamda üretilebilme sorunudur. İnsanların birden ortadan kaybolmadığı, faili meçhullerin olmadığı, kayırmacılığın, rüşvetin, iftiranın, sömürünün, yalanın, talanın bu kadar resmi yapılmadığı, gelir adaletsizliğinin olmadığı bambaşka bir yaşamdır söz konusu olan. Bazı kesimlere rağmen onlara yapılan iyiliktir aslında.

Bu noktada sayın Öcalan’ın işaret ettiği “ülkenin hak ettiği düzey” aslında tüm kesimler tarafından, özellikle de Meclis’te grubu bulunan tüm kesimler tarafından iyi anlaşılır ise demokratikleşme sürecine daha anlamlı bir giriş olabileceği kanısındayım…

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Yeni Suriye

Sonraki Haber

Ya hep beraber…

Sonraki Haber
Kürtlerin pabuçları kirli mi?

Ya hep beraber…

SON HABERLER

BM: Ukrayna’da ateşkese dair ufukta hiç işaret yok

BM: Ukrayna’da ateşkese dair ufukta hiç işaret yok

Yazar: Bedri Adanır
5 Aralık 2025

Kadınlar Sine’de el sanatları sergisi açtı

Kadınlar Sine’de el sanatları sergisi açtı

Yazar: Bedri Adanır
5 Aralık 2025

Bahis operasyonunda ikinci dalga: Çok sayıda gözaltı

Bahis operasyonunda ikinci dalga: Çok sayıda gözaltı

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
5 Aralık 2025

3 TV spikeri gözaltına alındı

3 TV spikeri gözaltına alındı

Yazar: Heval Elçi
5 Aralık 2025

30 kişi hakkında gözaltı kararı: Sigorta şirketine kayyım atandı

30 kişi hakkında gözaltı kararı: Sigorta şirketine kayyım atandı

Yazar: Aziz Oruç
5 Aralık 2025

DBP yöneticisine ajanlık dayatması: Suç duyurusunda bulunulacak

DBP yöneticisine ajanlık dayatması: Suç duyurusunda bulunulacak

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
5 Aralık 2025

İmralı görüşmesini anlattı: Suriye demokratikleşmezse Suriye halkları yeniden acı çeker

İmralı görüşmesini anlattı: Suriye demokratikleşmezse Suriye halkları yeniden acı çeker

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
5 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır