İsviçre Kürt Meclisi Dışilişkiler Sözcüsü Ahmet Yaman, Abdullah Öcalan’ın 7 maddelik mesajında işaret edilen ‘yeni paradigma’nın Kürt-Türk toplumunun uzlaşması olduğunu belirterek, herkesin sahip çıkması gerektiğini vurguladı
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, 28 Aralık’ta İmralı Cezaevi’nde PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüştükten sonra 7 maddelik bir mesaj yayımladı.
Abdullah Öcalan’ın görüş ve değerlendirmelerini yansıtan mesajda, “Gazze ve Suriye’de yaşanan hadiseler göstermiştir ki, dışarıdan müdahalelerle kangrenleştirilmeye çalışılan bu sorunun çözümü artık ertelenemez bir hal almıştır. Bunun ciddiyetiyle doğru orantılı bir çalışmayı başarıya ulaştırmak için muhalefetin de katkı ve önerileri değerlidir. Bütün bu çabalarımız, ülkeyi hak ettiği düzeye taşıyacak ve aynı zamanda demokratik bir dönüşüm için de çok kıymetli bir kılavuz olacaktır. Devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir” ifadeleri yer aldı.
‘Abdullah Öcalan’ın tutumu yeni değildir’
Uluslararası komplo sürecinde İtalya’da Abdullah Öcalan ile birlikte kalan ve şu an İsviçre Kürt Meclisi Dışilişkiler Sözcülüğü yapan Ahmet Yaman, İmralı’dan gelen 7 maddelik mesajı değerlendirdi. Mesajda yer alan “Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek” vurgusuna dikkati çeken Yaman, “Sayın Öcalan’ın Kürt ve Türk ilişkilerinin demokratik bir zeminde barışa kavuşturulması noktasındaki pozitif tutumu yeni değildir. Yıllardır toplumsal barışı hedefleyen bir yaklaşımı esas almıştır. Bu noktada birçok çözüm önerisi de sunmuştur. Gelinen aşamada yıllardır sürdürülen iki toplum arasındaki savaş hiçbir şart öne sürmeden iki toplumun barışması aciliyet kazınmış bir durumdur. Küresel gelişmeler, bölgedeki durum, Ortadoğu’da yaşadığımız son gelişmeler ve halkların çektiği eziyetler karşısında artık halkların kardeşliği elzemdir. Bu kapsamda Sayın Öcalan’ın en doğru yaklaşımı gösterdiğine inanıyorum” diye konuştu.
‘Çözüm Ortadoğu’yu demokratikleştir’
Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin Türkiye ile de bağlantılı olduğunu ifade eden Ahmet Yaman, “Gelişen bu savaş ve kaosun Türkiye’ye yansıması kuşkusuz etkilidir. Ülkedeki ekonomik krizden tutalım yaşanan çatışmalara kadar bütün haliyle Türkiye’de etkisini sürdürmekte. Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler beraberinde çok ciddi bir krizi getirmektedir. Kürtler, Türkler, Araplar ve Farslar Ortadoğu’nun temel halklarıdır. Kürt sorunun çözümü demek aslında tüm Ortadoğu’nun demokratikleşmesi anlamına gelir. Ülkenin jeopolitik konumu artık çözümü dayatıyor. Toplumsal barışın sağlanmamasının daha büyük felaketleri getireceği açıkça ortadadır” diye kaydetti.
‘Yeni paradigma barıştır’
Ahmet Yaman, Abdullah Öcalan’ın “Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim” mesajına işaret ederek, “Sayın Öcalan’ın ‘paradigma’ olarak nitelendirdiği Kürt-Türk toplumunun uzlaşması ve barışması demektir. Bu bir paradigmadır. Aynı zamanda Sayın Öcalan’ı tanıdığım kadarıyla onun ne kadar cesaretli ne kadar fırsatları değerlendiren ve fırsatlara önem veren bir kişi olduğunun yakın tanığıyım. Roma sürecinde de uluslararası güçlerin Başkan Apo’ya yapmış olduğu bir öneri vardı. Roma hükümeti ‘Burada uluslararası bir mahkeme kuralım, seni yargılayalım, bu mahkemede yargılamayı kabul eder misin’ dediklerinde Sayın Öcalan şu cevabı verdi: ‘Kürt sorunu çözülüp Türkiye demokratikleşecek ise ben bu yargılamaya varım.’ Dolayısıyla böylesine iyi bir niyet değerlendirilmeli, asla suiistimal edilmemelidir. Gelinen aşamada Erdoğan ve Bahçeli artık Kürt sorununu çözmesi gerektiğinin farkındadır” diye konuştu.
‘Hassas ve dikkatli olunmalı’
Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’nin demokratikleşmeyeceğini vurgulayan Ahmet Yaman, “Kürt ve Türk toplumu bunu artık büyük bir fırsat olarak görmesi gerekiyor. Yani bu kapsamda bu şans değerlendirilmezse yıllardır yaşanan acılar, çatışmalar ve krizler daha çok derinleşecek, içinden çıkılamaz bir hal alacaktır. Böyle bir süreçte daha hassas ve dikkatli olmamız gerekiyor. Bu noktada kimi medya kuruluşları ve kişilerin üslup ve yöntemlerini doğru bulmak asla söz konusu değildir. DEM Parti’nin muhalefet partiler ile yapmış oldukları görüşmeler son derece oldukça önemlidir. Sayın Öcalan’ın çizdiği doğrultuda görüşmeler daha devam edecektir. Dolayısıyla iktidar ve muhalefet partileri bu olaya dört elle sarılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Halklar sahip çıkmalı’
Ahmet Yaman, muhalefet partilerinin sürece yaklaşımlarını da değerlendirdi. AhmetYaman, CHP’nin süreci dar bir çerçevede ele aldığını, yaşananların “seçim stratejisi” olarak algılamasının barış olasılığını ortadan kaldırdığını dile getirdi. Yaman, “CHP’nin sürece yaklaşımı biraz enteresan. Erdoğan’ın seçimlerde yeniden cumhurbaşkanı olması için başlatılmış bir süreç olarak görüyor. Öyle olsa zaten DEM Parti heyeti gidip CHP ile görüşmezdi. Kesinlikle böyle bir şart yoktur” diye kaydetti.
Bütün halklar ve inançların sürece dahil edilmesi gerektiğini kaydeden Ahmet Yaman, şöyle devam etti:
“Sayın Öcalan Kürt toplumuna ne kadar değer veriyorsa Türk toplumu ve diğer inanç ve mezheplere de o kadar değer veren bir kişiliktir. Her fırsatta barışı ne kadar istediğinin yakın tanıklarından bir tanesiyim. Dolayısıyla oluşacak olan yeni paradigmaya tüm halklar sahip çıkmalı. Bu sürecin mutlaka başarılması gerektiğine inanmak gerekiyor. Bu sefer süreç farklıdır. Artık toplumların dayanma gücü kalmamıştır. Herkese Başkan Apo’ya sahip çıkmaya ve inanmaya çağırıyorum. Bu hususta Sayın Öcalan’a olan inancımız tamdır, kendisine güveniyoruz.”
Haber: Ferhat Sezgi \ MA