PKK Lideri Abdullah Öcalan, devletin belirsiz tutumuna karşın yıllar önce ‘Devlet bana ciddi yaklaşmazsa, doğru sonuç alamaz’ dedi
İmralı Adası’nda 26 yıldır ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, demokratik çözümdeki pratik ve teorik gücünü 28 Aralık 2024’te gönderdiği 7 maddelik “Demokratik Dönüşüm” deklarasyonu ile bir kez daha ortaya koydu. DEM Partili Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’ın 5 Nisan 2015’ten 9 yıl sonra görüşme gerçekleştirdiği Abdullah Öcalan, Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmenin tarihi bir sorumluluk ve aynı zamanda halklar için kader belirleyici bir önem ve aciliyet kazandığına işaret etti.
Abdullah Öcalan, bu sürecin başarısı için Türkiye’deki tüm siyasi çevrelerin dar ve dönemsel hesaplara takılmadan inisiyatif alması gerektiğinin de altını çizdi. PKK Lideri, İmralı Heyeti’nin bu yaklaşımını gerek devlet gerekse siyasi çevrelerle paylaşacağını, bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya hazır olduğunu belirtti.
Ancak devleti temsil eden AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bir yandan “barış” kavramı üzerinden Kürt-Türk kardeşliğinin önemine vurgu yapıyor, diğer yandan “tasfiye” söylemleri üzerinden Kürt karşıtlığını sürdürüyor.
Mezopotamya Ajansı’na konuşan İmralı Heyeti’nde yer alan Sırrı Süreyya Önder, Erdoğan ve Bahçeli’nin temsil ettiği devletin bu konuda henüz bir karara varmadığı için Türkiye’de sürecin net olmadığını ifade etmişti. Devletin iki farklı eğiliminden iki farklı yaklaşım olduğuna işaret eden Önder, Abdullah Öcalan’ın ise “netliği” oluşturmak için savaşı, çatışmayı, halklar arasında duvara dönüşen keskin çizgileri değil, barışı, bir arada yaşamı ve geçişkenliği öneren bir siyasi duruş sergilediğinin altını çizmişti.
Devlet, politik çözüm düzeyinin evrensel olduğunu bir kez daha ortaya koyan Abdullah Öcalan’ın başlattığı bu tarihi girişim karşısında “net” bir tavır gösteremiyor. Bu durum, bir kez daha PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın devlete demokratik çözüm ve 7 maddelik mesajda anahtar kelime olan demokratik dönüşüm noktasında yaptığı “ciddiyet” uyarılarını hatırlattı.
‘Siyaseten Öcalan özgürdür’
Abdullah Öcalan, İmralı Heyeti ile 15 Eylül 2013 tarihli görüşmede devletin yaklaşımına dair şu uyarılarda bulundu:
“Ben burada heyetle bile kıran kırana tartışıyorum. Öcalan öyle kullanılacak bir adam değildir. Hafız Esad akıllı adamdı. Yıllarca benim kullandığım aracın bir kez bile önünü kesmedi. Siyaset böyle yapılır. Ama bunlar çok ciddiyetsiz. Ben kendim için bir şey istemiyorum. Ben üslup ve yaklaşımda ciddiyet istiyorum. Benimle konuşuyorsanız ben siyaseten artık özgür bir insanım. Ağır cezalık bir mahkûmla konuşuyorsan, o artık özgür biridir. Yoksa onunla konuşamazsın. Ancak özgür biri bunu yapar. Siyaseten Öcalan özgürdür.”
‘Biz kimsenin oyununa gelmeyeceğiz’
Abdullah Öcalan, 28 Aralık 2024 tarihli görüşme sonrası özellikle iktidar medyası tarafından yürütülen spekülasyonlara dair de yıllar önce “Apo adına hiç kimse konuşmasın” uyarısında bulundu. PKK Lideri, 26 Haziran 2014’te İmralı Heyeti ile yapılan görüşmede, “Biz her şeyi yazılı yapalım. Hatta gerekirse devlet imzalamaz, ben imzalarım. Benim burada ne söylediğim belli olsun. Bu zorunlu bir ihtiyaçtır. Aksi durum su olmayan havuzda yüzmeye benzer. Benim adıma milyonlarca yalan söyleniyor. Bütün bunların önüne geçeriz. Biz kimsenin oyununa gelmeyeceğiz. Bizi kullanmaya çalışmak kimsenin haddi değildir. Herkes ciddi olacak. Sandığınızdan yüz kat daha ciddi bir hareketiz” dedi.
Kürt sorununda ciddiyet uyarısı
PKK Lideri, İmralı Heyeti ile 15 Ağustos 2014’te yaptığı görüşmede, bir kez daha Kürt sorununun çözümsüzlüğüne dair devlete “ciddiyet” uyarısında bulunarak, şunları söyledi:
“Benim için ciddiyet önemlidir. Devlet ciddiyet gerektirir. Devlet bana ciddi yaklaşmazsa, doğru sonuç alamaz. Kürt meselesini ne hale getirdiklerini biliyoruz. Bu el sıkışma meselesi var. El sıkışmayı önce devlet başlattı. Yani ilk önce onlar el uzattı. Şimdi Başbakan konuşmalarında, ‘Biz teröristlerle el sıkışmadık, el sıkışmayız’ diyor. Dedikleri doğru değil. Haftalarca ‘Neden böyle düşünüyorlar, konuşuyorlar?’ diye düşünüp taşındım. İnsan biraz ciddi olur, saygılı olur. Biz bu yaklaşımı asla kabul edemeyiz.”
Haber: Özgür Paksoy\MA