Dicle Nehir Havzası’nda hayvancılık yapan Hasan ve Hakan Ataş kardeşler, sürekli açılan kum ocaklarından kaynaklı mera alanlarının yok olduğunu belirtti
Êlih’te (Batman) hayvancılık ile uğraşan koçerler, girdi maliyetlerinden kaynaklı zor günler geçiriyor. Yeni yılla birlikte ilaç, yem, küspe, saman, arpa ve kepek fiyatlarına gelen zamlara karşı kara kara düşünen koçerleri, zamların yanı sıra hayvanlarını otlatacakları meraların azalması da zorluyor.
Dicle Nehri havzasında kurdukları çadırlarda ilkbahar, sonbahar ve kış mevsimlerinde hayvanlarını besleyen koçerler, artan kum ocaklarını nedeniyle şikayetçi.
Koçerler, kum ocaklarının koçerliği bitirme noktasına getirdiği kaydetti.
‘Zamlar olmasa karşılığını alırız’
Çocukluktan beri hayvancılıkla uğraştığını söyleyen Hasan Ataş, hayvancılığın sistematik bir şekilde yok edilmeye çalışıldığını söyledi. Hayvancılığın bir yaşam biçimi olduğunu belirten Hasan Ataş, kışın sabah 6’da başladıkları işin, gece geç saatlere kadar devam ettiğini kaydetti. Bahar ve yaz aylarında ise 24 saat yaylada olduklarını belirten Hasan Ataş, “24 saatini veriyorsun ama yapılan zamlardan kaynaklı ne keyfi ne karı kaldı. 10 tane havyan 1 ton yem parası anca ediyor. Bir hayvanın ilacı 2 bin TL. Bizim hayvancılıktan başka alternatifimiz yok. Karşılığını alamayınca da kötü oluyoruz. Bu zamlar olmazsa karşılığını alırız” dedi.
‘Hayvanların alanı yok ediliyor’
Êlih’in koçer kenti olduğunu ancak betonlaşma ile birlikte koçerliğin bitme noktasına geldiğini belirten Hasan Ataş, “3 kardeş 12 yıldır Dicle Nehri Havzası’nda hayvan yetiştiriciliği yapıyoruz. Ancak burada sürekli kum ocağı açılıyor. Hayvanların beslenme alanı kum ocağına kurban ediliyor. Son 2 iki yıldır çok fazla ocak kuruldu. Kent zaten beton kenti olmuş. Her yönüyle hayvancılık üzerinde bir baskı var. Tarım ve hayvancılık birbiriyle doğru orantılıdır. Burada tarım üzerinde de yoğun bir baskı var. Çiftçiler zamlar altında ezilmiş durumda” diye konuştu.
Hayvancılık dışında alternatif yok
Hayvancılık dışında bir alternatiflerinin olmadığını dile getiren Hasan Ataş, “150 hayvanın varsa yıllık gideri 200 bin TL’yi buluyor. Bunun ilaç, yem, arpa ve daha birçok masrafı var. Bunun yanı sıra şu anda bulunduğumuz yer için yıllık kira veriyoruz. Adım atsak para veriyoruz. Şimdi hayvanları başka bir yere götürdüğümüzde devlet araç ile götürmemiz gerektiğini aksi taktirde ceza keseceğini söylüyor. Bizde mecburen binlerce TL harcayarak araç tutup götürüyoruz. Bunun yanı sıra hayvanlarda hastalıklar çıkıyor. Bir haftada 7 hayvanımız öldü. Gideri çok, geliri az bir şey olmuş. Kış ayında süt ve süt ürünlerini çıkaramıyoruz. Koçerlik atalarımızdan kalan bir miras, tüm zorluklara rağmen biz bunu sürdürmekte ısrarcıyız” diye belirtti.
‘Hayvanları otlattığımız yer nehir yatağı oldu’
Hakan Ataş, kış aylarında hayvanların zamanın çoğunu ağırda geçirdiğini kaydeden Hakan Ataş, bu süre zarfından hiçbir şekilde gelirlerinin olmadığını söyledi. Koçerliğin yoğun bir iş gücü gerektiğini dile getiren Hakan Ataş, ailecek bu işle uğraştıklarını söyledi. Saman, ilaç, arpa ve daha birçok şeye zam geldiğini söyleyen Hakan Ataş, “Çektiğimiz eziyet yanımıza kar kalıyor. Hayvancılığı bırakamıyoruz da. Daha önce de bıraktık ancak yine gelip koçerliğe devam ettik. Burada 3 aile hayvan besliyoruz. Buradaki kum ocağı bizi zorluyor. Yani geçen sene koyunları otlattığımız yer kum ocağı nedeniyle şuan nehir yatağı olmuş” ifadelerini kullandı.
Haber: Fethi Balaman\MA