İktidarın gazetecilere yönelik artan baskılarına dikkati çeken Gazeteci meslek örgütü temsilcileri, ‘Dayanışmayı büyütürsek, devletin saldırılarını da boşa çıkarırız’ dedi
Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, Kuzey ve Doğu Suriye’de haber takibi yaparken 19 Aralık’ta Türkiye tarafından SİHA ile hedef alınarak katledildi. Gazetecilerin katledilmesini protesto eden Gülistan Dursun, Hayri Tunç, Yeni Yaşam Gazetesi’nden Enes Sezgin, Osman Akın, Can Papila, Etkin Haber Ajansı (ETHA) muhabiri Pınar Gayıp, Mücadele Birliği Gazetesi muhabiri Serpil Ünal 22 Aralık’ta tutuklandı. Gazeteciler Seyhan Avşar, Ahmet Doğan Akın ve Candan Yıldız hakkında da Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’e dair paylaşımları gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. 17 Ocak’ta yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan gazeteciler Necla Demir, Rahime Karvar, Ahmet Güneş, Welat Ekin, Vedat Örüç ve Reyhan Hacıoğlu “örgüt üyesi olmak” iddiasından tutuklandı. Aynı soruşturma kapsamında 22 Ocak’ta gazeteci Eylem Babayiğit ise evine yapılan baskınla gözaltına alındı. Son bir ayda gazetecilere yönelik yaşananlar, Türkiye’de gazetecilere yönelik baskıları yeniden gündeme getirdi.
İktidar güdümündeki gazetecilik
Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti (GGC) Başkanı Felat Bozarslan, Türkiye’de gazetecilere yönelik ciddi baskıların olduğunu kaydetti. Felat Bozarslan, Türkiye’de medyanın yüzde 95’ten fazlasının iktidar güdümündeki grupların kontrolünde olduğunu vurgulayarak, özgür gazeteciliğin Türkiye’de neredeyse “yok” denilecek kadar az olduğunu söyledi. Gazetecilerin savaş bölgelerinde hedef alınarak, katledilmelerinin, savaşın bir parçası olarak görülmelerinin etik ve ahlaki değerlerle örtüşmediğinin altını çizen Felat Bozarslan, “Gazetecilere uygulanan sistem yaşam hakkının ihlali olduğu kadar halkın haber alma özgürlüğünü de engellemektir. Bu durumu kabul edilemez. Gazeteciler orada tarafsız bir şekilde gerçeği topluma dünyaya duyuran insanlardır. Bu nedenle gazetecilerin güvenliğine dikkat edilmesi gazetecilerin can güvenliğini azami özen gösterilmesi konusunda çağrıda bulunuyorum” ifadelerini kullandı.
Basın özgürlüğü
Gazeteciliğin çok önemli bir meslek olduğunu kaydeden Felat Bozarslan, “Gazetecilik öyle bir meslektir ki gazetecinin kamerasını kapatırsanız dünyanın gözü kapatırsınız. Gazetecinin mikrofonunu kapatırsanız dünyanın kulaklarını kapatmış olursunuz. Kimse dünyada olan hiçbir gerçeği öğrenemez. Maalesef bugün tam olarak o aşamaya gidiliyor. Halkın gerçekleri duymasından rahatsız olan taraflar, guruplar, gazetecileri bu şekilde hedef alıp diskalifiye ederek gerçeklerin öğrenilesini istemedikleri için ya gazetecileri katlediyor ya da cezaevlerine atıyor. Türkiye’de basın özgürlüğü kör bir kuyuya hapsedilmiş durumda. Özellikle son 10 yıldır bu baskılar büyük bir hızla devam ediyor. İktidarın görüşlerine uymayan haberlere veya sitelere erişim engeli getiriyorlar. Bu durum bizim için bir utanç tablosudur” diye konuştu.
Çok sayıda gazetecinin katledildiği veya tutuklandığı bir süreçte olunduğunu vurgulayan Felat Bozarslan, “Tutuklanan gazetecilerin dosyalarını incelediğimizde gerekçe olarak yaptıkları haber, haber kaynaklarıyla yaptığı görüşmeler veya ajandasına aldığı notlar gerekçe gösteriliyor. Bu şu demektir: ‘Benim gibi davranmazsan seni yargılarım da, cezaevine de atarım, her türlü cezayı da veririm.’ Bu bir korku iklimidir. Bu korku iklimi, Türkiye’de demokrasinin olmadığını gösteriyor. Bu da demokrasi ve devlet hukuku açısından affedilmez bir durum” şeklinde konuştu.
Dayanışma çağrısı
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eşbaşkanı Selman Çiçek, gazetecilere haber sitelerine yönelik her gün yeni bir hak ihlaline tanıklık ettiklerini belirtti. Bu baskıların ana sebebinin toplumun hakikatlere ulaşmasını engellemeye dönük olduğunu kaydeden Selman Çiçek, gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in de bu nedenlerle katledildiğini vurguladı. “Amaçları bizleri katlederek veya tutuklayarak hakikati engellemek ama başaramayacaklar” diyen Selman Çiçek, “Biz nerede olursa olsun tek bir kişide kalsak, yazmaya devam edeceğiz. Cihan ve Nazım’ın şehadetinde güçlü bir dayanışmaya ortaya çıkardık. Özellikle uluslararası basın meslek örgütleriyle dayanışma ağı oluşturduk ve bu katliamın aslında bir insanlık suçu olduğunu bütün dünyaya duyurduk. Güçlü bir dayanışma ortaya çıktı. Eğer biz bu dayanışmayı büyütürsek, devletin bu saldırıları da boşa çıkacaktır. Yine daha çok haber daha çok hakikatleri açığa çıkarma mücadelemizi yükseltirsek; aslında onların bıraktığı kalemleri devralarak geleceğe taşımış oluruz” diye belirtti.
‘Biz kazanacağız’
Apê Musa’dan günümüze çok fazla gazetecinin tutuklandığın ve katledildiğini hatırlatan Selman Çiçek, “Halen 40 üzerinde tutuklu arkadaşımız var, ama yılmadık geriye adım atmadık, daha da güçlenerek geldik. Bundan sonra da daha güçlü haberler, daha güçlü hakikatleri topluma ulaştırma mücadelesi içerisinde olursak biz kazanacağız” dedi.
‘Herkes ses çıkarmalı’
DİSK Basın İş Amed Temsilcisi Hakkı Boltan ise, iktidarın tek dilli bir medya oluşturma hedefiyle hareket ettiğini kaydetti. Bundan kaynaklı gazetecilerin tutuklandığını, gözaltına alındığını, internet sitelerinin kapatıldığını hatırlatan Hakkı Boltan, “Gazetecileri kendi himayesi altına alıp kendi kontrolü altına almak istiyor. Ancak Özgür Basın kimsenin himayesi altında çalışmaz. Onlar hakikati yazmaya devam edecekler. Arkadaşlarımızın tutuklanması suçtur. Arkadaşlarımızın yaptığı iş suç değil, onları tutuklayanlar suç işliyor” ifadelerini kullandı.
Hakkı Boltan gazetecilere yönelik saldırılar karşısında herkesin ses çıkarması gerektiğini belirtti.
Haber: Heval Önkol / MA