Eski Avrupa Parlemantosu Üyesi Julie Ward, İmralı görüşmelerini ve tecrit sürecini değerlendirerek, ‘Öcalan’ın barış yolunu seçtiğini biliyoruz. Sadece diğerlerinin ona yetişmesini bekliyordu’ dedi
Türkiye’de İmralı ile siyasi temaslar sürerken, geçtiğimiz günlerde PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için aralarında akademisyenler, sendikacılar, siyasetçiler, insan hakları savunucuları ve 69 Nobel Ödüllü ismin de bulunduğu çok sayıda uluslararası katılımcı, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne hitaben bir mektup kaleme aldı.
Mektup, Komite Başkanı Lüksemburg Başbakanı Xavier Bettel’e gönderilirken, mektupta Abdullah Öcalan’ın derhal avukatları ve ailesiyle görüştürülmesi ve nihayetinde serbest bırakılması talebi ifade edildi. Yine aynı mektupta Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmelere işaret edilerek, Abdullah Öcalan’ın 26 yıldır devam eden tutukluluk koşullarına rağmen barışçıl bir sürece hazır olduğunu vurgulandı ve bu sürecin, Türkiye’deki çatışma ortamını sonlandırmak ve Ortadoğu’da kalıcı barışa katkı sunmak açısından kritik olduğunu belirtilerek somut adım çağırısı yapıldı.
Mektubun imzacılarından biri olan İngiltere’den Eski Avrupa Parlamentosu Üyesi Julie Ward, Türkiye’nin sürdürdüğü tecrit ve kaleme aldıkları mektuba ilişkin değerlendirmede bulundu.
‘Sesimizi yükseltmeye devam etmeliyiz’
“Abdullah Öcalan’ın devam eden tecridi akıl almaz bir insan hakları ihlalidir” diyen Julie Ward, yapılan birkaç kısa aile ziyaretinin Türkiye’nin en önemli siyasi tutsağın haklarını ele almak için yetersiz olduğuna vurgu yaptı. Julie Ward, “ CPT 2002 yılında yayınladığı bir raporda ‘Kişileri yıllarca tek kişilik hücrelerde tutmak hiçbir koşulda haklı gösterilemez’ demiştir. İmralı’yı ziyaret eden ve Sayın Öcalan ile görüşen heyet daha sonra Türk makamlarını tecridin sona erdirilmesi yönündeki tavsiyelerine uymaya defalarca çağırdı. O tarihten bu yana 20 yıldan fazla bir süre geçti ve Türk yetkililer bu uzmanlar grubunu ve diğerlerini görmezden gelmeyi tercih ederek uluslararası hukuk ve insan hakları normlarını hiçe saydıklarını defalarca gösterdiler. Şaşırmamalıyız ama öfkelenmeli ve sesimizi yükseltmeye devam etmeliyiz” sözlerini kullandı.
‘Erdoğan kendi evinden başlamalı’
Abdullah Öcalan ile görüşmelerin başlatılmasına değinen Julie Ward, Türkiye’nin çatışmalı bölgede yer aldığını ifade etti. Bu nedenle Türkiye’nin İmralı ile görüşmeye ihtiyaç duyduğunu belirten Julie Ward, “Dünya beklenmedik şekilde değişti ve değişmeye de devam ediyor. Türkiye, korkunç çatışmaların yaşandığı bölgeler arasında huzursuz bir konumda yer alıyor ve ne Rusya-Ukrayna savaşına karışmayı ne de İsrail-Hamas çatışmasında taraflardan birinin yanında yer almayı göze alabiliyor. Esad’ın düşmesiyle birlikte Suriye’de Türkiye’nin sınır ötesindeki askeri siciline dikkat çekebilecek yeni bir durum ortaya çıkıyor. Erdoğan’ın nasıl hatırlanacağını düşündüğünü ve tarihin saldırganlığı sürdürmek yerine barışa giden yolları açan bir lidere daha olumlu bakacağını sanıyorum. Eğer Erdoğan barış kurucu ve önemli bir muhatap olarak imajını yükseltmek istiyorsa işe kendi evinden başlamalı. Diğer partiler de bu yeni diyalog alanını açmak için çok çalışıyorlar. Ancak en sonunda tarihsel olarak övgüyü Erdoğan alabilir, bunu hedefliyor” diye konuştu.
‘Uzman ve gözlemciler sürece dahil olmalı’
DEM Parti İmralı Heyeti’nin 28 Aralık tarihinde Abdullah Öcalan’dan getirdiği 7 maddelik mesajlarda yer alan parlamentoya işaret ve tüm toplumsal kesimlerin sürece dahil olmasına ilişkin ise Julie Ward, “Sayın Öcalan’ın barış yolunu seçtiğini biliyoruz. Sadece diğerlerinin ona yetişmesini bekliyordu! Parlamento herhangi bir barış sürecinde gerçekten de çok önemlidir. Farklı tarafların anlaşmaya varması ve güçlü bir yasal dayanağı olan anlaşmalar hazırlaması gerekir. Ancak sürece daha fazla ağırlık ve meşruiyet kazandırmak için uluslararası uzmanların ve gözlemcilerin sürece dahil olmasını da isterim” dedi.
‘Erdoğan inandırıcılığı olmayan içi boş lider olacaktır’
Yanı sıra süreç tartışmaları sürerken Kuzey Doğu Suriye’de sivillere dönük saldırıları ve Rojava’nın sürekli olarak Türkiye tarafından tehdit edilmesini eleştiren Julie Ward,tecrit ve bu saldırıların kaldırılmasının süreçte samimi olup olunmadığını göstereceğini belirtti. Julie Ward şöyle konuştu:
“Devam eden bu ihlaller ve zulümler hakkında konuşmaya, bunları uluslararası medyada gündeme getirmeye ve Türk hükümetini utandırmaya devam etmeliyiz. Sayın Öcalan’ın tecridinin sona erdirilmesi ve bombardımanın durdurulması iyi niyetin gösterilmesi açısından önemli bir adım olacaktır. Bunlar değişmedikçe ciddi barış görüşmelerinin nasıl yapılabileceğini anlamıyorum. Erdoğan o zaman bir barış adamı olarak değil, inandırıcılığı olmayan içi boş bir lider olarak ortaya çıkacaktır. Sayın Öcalan’ın tecridini sona erdirecek ve bombaları durduracak yetkiye sahip.
‘Gözlerimizi barış ödülünden ayırmayalım’
Gözlerimizi, Kürt toplumu ve diğer azınlıkların geleceğin şekillendirilmesine katkıda bulunabileceği adil ve sürdürülebilir bir barış olan ödülden ayırmamalıyız. Uluslararası toplum geçtiğimiz yıllar boyunca yüz çevirmek yerine Kürtlerin durumu hakkında geniş bir bilgi birikimi oluşturdu ve olağanüstü bir dayanışma bağı geliştirdi. Bu, Kürt dostlarımızla kurduğumuz güçlü güven ağları aracılığıyla devam ediyor. Örneğin benim gibi seçimleri kazanan ancak uydurma suçlamalarla hapse atılan HDP’li arkadaşlarımı sık sık düşünüyorum. Ayrıca Sayın Öcalan’ın öğretilerinden büyük ilham alan muhteşem Kürt kadın arkadaşlarımı. Yine, ifade özgürlüğü hakkını kullanan ancak kendilerini cezaevinde bulan tüm sanatçılar, yazarlar, akademisyenler ve gazeteciler.”
‘Odağımızı koruyalım’
Uluslararası toplum olarak gelişmeleri yakından takip etmek gerektiğini ve gerektiğinde harekete geçilmesini belirten Julie Ward, “Uluslararası toplum, sesi olmayanların sesi olmaya, kapsayıcı bir yaklaşım talep etmeye, ilerleme olduğunda teşvik etmeye ve anlaşmazlık ve çıkmaz olduğunda endişelerini dile getirmeye devam etmelidir. Daha önce de söylediğim gibi, bilgi ve destek için bir kanal görevi görebilecek resmi bir uluslararası gözetim organının da olması gerektiğini düşünüyorum. Geleceği ön göremem ama gelen işaretlerin olumlu göründüğünü düşünüyorum. Uluslararası toplum olarak bizler de uzaklara dalmamalı ve odağımızı korumalıyız” dedi.
Haber: Melek Avcı \ JINNEWS