HTŞ’nin Şam yönetimini ele geçirdiği 2 ayda savaş suçu işleyen kişiler üst yönetim kademelerine getirildi, kadınların tarihi ve kimliği hedef alındı
Heyet El Tahrir Şam (HTŞ), 26 Kasım 2014 tarihinde başlattığı saldırıların sonucunda Suriye’nin başkenti Şam’da 8 Aralık’ta yönetimi ele geçirdi. HTŞ’nin El-Kaide uzantısı olması ve katı dinci ideolojiye sahip olması Suriye’deki halklar ve özellikle kadınlar için güven vermiyor ve birçok tehlikeyi de barındırıyor. Batının HTŞ lideri Ahmed el-Şara’yı (Bilinen adıyla Ebu Muhammed Colani) “ılımlı”, “demokrat” gösterme çabalarına rağmen aradan geçen iki aylık süreçteki pratikler, farklı inançlardan halklar ve kadın düşmanı zihniyeti tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.
“Değişim” imajı verilerek sakalları kısaltılıp, takıp elbise giydirilen Şara, 29 Ocak’ta düzenlenen “Zafer Konferansı”nda kendini geçiş döneminde Suriye’nin devlet başkanı ilan etti. İlanla birlikte Anayasa yürürlükten kaldırıldı, meclis feshedildi, BAAS Partisi ile birlikte tüm partiler kapatıldı, Esad hükümetine bağlı ordu, güvenlik birimleri ile birlikte iç savaş sırasında kurulan askeri ve sivil yapılanmalar feshedildi. Adım adım hayata geçirilen uygulamalar dile getirilen endişe ve kaygıları ise haklı çakırdı. Alevi ve Durzilere yönelik baskı, yağma, katliam yapılırken, savaş suçu işleyen birçok isim de bakanlık, generallik ve valilik gibi önemli görevlere getirildi.
HTŞ’nin kadına bakışı
HTŞ’nin azınlık gruplar ile birlikte hedef aldığı bir diğer kesim kadınlar oldu. Katı dinci ideolojiye sahip olan HTŞ’nin kadını yok sayan ve mülk olarak gören bakış açısı pratik uygulamalarla hayata geçirildi. İdeolojik olarak erkeği ve şeriatı esas alan Şara, yabancı basına verdiği demeçlerde Suriye’de kurulacak hükümetin ve yönetim şeklinin ülkenin tarih ve kültürüne uygun olarak biçimleneceğini belirtse de pratikler Şeriat yasalarına göre yönetilen bir İslam Devleti’ne dönük oldu.
Yönetimin ele geçirildiği ilk günlerde Şam’da dolaşan Şara, yanına gelen ve birlikte fotoğraf çektirmek isteyen genç kadına başını örtmesini şart koştu. HTŞ Sözcüsü Ubeyde Arnavut, bazı görevlerin kadınların “biyolojik ve psikolojik yapısıyla uyumsuz” olduğu yönünde açıklamalarda bulundu. Böylece milyonlarca Suriyeli kadının hayatına şeriat kurallarınca müdahale çabaları da başlamış oldu.
AKP politikaları uygulanacak
BAAS rejiminin devrilmesinin ardından kurulan geçici yönetim 22 Aralık’ta Kadın İşleri Ofisi Başkanlığı’na Ayşe el-Dibs Seyidoğlu’nu atadı. Ayşe el-Dibs Seyidoğlu’nun, Türkiye-Suriye çifte vatandaşı olması ayrıca dikkat çeken ayrıntı oldu. Yıllarca Türkiye’de yaşamış bir isim olan ve Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin kurduğu Suriyeli Dernekler Platformu’nun başkanlığını yapmış olan Ayşe el-Dibs Seyidoğlu, ilk röportajını ise Yeni Şafak’a verdi. Daha önce İdlib’teki mülteci kamplarında görev alan Ayşe el-Dibs Seyidoğlu, AKP’nin politikalarının Suriye’de uygulanacağını söyledi.
Tarih ve eğitime ayar
Verdiği demeçlerde kadınların eğitime katılmasından yana olduklarını belirten Şara, İdlib’de bulunan üniversitelerle övünürken, 2 Ocak’ta ilk ve orta öğretim müfredatında değişiklik yapılması gündeme geldi. Değişikliklerde ise temel olarak iki konuya odaklanıldı. Birincisi dini konular, ikincisi Palmira Kraliçesi Zenubiya’dan başlayarak çağlar boyunca Suriye’nin tarihi, bugünü ve kadınlarla ilgili oldu. Yeni müfredat ile Hristiyanlar ve Yahudiler hedefe konuldu, her türlü bilimsel düşünce, Suriyeliler için tarihi sembol olan Kraliçe Zenubiya ile Suriyeli şahsiyetlerin isminin müfredattan çıkarılması kararı alındı.
Kadının rolü yok ediliyor
Konuya dair açıklama yapan Zenubiya Kadın Topluluğu, “Suriye’nin geçici yönetiminin Eğitim Bakanı’nın eğitim programında yaptığı son değişiklikleri şiddetle protesto ediyoruz. Bu, kültürümüzü ve tarihimizi yok ediyor ve medeniyetlerin inşasında kadının rolünü yok ediyor. Bu değişiklikle, aralarında ısrar ve direnişin sembolü olan Kraliçe Zenubiya’nın da bulunduğu Suriye’nin önde gelen kadınlarının rolü ve ismi ortadan kaldırılıyor. Bu sadece bazı isimleri unutmak değil, Suriye tarihini unutmak ve kaybetmektir” dedi.
Kadın bakanın elini sıkmadı
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot ile birlikte 3 Ocak’ta Suriye’yi ziyaret etti. Onları karşılayan Şara, Fransız Dışişleri Bakanı ile tokalaşırken, Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’ın elini havada bıraktı.
Şeriat adımları
Sanal medyada Halep’in mahallelerinde yürüyen bir grubun hoparlörlerle kadınlara başörtüsü (hicab) takmaya çağrı yaptığı bir görüntü paylaşıldı. Çoğunluğu Hristiyan olan Eziziye ve Silêmaniye mahallelerinde bir grup, hoparlörlerden “Hicab Hicab Ey Allah’ın Ümmeti” ve “Allah-u Ekber” diye seslendi.
Hama’da “Banga Xêrê Kirin” adlı bir grup tarafından broşür ve kitap dağıtıldı, kitapların birinde “Allah’a küfreden öldürülmelidir” yazıldığı görüldü. Hicab Yayma Girişimi adında 25 kadından oluşan bir grup da, Hama’da 100 İslami kıyafet dağıttı.
Kadın katilleri yönetimde
Sanal medyada, HTŞ’nin Adalet Bakanı Şadi el-Veysi’nin İdlib’de iki kadının infaz edildiği esnada idam hükmünü okuduğunu gösteren videolar ortaya çıktı. HTŞ yönetimi, iki kadının kamuya açık alanda infazından önce hükmün okuduğu videoların gerçek olduğunu kabul etti.
Savaş suçu raporlarda
2017 yılından itibaren İdlib’de yönetimi elinde bulunduran HTŞ, buradaki uygulamaları nedeniyle birçok Birleşmiş Milletler (BM) raporunda savaş suçu işlemekle yer aldı. BM’nin 2024 raporunda, HTŞ’nin kadınları baskı altında tuttuğu, öğrencilere cihat eğitimi verdiği ve örgüt karşıtı gösterileri şiddetle bastırıldığına da yer verildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın “2023’te Suriye’de İnsan Hakları” başlığıyla yayımlanan raporunda, HTŞ’nin bulunduğu bölgelerde kadın ve kız çocuklarına getirdiği kıyafet yasağı, kadınların boşanma davası açmasını veya oy kullanmasını yasaklayan ayrımcı uygulamaları yer aldı. Raporda, dikkat çeken ayrıntılardan biri de kadınların yalnız yaşamasının yasaklanması ve kamusal alanda yanlarında aileden bir erkek olmadan bulunmalarının yasaklanması oldu.
Hevrîn Xelef’in katili
Şara’nın kendini “devlet başkanı” ilan ettiği konferansta, Kürt siyasetçi ve Suriye’nin Geleceği Partisi Genel Sekreteri Hevrîn Xelef’i katleden Ehrar El Şerqiye adlı paramiliter yapının başındaki Ehmed Îhsan Feyad El Hayîs (Ebû Hatim Şeqra) de hazır bulundu. Bu kişi daha önce Ahmed İhsan Fayyad El-Hayes ismi ile Mardin Artuklu Üniversitesi’nden mezun olduğu haberleriyle gündeme gelmişti. Esir alınan ve sonrasında katledilen Hevrîn Xelef’in güvenliğini sağlayan kişilerin başında gülerek çektirdiği fotoğraflarla hafızalara kazınan bu şahıs, Şam’da yönetimin HTŞ’ye geçmesinden sonra sık sık Şara ile çekilen fotoğraflarda görüldü.
Ehrar El Şerqiye adlı paramiliter yapının, 2018’den bu yana yüzlerce kişinin idam edildiği Halep dışında büyük bir hapishane kompleksi inşa ettiği yönünde bilgiler mevcut. Bu yapının, İdlib ve Halep kentlerinin önde gelen iş ve muhalif isimlerini hedef alarak, yakınlarından fidye istediği de biliniyor.
Hevrîn Xelef’in annesi Sûad Mistefa, “Hevrîn’in katillerinin Suriye’nin geleceğinde bir rollerinin olmasını kabul etmiyorum. Katiller, suçlular ve çeteler nasıl görev alabilirler. Kızımın katilinin, tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşen kongreye katılmasını kınıyorum” tepkisinde bulundu.
Zenubiya Kadın Topluluğu, Hevrîn Xelef’in katillerinin yargılanmasını isterken, Kongra Star, “Çetebaşlarının öncülüğünde bir sistemi kabul etmiyoruz. Kadın katilleri uluslararası mahkemelerde yargılanmalı” açıklamasında bulundu.
Kadınlardan uyarı
Müslüman Toplumlarda Yaşayan Kadınlar (WLUML) adlı uluslararası feminist ağ da, Suriye’de güç kazanan İslamcı grupların, kadınların özgürlükleri ve ülkenin geleceği üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğine dikkat çekerek, kadın haklarının kısıtlanacağı ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleşeceği endişesini dile getirdi.
Batı Asya ve Kuzey Afrika Kadın Dayanışma Ağı (WWSN), HTŞ ve Türkiye’ye bağlı Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) kadınlar için tehlike barındırdığını belirtti.
Nasıl bir Suriye ?
Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınların çatı örgütlenmesi olan Kongra Star, HTŞ’nin yönetimi ele geçirdiği 8 Aralık’ta şu açıklamayı yapmıştı: “Suriye için oluşturulacak yeni anayasada kadınların yer alması ve öncü bir rol oynaması şarttır. Yeni Suriye’nin inşasında kadınlar, öncü ve baş aktör olmalıdır. Bu nedenle Rojava Kongra Star Meclisi olarak tüm Suriyeli kadınları, ademi merkeziyetçi demokratik Suriye’yi birlikte inşa etmeye çağırıyoruz.”
Bu açıklamanın ardından kadın örgütleri, bölgede çok sayıda toplantı, çalıştay ve konferans gerçekleştirerek, yeni Suriye inşası ve anayasa yapımında eşit bir şekilde yer almak istediklerinin altını çizdi.
Haber: Semra Turan / MA