6 Şubat depremleri için açılan bin 271 davada kamu görevlilerinin sanık olmamasına tepki gösteren ÖHD Semsûr Temsilciği Eşsözcüsü Zübeyir Boztemir, ‘İdari kurumların mutlaka yargı önünde hesap vermeleri gerekiyor’ dedi
Mereş merkezli 7,8 ve 7,6 büyüklüğündeki 6 Şubat depremlerinin üzerinden 2 yıl geçti. Depremlerde Kürdistan ve Türkiye’de 11 kent etkilendi, açıklanan resmi rakamlara göre, en az 53 bin 725 kişi hayatını kaybetti, 107 bin 213 kişi yaralandı.
Yaşananlara karşı depremde yakınlarını kaybeden aileler, adalet arayışlarını 2 yıldır sürdürüyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre, depremlere ilişkin 2 bin 31 adet soruşturma dosyası oluşturuldu. Bunlardan bin 397’si hakkında iddianame hazırlanarak kamu davası açıldı. 51 dosyada iddianame değerlendirme süreci devam ediyor. Şu ana kadar 75 dosya karara bağlandı, 130 sanığa çeşitli hapis cezaları verildi. İlk derece mahkemelerinden bin 271 davada, bin 327 sanığın yargılaması sürüyor.
Farklı tarihlerde karara çıkan, bin 112 kişinin hayatını kaybettiği 17 dosyada yargılanan 49 kişiye, toplamda 744 yıl 1 ay hapis cezası verildi. Açılan dosyaların neredeyse hepsinde “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma” suçlaması ile cezalar verilirken, şu ana kadar sadece Adana Alpargün Apartmanı’nın müteahhidi Hasan Alpargün’e “olası kastla birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 62 kez müebbet ve 865 yıl hapis cezası verildi. Ceza verilenler arasından müteahhit, fenni mümessil, arsa sahibi, inşaat mühendisi, mimar, statik proje müellifi kişiler yer alırken, kamu kurumlarından memur olan kişilerin isimleri sorumlulukları olmasına rağmen dava dosyalarında geçmiyor.
Dava dosyalarında beraat, indirim, taksir uygulanırken, aradan geçen 2 yılda binlerce dava dosyası ise hala “bilirkişi raporu beklenildiği” gerekçesi ile açılamadı. Şu ana kadar en az bin 397 dosyada iddianame hazırlanırken, 51 dava dosyasına dair hazırlanan iddianame davaya dönüştü.
Depremle ilgili davalarda hukuki süreci değerlendiren Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Semsûr Temsilciliği Eşsözcüsü Zübeyir Boztemir, 17 Ağustos 1999’dal, Gölcük ile 23 Ekim 2011’deki Wan depremiyle ilgili süreci hatırlatarak, “Özellikle Marmara depreminde zaman aşımına uğrayan dava dosyası çok fazladır. Benzeri Van depremi içinde geçerlidir. Türkiye bir deprem ülkesi olmasına rağmen geçmişe ışık tutacak yargılama süreçleri ne yazık ki yok. 6 Şubat’ta yıkım fazla oldu ve ailelerinde dava dosyalarını takip etmeleri ile yargılama süreçleri farklı oldu” ifadelerini kullandı.
‘İlk aşamada kamu çalışanları yok’
Yargılamanın ilk aşamasında kamu çalışanlarının bulunmadığını dile getiren Zübeyir Boztemir, “Her ne kadar bazı kamu kurum çalışanlarının yargılanacağı yönünde izinler verilse de bu istenilen seviyede değil. Verilen izinlerde belediye çalışanları için verilen izinler. Çevre Şehircilik Bakanlığı muhatap olmasına rağmen bu güne kadar bu yönde bir ilerleme yok. Şuana kadar sadece Maraş’ta 35 kişinin hayatını kaybettiği Ezgi Apartmanı ile ilgi ‘olası kastla birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçlaması ile iddianame hazırlandı ve 96 kişinin hayatını kaybettiği Adana Alpargün Apartmanı ile ilgili aynı suçlamadan hüküm kuruldu. Geri kalan davaların hepsi ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma’ suçlamaları ile açıldı ve hüküm kuruldu. Çok az davada karar çıktı. Aile apartmanları ile ilgili yapılan yargılamalarda 3-4 yıl gibi küçük cezalar veriliyor. İki yıl geçmesine rağmen soruşturma aşamasında olan, daha bilirkişi raporu çıkmayan dosyalar var. Yargılamanın bu kadar sürüncemede bırakılması önemlidir” diye konuştu.
‘Şeffaf değil’
Deprem sonrası yetkili kurumların yaşamını yitiren kişi sayısı ile ilgili şeffaf veriler paylaşmadığını dile getiren Zübeyir Boztemir, “Biz daha depremde kaç kişinin yaşamını yitirdiğini dahi bilmiyoruz. Kaç kişinin öldüğünü bilmediğimiz için kaç binada kaç dava açıldığını bilmemiz de mümkün değil” diye belirtti.
Toplumsal davalar
Deprem davalarının sadece ailelerin değil, toplumsal davalar olduğunun altını çizen Zübeyir Boztemir, şöyle devam etti: “Her zaman takip etmek gereken davalar bunlar. Etkin ve adil bir yargılama için sorumluların hepsi yargılanmalı. İdare erke dokunmadan sadece müteahhit ve mühendis ile kalan bir yargılama süreci adil olmaz. Bu davalardan bir sonuç almak istiyorsak, depremlerde bu denli yüksek ölümlerin olmasını istemiyorsak idari kurumların mutlaka yargı önüne çıkıp hesap vermeleri gerekiyor” dedi.
Yapı-denetim sistemi
Rant politikalarına tepki gösteren Zübeyir Boztemir, “Rantın olduğu yerde ihmalkarlıkların olmaması beklenemez. Eski yıkılan binaların yerinde yine aynı yöntemler ile binalar dikiliyor, deprem yönetmenliğinde bir değişiklik yok. Depreme karşı önlem almak sadece kolonları kalınlaştırmak anlamına gelmiyor. Yapı denetim sistemi çürük, baştan sona değiştirilmesi gerek” ifadelerini kullandı.
Haber: Emrullah Acar / MA