Tecride karşı açlık grevinde olan Leyla Güven’e destek için Diyarbakır’da 3 günlük açlık grevine girmeleri üzerine HDP İl Örgütü binasına yapılan polis baskını ile gözaltına alınıp, ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılan Barış Anneleri Meclisi Üyeleri, düzenledikleri basın toplantısı ile baskı ve gözaltılara tepki gösterdi. İnsan Hakları Derneği (İHD) şube binasında düzenledikleri basın toplantısında konuşan Barış Anneleri’nden Makbule Özbek (80), açlık grevine neden girdiğini dile getirdi. Leyla Güven’in ve cezaevlerindeki diğer siyasi tutukluların taleplerine destek vermenin bir vicdan meselesi olduğunu ifade eden Özbek, bu konuda kimsenin çağrı yapmasına da ihtiyaç olmadığını ifade etti. Özbek, polisin yaptığı baskında yaşadıklarını ise şöyle anlattı: “Beni gözaltına almak için üzerime çullandılar. Ama gençlerin bağrış çağrış sesleri geliyordu. Belliydi, onları darp ediyorlardı.” Oraya barış için gittiklerini ama buna izin vermedikleri söyleyen Özbek, “Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılsın ve görüşmeler sağlansın. Açlık grevleri eylemine ses verilsin” talebinde bulundu.
‘Çoraplarla götürüldük’
Gözaltına alınan bir diğer Barış Anneleri Meclisi Üyesi Rahime İnce de, Leyla Güven’in talebinin haklılığı nedeniyle açlık grevi eyleminde yer aldıklarını belirtti. “Bizler Barış Anneleri’yiz ve hesapta İnsan Hakları Haftası’ndaydık ama hepimizi toplayıp gözaltına aldılar” diyen İnce, “Suçumuz yoktu. Leyla’nın eylemini duyduk, o da bir annedir. Çocukların ölmesini istemediği için eyleme başladı. Bunun için eyleme girdik” ifadelerini kullandı. Artık savaşa ‘yeter’ dediklerini belirten İnce, “Toplasan orada 10 anne yoktu ama yüzlerce polis başımıza dikildi. 5-6 annemiz çoraplarla karakola getirildi, ayakkabılarını bile giymelerine izin verilmedi. Herkese sesleniyoruz; tecrit kalksın, Leyla Güven’in talebi kabul edilsin” dedi.
Annelere tutuklama
Öte yandan Urfa’da tecridi protesto etmek için açlık grevine giren 47 kişiden Osman Kıkıç, Cemile Dağtekin, Mehmet Altundağ, Osman Aydoğdu ve Mehmet Şahin ile ismi öğrenilemeyen 3 kişi emniyet ifadelerinin ardından serbest bırakılırken, 39 kişi ise adliyeye çıkarıldı. Adliyeye çıkarılanlardan 39 kişiden DBP İl Eşbaşkanı Bekir Karakeçili “yardım ve yataklık”, Barış Anneleri Selvi Ötünç, Hadle Oğur ile Şükrü Turgut, Mehmet Ali Oba ise “örgüt propagandası yapmak” iddiası ile tutuklanırken, 33 kişi ise adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Öte yandan basılan parti binasının çalışanı olan Suriye uyruklu Halid Müslüm ise ülkesine gönderilmek üzere Göç İdaresi Geri Gönderme Merkezi’ne teslim edildi. Müslüm’ün Kobanê’den IŞİD saldırısında Urfa’ya sığındığı, eşi ve 5 çocuğu ile merkez Haliliye ilçesi Devteşti Mahallesi’nde oturduğu öğrenildi. İzmir’de de 12 Aralık’ta ev baskınlarında 22 kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltındakilerden 7 kişi “örgüt propagandası” ve “örgüte üye olmak” iddiasıyla sevk edildikleri adliyede çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Aralarında DBP Karabağlar İlçe Eşbaşkanı Meryem Çakmak, Barış Annesi Medine Kaymaz, Dilan Akpolat ve Hediye Tekin’in de bulunduğu 15 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
İmralı tecridinin başka örneği yok
HDP Diyarbakır Milletvekili Saliha Aydeniz, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi ve DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in tecridin kaldırılması için başalattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemini değerlendirdi. Tecridin uluslararası komplonun devamı olduğuna dikkat çeken Aydeniz, İmralı sisteminin ve Öcalan’a yönelik tecridin dünyada başka bir örneği olmadığını belirterek, “Türkiye’de Öcalan’ın şahsında özel kanunlar devreye konuluyor ve İmralı’da yeni anlaşmalar imzalanıyor. AİHM’nin kararı, CPT’nin yaklaşımı ve Amerika’nın PKK’nin öncülerine ilişkin kararı da bütün bunların uluslararası komplonun bir parçası olduğunu gösteriyor” dedi. Açlık grevinde olan Güven’in direnişine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Aydeniz, “Leyla Güven de birçok Kürt siyasetçi gibi Sayın Öcalan’ın düşüncelerinden etkilenerek Kürt siyasi hareketine katılıyor. Öcalan Kürt halkı için çok önemli. Leyla Güven de Kürt halkının bir temsilcisi. Bizler de Güven’in yanındayız, direniş ve mücadele ile özgürlüğümüze kavuşacağız. Tecrit sona ermediği sürece eylemlerimiz devam edecektir” diye konuştu. Öcalan’ın perspektiflerinde sürekli “Kadın özgür olmadan toplum özgürleşemez” dediğini hatırlatan Aydeniz, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Kadının toplumdaki yeri çok önemli. Neolitik dönemden bu yana kadın yönetimde, eğitimde, ekonomide, siyasette ve yaşamda hep önemli bir rol edinmiştir. Bu örneği Rojava’da da gördük. Kadınlar bir yandan mevzilerde savaşıyordu, bir yandan da yeni yaşamın inşasında yer alıyordu. Kürt kadınlarının böyle alanlara çıkması işgalcilerin gözünü korkuttu ve bunun sonucunda tecridi daha da ağırlaştırdılar.”
HABER MERKEZİ