Kâdim Mezopotamya topraklarında, tarihin sancılı derinliklerinden süzülen bir halkın sesi yankılanıyor. Bu ses, acıların, umutların ve özgürlüğe adanışın ortak melodisidir.
Kürt halkının varoluş mücadelesi, sadece bir halkın değil, tüm insanlığın adalet ve özgürlük arayışının aynasıdır. Bu mücadele, inkâr edilen kimliğin, silinmeye çalışılan kültürün, yasaklanan dillerin ve unutulmaya terk edilen ezgilerin yeniden hayata dönme savaşıdır.
Kadın, erkek, yaşlı, genç… Kürt halkının her ferdi, bu kutsal coğrafyanın getirdiği acılara rağmen, varlığını yeniden inşa etme kararlılığıyla ilerliyor. Dağlarda, ovalarda, yağmur ve kar demeden, bu halkın en yiğit, en onurlu evlatları kaybolan ezgileri geri getirmek, yasaklanan dili konuşturmak ve direnişi nesilden nesile aktarmak için adımlarını sıkılaştırıyorlar.
Gerçek yaşam, yalnızca var olmak değil; aynı zamanda acının, sevincin ve hayalin ötesinde, özgür bir geleceği kucaklamaktır. Kürt halkı, Mezopotamya’nın bereketli topraklarından süzülen, kadim efsaneler ve destanlarla yoğrulmuş bir medeniyetin mirasçısıdır. İhanet çadırlarını yıkarak zaferle güncellenmeyi bekleyen Mem û Zîn’in ölümsüz aşkı, Derweşê Evdî’nin bilgece sözleri, bu halkın hafızasında yankılanırken, herkesin umudunu büyütmeye devam ediyor.
Ancak bu umudu büyütmek kolay değil. Bedel ve emek gerektiriyor. Zulmün, inkârın ve baskının gölgesinde, her bir bireyin taşıdığı acılar, bir toplumu daha bilinçli, daha dirençli ve daha kararlı hale getiren tohumlara dönüşüyor. Bu yol, yalnızca bireysel bir serüven değil; ezilen bir halkın ortak kaderinin öyküsüdür.
Her damla gözyaşı, her kırık umut, yeniden inşa edilen bir benliğin, özgürlüğün ve adaletin teminatıdır. Kürt halkının özgürlük mücadelesi, kadim kültürün, halkın özgür geleceğe duyduğu inancın ve evrensel adalet arayışının kutsal yoludur.
Her adımda, her sözcükte, kimliğimizi ve varoluşumuzu yeniden inşa eden bir mücadele yatmaktadır. Cinsiyet, yaş, renk ya da inanç fark etmeksizin, her birey, ortak kaderin bir parçası olarak bu tarihsel yükle yola çıkar. Biz yalnızca var olmuyoruz; aynı zamanda, her anı, her acıyı ve her sevinci, özgür bir geleceğe doğru ilerlerken yaşıyoruz.
Gün geçtikçe, eski yaralar ve anıların üzerine inşa edilen bu mücadele, toplumun her kesiminde yankılanıyor. Her kalp, geçmişin gölgelerinden sıyrılıp geleceğe dair yeni umutlar yeşerten bir stran söylüyor. Bu stranlar, yalnızca acının değil; aynı zamanda özgürlüğün, bilincin ve kültürün yeniden doğuşunun simgesi. Her yeni gün, bu melodinin notaları yeniden yazılıyor; her soluk, varlığın en derin gerçeğini arayan bir davet haline geliyor.
İşte bu yüzden, Kürt halkının özgürlük mücadelesi; büyüleyici yaşamın, acıların, umutların ve direnişin izinde atılan en kutsal adımdır. Bu mücadele, tarihimizin unutulmaz destanlarından, ezilen seslerin yeniden yankılanışına; her bireyin, ortak kaderin ve ortak umudun öyküsüne dönüşür.
Büyüleyici yaşamın izinde yürümek, insanın kendi anlamını yaratmasıyla mümkün olurken, Kürt halkının tarih boyunca süregelen varoluş ve özgürlük arayışını da yansıtıyor. Her direniş, yeni bir doğuşun habercisidir; her mücadele, geleceğe uzanan bir köprüdür. Acılar ve umutlar iç içe geçerken, büyüleyici yaşamın izinde yürüyenler, özgürlüğün ve hakikatin yolunu da aydınlatıyor.