Adı konmamış gelişmeler içinde belirsizlik tüm hızıyla devam ediyor. 27 Şubat açıklaması halen masaya inmedi ve beklentilere cevap olmadı. Bahçeli sağlık nedenleriyle ortada yokken mektuplara cevap verecek bir iktidar ortalıkta gözükmüyor. İktidar halen baskı kurarak ve sert açıklamalarla barışı teslim almak istiyor. Anlaşılan o ki iktidar, Kürtlerin şartsız, koşulsuz iktidarın taleplerini kabul etmesini istiyor. Bu şartın arkasından “Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun” demesinin ardından Bahçeli yeni bir tuzak önerisiyle herkesi şaşırtmaya devam ediyor. 4 Mayıs’ta Malazgirt’te belediye başkanının desteği ile PKK’nin kongresini yapmasını, acele edilmesini diliyor. Normal bir dernek bile bir toplantı yaparken belirli bir takvim içinde yapar. Bahçeli öneriyor ama nasıl olması gerektiğini söylemiyor. Merak ettiğimiz PKK yetkililerinin ülkeye nasıl gelecekleri? Newroz’dan evvel İmralı görüşmesi neden olmadı sorusu da halen cevaplanmadı. Verilecek cevap doğrultusunda Öcalan da Newroz mesajı gönderemedi. Barış umudunu korumak ve yaşatmak isteyen Kürt halkı, kutlamaları ve büyük katılımıyla iktidara mesaj yolladı. Ülkede gündem hızla değiştiği için önemli gelişmeler çoğu zaman sümenaltı ediliyor. Barış dili halen iktidardan uzak ve bu durumda umutlu olmak da zorlaşıyor.
Erdoğan “kayyumcu devlet adamı” olarak tarihe geçti. Batıda Ahmet Özer ile başlayan kayyum idaresine İstanbul ilçeleri de eklendi. Erken seçimlerin zilleri çalarken, Erdoğan İmamoğlu’na resmen saldırmaya başladı. İlk önce diplomasını iptal ettirdi ve cumhurbaşkanı adayı olmasını engelledi. İmamoğlu diplomasını senelerdir katıldığı belediye seçimlerinde dosyasına eklemiştir ve bugüne kadar hiçbir sorun çıkmamış ve kazanarak belediye başkanlıkları yapmış bir siyasetçidir. Neden şimdi diploma geçersiz sayılıyor. Neyin niye yapıldığını bilemediğimiz ve anlayamadığımız bir dönemde yaşıyoruz. Geçersiz oyların kabulü ve olmayan diplomayla yetki alınmasının sonucu olarak hukuksuzluk ve demokrasi ancak bu kadar işliyor. Her şey yolundan saptı, darbe aldı. Sınırsız saçmalıklar ülkesine dönüştük.
Tabii ki bugünlere gelişimize kim sessiz kaldıysa ve gereğini yapmadıysa suç işlemiştir. DEM Parti belediyelerine senelerdir kayyum atanıyor. İlk atandığında demokrasi ve adalet adına bütün ülke genelinde tepki konsaydı bugünleri yaşamazdık. Demirtaş ne güzel söylemişti. Bu adam iktidarı için Denizli’yi de Şırnak gibi yapar. Bugün İmamoğlu’na yapılan budur. Ayrıca kent uzlaşısına duyulan büyük bir rahatsızlık var. İktidarı korumanın yolu parçalanmış muhalefetten geçiyor. CHP-DEM birlikteliğine tahammül edemeyenler var. Geçen seçimlerde bir Akşener olayı yaşandı. S. Oğan da aynı şekilde iktidara su taşıdı. Şu an neredeler? CHP içinde de halen faşist insanlar var maalesef, sosyal demokrat parti içinde böyle Truva atlarının olması üzücü. En son Kürtlere tahammülü olmayan Mansur Yavaş’tan bir açıklama geldi Saraçhanede. “Şırnak’ta Newroz bayramında polisler tarafından pamuk şekeri dağıtılmış çocuklara ama Saraçhane’de gençlere su ve gaz atılmış.” Mansur Yavaş 2017 yılı Newroz bayramında yarı çıplak koşan, polis tarafından arkadan vurularak öldürülen Kemal Kurkut için bir açıklama yaptı mı acaba? Kendisine tavsiyem senelerdir kutlanan Newroz bayramlarının arşivlerine bir baksın neler yaşanmış. Paçavra dediğin Kürt halkının temsiliyetidir, bu renkler Kürt halkının renkleridir. O zehirli dilinize sahip çıkın. İmamoğlu Diyarbakır’da Newroz pîroz be dedi ama İzmir’de buna karşılık veren bir pankartı taşıyan gence saldırıldı. Ne utanç verici. Bu ülke bu utançlardan ne zaman kurtulacak.
Umudumuz yeni neslin gerçekleri öğrenerek fikirlerini beyan etmeleri, ezberci değil araştırmacı, Türkiye gerçeklerini öğrenmeye yatkın, eşitlikçi, adaletli bir toplum oluşturmalarıdır. Hepimizin buna ihtiyacı var.
Demokrasi ve adaletin askıya alındığı bugünlerde en büyük darbeyi ekonomi aldı. Ülke insanı daha fakirleşti. Zaten yaşam koşulları zor olan çoğunluğun hayat standardı iyice zorlaştı. Halk sandığın gelmesini talep ediyor ve bu rejimin değişmesinin gerektiğine inanıyor. Sonbaharda seçim sandığı önümüze gelir ve umarım bu adaletsizlik sona erer.