AKP’nin yeni toplumsal düzen inşasında aileci politikalarında ısrar etmesine dikkati çeken Özgül Saki, ‘Bu inşa olurken, ailenin kutsallığı üzerinden bu yönetimler kendilerini meşrulaştırıyor’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Özgül Saki, iktidarın “2025 aile Yılı” ilanı bağlamında aile kurumunun önemi, iktidarın aileci politikaları ve ısrarındaki temel nedenleri değerlendirdi.
Aile kurumunun inşa sürecinde yaşanan değişime dikkat çeken Özgül Saki, “Kapitalizmin kendi ihtiyaçları için bir aile formu var. Ailenin ihtiyaçları denilen şey aslında erkeklerin ihtiyaçları. Aile, kapitalizmin mikro ölçekteki tüm ihtiyaçlarını hiyerarşik bir şekilde yeniden üreten bir kurum” dedi.
‘Ucuz emek gücü kadınlar üzerinden karşılıyor’
Özgül Saki, kapitalizmin her dönem kadının ücretli emeğine ihtiyaç duyduğunu ve buna göre düzenlemeler yaptığını ifade ederek, “Kapitalizm ucuz emek gücünü de kadınlar üzerinden karşılıyor. Bu sadece Türkiye’ye özgü bir şey değil, kapitalizmin neoliberal politikalar ekseninde kendini yeniden inşa etmeye başladığı dönemlerde ‘Aile ve iş yaşamını uyumlaştırma politikaları’ devreye konuluyor. O yüzden aile kurumu da kadınların yaşamları üzerine inşa oluyor” diye belirtti.
‘Aile kadınlar için güvenli değil’
Aile kurumunun kadınlar için güvenli bir yer olmadığına da işaret eden Özgül Saki, “Kadın cinayetlerine bakarsak, hepsi hane içinde. Kadınlar birinci derece kişiler tarafından şiddete maruz bırakılıyor, katlediliyor. Bunlar yaşanmasına rağmen, aile kurumunun ideolojik formasyonlarında olduğu gerçeğinin üstü kapatılmak isteniyor. O yüzden kutsal aile denilerek ailenin yüceltilmesi politikasının olduğu her yerde mutlaka kadın bedeninin, kadın emeğinin, kadın kimliğinin sömürüldüğü, ezilmesi vardır” diye aktardı.
‘Nefret söylemi ve saldırganlık arttı’
Aile politikalarının yükselmesiyle beraber LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemi ve saldırıların da attığına dikkati çeken Saki, “Son yasa tasarısı neredeyse LGBTİ+’ların var olmasını suç haline getiriyor. ‘Makbul kadın var, makbul olmayan kadın var.’ Dolayısıyla kadınların varoluşları bir tehdit değil, onların ‘ıslah edilmesi’ politikası yapıyorlar. Ama LGBTİ+’lara gelince, LGBTİ+’lar için böyle bir makbullük mefhumu da yok” dedi.
Aileci politikaların nedeni
Özgül Saki, AKP’nin yeni toplumsal düzen inşasında aileci politikalarında ısrar etmesine dikkati çekerek, nedenlerini şöyle açıkladı: “Dünyada doğurganlık azalıyor, bu kapitalizm için bir tehdit. Çalışma Bakanı, Eğitim Bakanı ve Erdoğan da itiraf etti. Ucuz iş gücüne ihtiyaç var. Son dönemde bu neoliberal politikaların artık iyice batağa saplandığı, kapitalizmin krize girdiği bir dönemdeyiz. 2008’den beri bu krizden çıkamadıkça yeni çareler üretiyor, yeni meşruluk alanları üretiyorlar. Artık kimseyi ikna edemiyorlar. O yüzden bütün zor aygıtlar devrede. Bu zor aygıtların devrede olması demek otoriter, despotik, faşizan rejimlerinin inşa olması demek. Ve bu inşa olurken, yine başka birçok şeyin yanında ailenin kutsallığı üzerinden bu yönetimler kendilerini meşrulaştırıyor” diye kaydetti.
Annelik dayatmaları
Kadınlara annelik dayatmasının nedenlerine de işaret eden Özgül Saki, “Annelik en yüce meslektir deyip ‘3 çocuk, 5 çocuk doğur’ gibi politikalarla beraber 2025 ‘Aile Yılı’nda en büyük hedeflerinden bir tanesi doğurganlığı arttırmak. Evliliklerin sayısının düştüğünü, gençlerin artık erken evlenmedikleri söyleyerek, evlilik kredileri ortaya sürüldü” ifadelerini kulandı.
‘Kadının güçlenmesi AKP için tehdit’
Açıklanan, “Aile Vizyon Belgesi ve Eylem Planı”na da işaret eden Özgül Saki, “Burada şu var; ‘Anne yaşamı üretendir’ diyorlar, yani çocuk sahibi olandır. Kadın cinselliği çocuk sahibi olmaya endeksli olmak zorundadır, dolayısıyla eş olmak da zorundadır. Sosyal politikalar, kadının güçlendirilmesi dediğimiz politikalar AKP iktidarı için bir tehdit. Kadınlar bu aile içinde var olacaklar ama ancak ve ancak eş ve anne olarak var olabilirler. Ve iktidar, ‘Ben ancak bu koşullarda size sosyal hizmet sağlayabilirim’ diyor. Kadınlara biçilen rol; eş, anne, itaatkar kadın modeli. ‘Siz makbul olduğunuz takdirde ben size sosyal hizmetler, destek politikaları sunarım’ diyor. Sundukları da özgürce, refah içinde yaşayacak bir şey değil. Tam tersine ‘muhtaçlık’ ekonomisinin sürmesi, kendine-hane içinde erkeğe bağımlı hale getirme, toplumsal yaşamda ise iktidara bağımlı hale getirme politikaları olarak önümüze çıkıyor” ifadelerini kullandı.
Özgül Saki, bu politika ve saldırılara karşı kadınların sürekli mücadele içerisinde olduklarını söyleyerek, elde edilen kazanımlarında bu mücadeleler sonucu olduğuna dikkati çekti.
Haber: Yeşim Tükel / MA