Çalışma ve Sosyal güvenlik bakanı Vedat Işıkhan Türkiye’deki sendikal tabloya dair çizdiği pembe tablo ile gerçekleri kapatmaya çalışsa da veriler tersini söylüyor
Deniz Bakır
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 19 Nisan’da Memur-Sen tarafından düzenlenen bir toplantıda yaptığı konuşmada, uluslararası sendikal alanda Türkiye’ye yönelik “kara propaganda” yürütüldüğünü öne sürdü. Bakan, çalışma hayatına ilişkin birçok düzenlemenin hayata geçirildiğini, buna rağmen Türkiye’nin “kötü ülkeler” arasında gösterilmesinin büyük bir haksızlık olduğunu savundu. Ancak Bakan’ın “kara propaganda” olarak nitelediği rapor, dünyanın en büyük işçi örgütü olan Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) hazırladığı Sendikal Hak İhlalleri Endeksi. Gerçek şu ki, Türkiye bu endekste uzun süredir en kötü ülkeler arasında yer alıyor.
Gerçekler
Türkiye, ITUC’un 2024 tarihli Sendikal Hak İhlalleri Endeksi’nde 5 üzerinden 5 puan alarak, “sendikal hakların garanti altında olmadığı ülkeler” kategorisinde yer aldı. Bu grupta Türkiye ile birlikte Cezayir, Belarus, Mısır, Hindistan, Endonezya, Rusya, Tunus ve Venezüella gibi ülkeler bulunuyor. En kötü kategori olan “5+” ise hukukun tamamen askıya alındığı Afganistan, Sudan, Somali ve Myanmar gibi ülkeleri kapsıyor.
Endeks, sendikal hakların ihlallerine ilişkin 169 ülkedeki 340 ulusal sendika merkezinden gelen verilerle oluşturuluyor. Veriler yalnızca anketlere değil; mevzuat analizlerine, yerel uzman görüşlerine, sendikaların doğrudan bildirimlerine dayanıyor. Türkiye’de ise uzun yıllardır grev yasakları, sendikalaşan işçilerin işten atılması, polis şiddeti, yargı baskısı ve sendika yöneticilerine yönelik soruşturmalar sistematik hale gelmiş durumda.
Bakan ITUC’u eleştiriyor ama…
Bakan’ın eleştirdiği ITUC raporunun üyeleri arasında Türkiye’nin dört büyük konfederasyonu Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve KESK de yer alıyor. Bu konfederasyonlardan bugüne kadar rapora yönelik kayda değer bir eleştiri yapılmadı. Aksine, çoğu zaman raporda yer alan ihlaller, sendikalar tarafından kamuoyuna da taşınıyor.
Bakan’ın konuşmasını yaptığı Memur-Sen ise ITUC’a üye değil. Bunun nedeni yalnızca teknik bir eksiklik değil; Memur-Sen, Avrupa’daki sendikaların üst örgütü ETUC tarafından da gerçek anlamda bağımsız bir sendika olarak tanınmıyor. Hükümet ile girift ilişkileri olan bir konfederasyonun kongresinde, uluslararası sendikal raporlara “kara propaganda” demek ise inandırıcılıktan uzak kalıyor.
Kara tablo
Türkiye yalnızca ITUC raporlarında değil, hukukun üstünlüğünü değerlendiren World Justice Project endekslerinde de alarm veriyor. 2024 yılında yayınlanan Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde Türkiye, genel sıralamada 117. sırada, temel hak ve özgürlükler kategorisinde ise 133. sırada yer aldı. Sendikal haklara özel alt endekste ise Türkiye 134. sırada.
Gerçeklerle yüzleşilmeli
Bakan Işıkhan’ın yapması gereken, eleştirileri “kara propaganda” olarak yaftalamak yerine, sendikal hak ihlallerini ortadan kaldıracak adımlar atmaktır. 1 Mayıs’ı işçilere gerçekten bayram kılmak istiyorsa, Taksim Meydanı’nı kutlamalara açmak, grev yasaklarını kaldırmak, sendikal özerkliğe saygı duymak zorundadır. Zira sorun propaganda değil; Türkiye’deki çalışma yaşamının, işçilerin, emekçilerin karşı karşıya kaldığı baskıların acı ve sistematik gerçekliğidir.