İstanbul’da yaşamımızdan çıkmayan, tüm mücadelemize rağmen engelleyemediğimiz Kanal ve Lüks Mega Kent Projesi ile buluşmak istedim bugün. Geçtiğimiz hafta basın emekçileri araması ile, meslek örgütlerinin hukuk mücadelesinin gelişmeleri nedeniyle oldukça yoğun yaşadık. İstanbul’un su havzalarına göz diken sermaye- siyaset işbirliğinde saldırılar hızla ve yaşam alanlarında fiili olarak sürüyor. İki su havzası, biri Küçükçekmece Lagünü, Kilyos, Durusu (Terkos) ve havzaları ile Ömerli Baraj Havzası. Biri Mega Kent Projesi diğeri Organze Sanayi İşgali. Her iki havza da bir yaşamı besleyen su havzası.
Bu hafta Mega Kent inşasında ve ülkenin dört bir yanında siyasi iktidar ve yürütücülüğünü yaptığı devlet tarafından kapitalizmi sürdürülebilirlik stratejisine ait izlenimi aktarmak istiyorum, haftaya Ömerli Havzası’nda buluşuruz. Küçükçekmece Lagünü- Kilyos ve Durusu havzalarında ve sucul sistemin bütününde 2011 yılından beri planlanan ve hız kesmeden sürdürülen sistematik saldırının, hak ve hukuku, halkların iradesini, yaşamı yok sayışını yaşıyoruz. Kapitalizmin devlet sisteminde kurumsallaşmasını, yasama yürütme yetkisinin yaygınlaştırılarak yaşamı yok etme, hakkı yok etme boyutuna ulaşmasına tanıklık ediyoruz. Bu proje rejimin tek adam vücuduna her geçen gün yeni başlar, kollar eklenerek dev bir canavar haline gelişinin tüm örneklerini içeriyor. Bu canavarın gün ve gün yaşamı ahtapot gibi sarışını izliyor, üzerimize gelen kollara karşı yaşamı, öz savunmada bildiğimiz tüm yöntemleri kullanarak korumaya çalışıyoruz. Mücadeleyi ekoloji örgütleri, emek ve meslek örgütleri, siyasi partiler, bölge halkı, basın ve hukuk emekçileri ile birlikte sürdürüyoruz.
Hukuk mücadelesi vererek, birikimlerimizle, bilgilerimizi kullanarak yapılmaya çalışılanların etkisini, öngördüklerimizi halklara aktararak, yapılacaklara, yapılanlara karşı hak ve özgürlük mücadelesini hukuk mücadelesi olarak başlatarak, alanda şirketlerin ve yandaşı siyasilerin fiili tutumuna karşı politik yaşam mücadelesini fili olarak yürüterek bu sürecin önüne geçmeye çalışıyoruz.
Bu yazıda saldırının yaşam hukukuna karşı baskıcı ve inadına yapılan uygulamalarını, bu uygulamaları yapan ve her geçen gün şirket yapısına yenileri eklenen canavarın “kurumsal”laştırılan, “yasal”laştırılan, devlet organına dönüştürülen kollarını aktarmaya çalışacağım. Yazının bütününde bu vampir canavarın işleyişi ve bizlerin, yaşamı korumak, özgürleştirme mücadelesi yürütenlerin bu süreci bertaraf etme çabası da bu aktarıma eşlik edecek.
Kanal İstanbul Yenişehir revize planları doğrultusunda yeni nitelikli bir kent yapımı için içinde Sazlıdere barajının da bulunduğu Küçükçekmece Lagün Havzası, Durusu (Terkos) Havzası ve Kilyos Havzasında Marmara’dan Karadeniz’e kadar, Karadeniz’de konteyner limanları ile deniz ekosistemi de yapılaşmaya dahil ediliyor. İş cinayetlerinin üzerinde yükselen üçüncü köprü onu katliamlarıyla aşarak tamamlanan, ekolojik yıkımlarla, emek sömürüsü ve iş cinayetleriyle onu aşarak tamamlanan üçüncü havalimanı proje kapsamında yaşama geçirildi Bugün bu “nitelikli nüfusa” hizmet edecek Mega Kent projesinin yapımı etap etap sürdürülüyor.
23 Aralık 2019’da ilk 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı onaylandı ve 17 Şubat 2020 tarihinde ÇED olumlu kararı ile plan onaylandı. Bu tarihte 3. Köprü ve 3. Havalimanı projesi mahkemelerde verilen hukuk mücadelesine rağmen tamamlanmıştı. Ardından, 2020 ve 2021 yıllarında çevre düzeni planı revize edildi; etaplara ayrılan bölgeler için 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planları hazırlandı
2020 yılında yapılan ilk imar planları ve sonraki revizyonlara yönelik açılan davalarda bazı iptaller gerçekleştiği için, TOKİ iki bölge için yeni imar planları hazırladı. Boyalık-Baklalı projeleri için 7 Ocak 2025 tarihinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından re’sen onaylanan plan değişiklikleri ile yapılaşmalar yasallaştırılmaya çalışıldı. Davalar açıldı, meslek örgütleri tarafından itirazlar yapıldı. Ekoloji örgütleri süreci durdurmak için mücadele etti. Aralık 2024’te rezerv alan sınırı ve çevre düzeni planını iptal edildi.
TOKİ tarafından yapılan ve Bakanlık tarafından onaylan 1/100.000 lk İstanbul ve Avrupa yakası Çevre Düzen Planlarında yapılan revizyonlar ve alt ölçek imar planları meslek örgütlerinin davaları nedeniyle iptal olmasına rağmen plan yapıcı TOKİ, 16 Aralık 2024 ile 31 Ocak 2025 tarihleri arasında 24.150 konut ve 1.121 dükkândan oluşan projeler için 28 ayrı ihale düzenledi, ihaleler tamamlandı. Boyalık-Baklalı’da yaklaşık 4.000 konutluk TOKİ projesi, İstanbul Havalimanı’na yakın konumda yer alan 13 bine yakın konuttan oluşan “Yenişehir Evleri Arnavutköy” projesi, Sazlıdere Barajı çevresinde yer alan ve yaklaşık 25.000 konutluk büyük ölçekli toplu konut alanının yapımı devam ederken.
13 Mart 2025 tarihinde de toplam yatırım bedeli 65 milyar 371 milyon TL’yi aşan ve 6 farklı bölgede daha uygulanacak olan başka proje için “ÇED Gerekli Değildir” kararı bakanlığa bağlı il müdürlüğünün onayı ile alındı.
5 Nisan 2025 gününden itibaren Sazlıdere Baraj Havzası’nda (İstanbul’un %10’unu karşılayan barajın koruma bandı içine) tarım alanları üzerine site yapımı için iş makineleri girdi ve çalışmaya başladı.
Bugün ihalelerin yapıldığı Sazlıdere Barajı çevresindeki projeleri resmileştirmek amacıyla İstanbul Başakşehir’de bulunan Şahintepe Mahallesi’nde halk uzun süredir kentsel dönüşüme karşı direnişte. Bölge halkı e-Devlet kayıtlarına girip baktığında taşınmazlarının hisselerini, tapularını, evlerinin bulunduğu yerde değil Hacımaşlı’da olduğunu tesadüfen gören halk 4 yılı aşkın süredir mücadelesini sürdürüyor.
40 yıllık mahallelerinden sürülmek istenen Şahintepe halkı Şahintepe Barınma Meclisi kurarak arsalarının devrine ve satışına, evlerin ellerinden alınmasına karşı, mücadeleleri sırasında AKP’li belediye meclis üyeleri ve proje taraftarları tarafından saldırıya uğrasalar da vazgeçmiyorlar.