Orman yangınları ile yangınlardan etkilenen alanlar ve canlıların sayısı her sene artış göstermeye devam ediyor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Doğa Koruma Direktörü Güner Ergün yangınlarla mücadelede en etkili yöntemin yangın çıkmadan önlem alınması olduğunu kaydetti
Duygu Kıt
Ülke genelinde orman yangınları her dönem daha büyük bir ekolojik kayba sebebiyet vermeye devam ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre 2024 yılında Türkiye genelinde 3800 adet yangın çıktı. Bu yangınlarda yaklaşık 27 bin hektar alan yanarken yanan alanların yarısından fazlası ağaçların zarar görmediği ‘örtü yangını’ şeklinde; %50’ye yakınının da tepe yangını olarak gerçekleştiği kaydedildi. Tüm bu verilerle birlikte Türkiye’de ve dünyada orman yangınlarının en önemli iki nedeni, insanlar ve iklim değişikliği. Orman yangınlarının çoğunun, ekonomik nedenlerle kasıtlı olarak çıkarıldığı tartışılırken gün geçtikçe artan bir ormansızlaşma tehdidi ile karşı karşıyayız.
Yangın çıkmadan önlem
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Doğa Koruma Direktörü Güner Ergün, Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre 2023 yılında çıkan 2 bin 520 adet yangında 15.520 hektar alan yandığını, 2024 yılında ise bir önceki yılın neredeyse 2 katı alan yandığını aktardı. Ergün şunları söyledi:
“Yaygın beklentinin aksine, orman yangınlarıyla mücadelede en etkili yöntem, yangının çıkmadan önce önlenmesidir. İklim değişikliğinin etkisiyle değişen çevre koşullarına uygun bir hazırlık ve bu doğrultuda alınacak önlemler, orman yangınlarıyla mücadelenin ilk ve en etkili adımıdır. Ormanlık alanlarda veya yangın riski taşıyan bölgelerde yaşayanlar ile bu alanları sezonluk olarak ziyaret edenler, yangın çıkma olasılığını azaltmak için gerekli önlemleri almalı ve acil durum planları konusunda bilgi sahibi olmalıdır.”
Yerel halkla ortaklaşmak
Ergün, yangınla mücadele konusunda yerel halkla yapılacak işbirliğinin etkin ve bütünsel bir yangın yönetimi yaklaşımı için vazgeçilmez olduğunun altını çizdi. “Yangın öncesi hazırlık çalışmalarında koordinasyon ve yerelle iş birliği içerisinde ne kadar başarı yakalanırsa, yangının etkisini düşük tutma imkânı da o derece yüksek olacaktır” diye devam eden Ergün, şunları ekledi:
“Yangın yönetiminde bütünsel bir yaklaşımla yangına hazırlık ve önleyici tedbirlere öncelik verilmesi, risk değerlendirmesi ve erken uyarı sistemlerinin etkin kullanılması hayati önem taşır. Bu hazırlık sürecinin etkili olabilmesi için paydaşlar arası iş birliği ve iş bölümü de kaçınılmaz bir gerekliliktir. En önemli paydaşlardan biri ise kuşkusuz o bölgede yaşayan halktır. Yöre halkı, yangın tespiti ve ilk müdahale konusunda da aktif rol oynayabilir. Yangının erken fark edilmesi ve yetkililere zamanında haber verilmesi, yangının kontrolden çıkmasını önleyebilir. Dolayısıyla yerel halkın bilinçlendirilmesi için eğitim programları, tatbikatlar ve bilgilendirme kampanyaları organize edilmelidir.”
Biyolojik çeşitliliğin korunması
“Yangınlardan sonra, biyolojik çeşitliliğin ve ekosistem hizmetlerinin korunmasının gözetildiği restorasyon çalışmaları önem arz ediyor” diyen Ergün, yangınlardan sonra yapılacak çalışmalara ilişkin de şunları belirtiyor:
“İklim değişikliğine ve yangına dayanıklı doğal karışık ormanların oluşturulması, toprağın ve doğal su kaynaklarının korunması temel yaklaşımlar olmalıdır. Öyle ki, yangından sonra yapılması gereken restorasyon faaliyetleri belirlenirken, yangın alanlarında bulunan türlerin endemik durumu, dar yayılışlı ve tehdit altında olup olmadığı gibi çok sayıda etken dikkate alınmalıdır. Özellikle iklim değişikliğinin etkisinin en çok hissedildiği ve orman yangınlarının devam edeceği öngörülen Akdeniz coğrafyasında, iklim değişikliği senaryolarına göre yangın yönetim planlarının güncellenmesi ve uyum stratejilerinin geliştirilmesi kritik bir öneme sahiptir.”
Yaban hayvanları ve bitkiler
Ergün yangınlarda en çok zarar gören canlı grubunun bitkiler olduğunu belirtti. “Yangınlar özellikle endemik türler için bu ciddi bir risk teşkil ediyor” diyen Ergün, yaban hayvanları için ise riskleri şöyle sıraladı:
“Orman yangınlarında tavşan, fare gibi küçük memeliler, sürüngenler ve kuşlar büyük zarar görürken, geyik, karaca, yaban domuz ve ayı gibi büyük memeli hayvanlar daha az zarar görür, daha az etkilenir. Dağ keçileri ise orman yangınları esnasında ağaçların ve yanıcı maddelerin bulunmadığı daha yüksek bölgelere kaçarak daha az etkilenir. Kuşlar açısından yuvalar dikkate alındığında yangınlar son derece olumsuz bir tabloya yol açar. Yuva yapma zamanında çıkan orman yangınları, kuşların yumurtalarının ve yavrularının yok olmasına sebep olur. Mevsimsel olarak bakarsak ilkbahar yangınları, çalı ve yüzeylerde yuvalanan kuşlara daha fazla zarar verir. Sürüngenler ise toprak yüzeylerinde ve yüzeye yakın olan orman florası üzerinde yaşadıklarından küçük sayılabilecek bir örtü yangını dahi sürüngenlerin zarar görmesine neden olur. Yangın sonrası saha araştırmaları da sürüngenlerin orman yangınlarında doğrudan yanarak ya da dumandan zehirlenme sebebi ile hayatlarını kaybettiklerini ortaya koyuyor.”
Yangın sonrası tehlike büyük
Ergün yaban hayvanlarının orman yangınlarıyla başa çıkma konusunda uyum sağlayabildiğini ancak gelinen süreçte iklim krizinin etkisiyle daha yoğun ve yıkıcı orman yangınlarının yaşanmaya başlandığını ekledi. “Birçok hayvan yangınlara yenik düşüyor, hayatlarını kaybediyor” şeklinde konuşan Ergün şöyle devam etti:
“Pek çok hayvan yangın gelmeden çok önce hisseder ve yer altındaki yuvalara, kaya yarıklarına veya mağaralara sığınır; bazıları kaçar veya sulak alanı kenarı veya dere yataklarına çekilir. Ancak ülkemizde yaban hayatının geliştirdiği bu yöntemler artık eskisi kadar koruyucu değil ve yangınlar yaban hayatı popülasyonları ve bireyleri için çok daha yıkıcı sonuçlara yol açıyor. Hayatta kalanlar ise yaralanıyor, kurtarılmaları halinde triyaj, tedavi ve rehabilitasyona ihtiyaç duyuyor. Yangınların sonrası da su, gıda kaynakları ve barınak kıtlığı nedeniyle yeni zorlukları demek. Bu hayvanların birçoğu da susuzluk, açlık, yırtıcı hayvanlar ya da motorlu taşıt çarpması sonucu hayatını kaybediyor.”
Hayvanlara etkileri
Ergün yangınların yaban hayvanları üzerindeki etkisine dair şunları söyledi:
“Yaban hayvanları, orman yangınları sırasında iki tür davranış sergiler: Saklanır ya da kaçar. Yangınların yaban hayvanları üzerindeki olumsuz etkileri şu şekilde sıralanabilir;
Doğrudan etkileri (Yaşamın Kaybı):
- Yanarak
- Solunum yetmezliği
Dolaylı etkileri:
- Yaşam alanlarının tahribatı
- Besin maddesi eksikliği
- Çiftleşme ve kuluçka dönemi stresleri
- Zorunlu göçler
- İstenmeyen türlerin alanı istilası”