İHD İstanbul ve Ankara şubeleri bu hafta da hasta tutsakların durumlarına dikkat çekerek, serbest bırakılmaları yönünde çağrı yaptı.
İstanbul
İstanbul “F Oturumu”nun 352’nci haftasında 19 Aralık 2000’de cezaevlerine yapılan müdahale sonucu Wernicke-korsakoff sendromuna yakalanan tutuklulardan Kemal Gömi, Mehmet Ali Çelebi, Kemal Özelmalı ve Aslıhan Gençay’ın serbest bırakılması istendi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, bu haftaki eylemde, 19 Aralık 2000’de cezaevleri yapılan müdahalenin tanıkları ve aynı zamanda halen cezaevlerinde yaşam mücadelesi veren Wernicke-korsakoff haftası tutuklulardan Kemal Gömi, Mehmet Ali Çelebi, Kemal Özelmalı ve Aslıhan Gençay’ın serbest bırakılması istendi.
Açıklamayı okuyan İHD Hapis Komisyonu üyesi Hatice Onaran, “Hayata Dönüş” adı verilen ve Türkiye tarihinde kara bir leke olarak yer edinen 19-22 Aralık’ın yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, “Uzun süreli açlık grevi ve zorla müdahale sonrasında, Türkiye genelinde 500’e yakın mahpus hafıza ve denge problemi ile kendini gösteren Wernicke-Korsakoff sendromuna yakalandı. Tespit edebildiğimiz kadarıyla bu hastalığa yakalanarak bedensel bütünlüğünü kaybetmiş 34 mahpus halen hapiste tutulmaktadır” dedi.
11 defa ‘Hastanede kalamaz’ raporu
47 Yaşındaki Kemal Gömi’nin müebbet tutuklu olarak 1992 yılından bu yana cezaevinde olduğunu ve 2000 yılında Kandıra Cezaevinde 270 gün ölüm orucunda kaldığını belirten Onaran, “Bunun sonucunda wernicke-korsakoff sendromuna yakalanmış ve sinir sistemleri bozularak ağır şizofreni hasta haline gelmiştir. Ziyaretine giden aile üyelerini bile tanıyamayan ve hastaneden 11 kez hapishanede kalamaz raporu alan Kemal Gömi şimdilerde yaşamını Bolu F Tipi Hapishanesi’nde tek kişilik bir hücrede geçirmektedir” diye ifade etti.
Tahliyeye ‘güvenlik engeli’
Mehmet Ali Çelebi’nin de 1996 yılında yaptığı ölüm orucu eylemi sonrasında Wwernicke-korsakoff sendromuna yakalandığını ve aynı zamanda şizofreni tanısı da konularak tahliye edildiğini dile getiren Onaran şunları ifade etti: “Ancak Mehmet Ali Çelebi, 2012 yılında Yargıtay’da dosyasının müebbet hapis cezası olarak onanmasının ardından yeniden tutuklanmıştır. Wernicke-Korsakoff ve şizofreni hastası Çelebi, ilerleyen hastalığı sebebiyle herkesi ajan, provakatör ve polis olarak görüyor. Günlük yaşantısında toz ve mikrop takıntısı var. Hava tozlu olur diye havalandırmaya çıkmıyor, çamaşırlarını dışarıya asmıyor, başkalarının eşyalarına dokunmuyor. Kullandığı her eşyanın sağlığına zararlı olduğunu düşünüyor. Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde tutulan ve 20 yaşından sonrasını hatırlamayan ve konulan rahatsızlık tanılarına rağmen cezası ortadan kaldırılmayan Çelebi’nin infazının ertelenmesi için 19 Şubat 2013’te savcılığa dilekçe verilmesine rağmen savcının ‘Cezasının infazının ertelenmesi toplum güvenliği bakımından tehlikeli’ denilerek tahliye edilmemiştir.”
‘Hastanede kalamaz’ raporuna rağmen…
54 yaşındaki Kemal Özelmalı’nın 2000 yılında 300 gün sürdürdüğü ölüm orucu sonrasında Wernicke -Korsakoff sendromuna yakalandığını kaydeden Onaran,”Sendrom nedeniyle tek başına kişisel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve hapishanede olduğunun bile farkında olmayan Kemal Özelmalı geçtiğimiz aylarda ATK’ye sevk edilmek için 2 aya yakın açlık grevi yapmış, 7 Aralık’ta bilincinin kapanması üzerine hastaneye kaldırılmıştı. Hapishanede kalamaz raporu olan Özelmalı hastaneden çıkarılarak, yeniden Adana Kürkçüler F Tipi Hapishanesi’ne getirildi. Wernicke-Korsakoff sendromunun yanı sıra hareket etmede ve nefes almada zorluk yaşayan Kemal Özelmalı son süreçte açlık grevine girdiğini bile hatırlamamıştır” ifadesini kullandı.
‘Durumları endişe verici’
44 Yaşındaki Aslıhan Gençay’ın 2000 yılında Uşak Cezaevi’nde 240 gün ölüm orucunda kaldığını, sonrasında Wernicke-Korsakoff sendromuna yakalandığını ifade eden Onaran şöyle devam etti: “2001 yılında cezasının 6 ay ertelenmesi sonucu tahliye edilir. Nisan 2016 tarihinde Yargıtay’da ki davasının sonuçlanmasının ardından tekrar tutuklanan Aslıhan Gençay’ın, Wernicke-Korsakoff sendromu dışında, majör ve manik depresif duygu bozukluğu, migren, boyun ve sırt ağrıları, kronik bronşit, astım, bacaklarda dizden aşağıda sinir ölümü ve dolaşım bozukluğu bulunmaktadır. Rahminde tespit edilen kitlenin ağrı yaptığını ve kanamaya neden olduğunu belirten Gençay halen Tarsus Kampüs Kadın Hapishanesi’nde tutulmaktadır.”
Wernicke-korsakoff sendromuna yakalanan tutukluların durumlarının endişe verici olduğunu söyleyen Onaran, “Bizler insan hakları savunucuları olarak Adli Tıp Kurumu’nun hastane raporlarını dikkate alarak sorumlu davranmasını; Kemal Gömi, Mehmet Ali Çelebi, Kemal Özelmalı, Aslıhan Gençay ve wernicke korsakoff sendromuna yakalanmış tüm ağır hasta mahpusların serbest bırakılması için gerekli adımların atılmasını istiyoruz” diye konuştu.
Ankara
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek amacıyla 225’inci kez bir araya geldi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi’nde düzenlenen eylemde “Hasta Mahpuslara Özgürlük” baskılı önlükler giyildi. Bu hafta Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan hasta tutuklu Hasan Alkış’ın durumuna dikkat çekildi. Eylemde açıklama yapan İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Nuray Çevirmen, Alkış’ın Behçet hastası olduğunu ifade etti.
Çevirmen, Alkış’ın hastalığına dair şu bilgileri paylaştı: “Bu hastalık sol gözüne ve beyin damarlarına atıp tahribat yaratmış, bu nedende iki farklı zamanda felç geçirmiştir. Uzun süren tedavi sonucunda kol ve bacaklarındaki hissizlik de kısmen iyileşme olsa da, kol ve bacaklarda güçsüzlük ve uyuşmalar yaşanmaktadır. Son bir yılda gözleri sıkça enfeksiyon kapmaktadır. Görme hissinin azalması ve görme bozukluğu hissedip, revire ve oradan iki ayda gidebildiği hastanede yapılan tetkiklere göre enfeksiyon tespit edilmiştir. Verilen ilaçları kullanmasına rağmen enfeksiyon tekrar etmektedir. Sağlık sorunlarından dolayı, 2015 yılında Ankara Numune Hastanesi Sağlık Kurulu tarafından verilen rapora göre yüzde 43 engellidir.”
‘Tansiyonu kontrol altına alınamıyor’
Alkış’ın ayrıca kalp yetmezliği, yüksek tansiyon hastası olduğunu belirten Çevirmen, açık kalp ameliyatı olmasına rağmen kalp yetmezliği sorunu devam ettiğini söyledi. Alkış’ın her bir hastalığı için ilaç kullandığını ancak tansiyonun kontrol altına alınmadığına dikkat çeken Çevirmen, “Ağır hasta olmasından dolayı yalnızca rutin kontroller, kan değerlerine bakılması ve ilaç verilmesi yeterli olmamaktadır. Tam teşekküllü hastanelerde, hastalıklarının iyileşmesine yönelik kesintisiz tedavisinin başlatılması gerekmektedir” ifadesinde bulundu.
‘Yaşam hakkı yok sayılıyor’
Yaşam hakkının kutsal olduğunu ve uluslararası sözleşmelerde garanti altına alındığına işaret eden Çevirmen, ancak gelinen süreçte hasta tutukluların yaşam haklarının yok edilmesinde sakınca görülmediğini söyledi. Çevirmen, yetkili kurum ve kuruluşları hasta tutukluların durumuna dair çözüm üretmeye çağırdı.
HABER MERKEZİ