• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
8 Mayıs 2025 Perşembe
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Mustafa Durmuş

Sırrı S. Önder, barış ve demokratik/sosyal cumhuriyet (2)

8 Mayıs 2025 Perşembe - 09:48
Kategori: Mustafa Durmuş, Yazarlar
Merkez Bankası’nın enflasyon raporu ve bir kısım muhalefetin entelektüel düzeyi

İçinde bulunduğumuz döneme yeni bir barış sürecinin işletilmesi ve buna ilişkin tartışmalar damgasını vuruyor. Ancak (başta sosyalistler ve CHP olmak üzere), hem demokratik muhalefetin hem de Kürt Siyasal Hareketi’nin (KSH) bu dönemde gündemde tutmak istedikleri bir diğer konu daha var: Demokratik bir toplumun inşası. Ya da ülkenin (başta devlet olmak üzere) demokratikleştirilmesi ihtiyacı.

Barış ve demokratikleşme: Bir madalyonun iki yüzü!

İşin gerçeği, kalıcı bir barışın sağlanması ve demokratik toplumun (ya da KSH’nin tanımlamasıyla ‘demokratik cumhuriyet’in) inşası bir madalyonun iki yüzü gibi birlikte ele alınması gereken bir iş. Biri diğerinin alternatifi değil, tam tersine tamamlayıcısı. İkisinin mücadelesinin aynı anda ve bir arada verilmesi gerekiyor.

Çünkü demokrasi en iyi barış koşullarında, barış ise gerçek bir demokrasinin varlığında kalıcı olarak inşa edilebilir. Bu bağlamda ülkenin mevcut koşullarında bile barışın inşa edilebilmesinin mümkün olduğunu ve buna ilişkin handikapları anlatan yazımıza dipnottaki linkten ulaşılabilir. (1)

Hangi cumhuriyet?

Ancak “demokrasi” derken nasıl bir demokrasiyi kastediyoruz? Ayrıca demokrasinin cumhuriyetle ilişkilenme biçimleri konusunda da net olmamız gerekiyor zira siyasal literatürde kullanılan üç farklı kavram var ve üçü de (benzerlikleri kadar) birbirinden farklı içeriklere sahip: “Demokratik Cumhuriyet”, “Sosyal Cumhuriyet” ve “Sosyalist Cumhuriyet”.

Kafa karışıklığını ortadan kaldırmak ve böylece tartışmayı doğru bir zemine oturtabilmek için başvurabileceğimiz en önemli kaynağın başında Marksist Sosyal Teorinin aşağıda özetlenen üç önemli tespiti geliyor.

Marksist Sosyal Teori: Temel başvuru kaynağı

İlk olarak, bu teoriye göre, kapitalist sistemin temel çelişkisi; üretimin sosyal karakteri ile üretim araçları üzerindeki mülkiyetin özel hali arasındaki karşıtlıktır.

Marx ve Engels’e göre, işsizlik, yoksulluk, gelir adaletsizliği ve krizler gibi pek çok olgunun ortaya çıkmasının nedeni kapitalizmin bu fay hattıdır. Böylece son tahlilde kapitalizmden kurtulmadan bu sorunlardan sonsuza kadar kurtulabilmek mümkün değildir. Bu bağlamda gerçek bir demokrasinin (sosyalist demokrasi) ancak kapitalizmin ortadan kaldırılıp yerine sosyalist bir toplumun kurulmasıyla mümkün olacağı bu tespitin kaçınılmaz sonucudur.

İkinci olarak, her sosyal sistem bünyesinde kendinden sonra gelecek olan sistemin koşullarını barındırır ve bu koşullar olgunlaştığında sosyal sistemler devrimci bir öznenin önderliğiyle değişir (devrim). Dolayısıyla da sistemi değiştirmek için dışarıdan müdahaleye gerek yoktur, değiştirici dinamikler mevcut sistemde mevcuttur.

Üçüncü olarak, toplumların gelecekleri önceden (kaderci bir biçimde) bir aşkın güç tarafından belirlenmez. Tersine örgütlü toplumlar kendi geleceklerini kendileri belirlerler ama bu verili koşulların çizdiği çerçevede gerçekleşir. Yani hedeflenen bir değişiklik ancak somut verili koşulların kısıtları altında gerçekleştirilebilir (feodal bir toplumdan sosyalist bir topluma doğrudan geçiş mümkün değildir ya da Orta Doğu coğrafyasında İsviçre tarzı bir demokratik cumhuriyeti inşa etmek, en azından kısa vadede, çok zordur).

Bu bakış açısı altında; demokratik cumhuriyet ve sosyal cumhuriyetin, kapitalist sistem içinde yönetimin ve toplumsal örgütlenmenin farklı yönlerine öncelik veren yönetim biçimleri olduğu söylenebilir.

Demokratik Cumhuriyet

Kısaca, demokratik cumhuriyet, yönetme gücünün “özgür ve adil seçimler” gibi demokratik süreçler yoluyla halka dayandırıldığı bir yönetme biçimidir. Öyle ki demokratik bir cumhuriyette eşit yurttaşlar, yasama, yürütme ve yargı gibi devlet kurumlarında kendileri adına karar almaları için temsilciler seçerler. Devlet ve hükümet yurttaşların hak ve sorumluluklarının yanı sıra hükümetin yapısı ve işlevlerini ana hatlarıyla belirleyen demokratik bir anayasa çerçevesinde faaliyet gösterir.  Fransa ve Almanya gibi ülkeler demokratik cumhuriyetlere verilebilecek tipik örneklerdir.

Sosyal Cumhuriyet

Diğer taraftan sosyal cumhuriyet, sadece demokratik ilkeleri hayata geçirmekle yetinmeyen, aynı zamanda sosyal adalet, eşitlik ve yurttaşların refahını gözeten bir yönetme şeklidir.  Bir sosyal cumhuriyette hükümet, toplumsal refahın teşvik edilmesinde, sağlık, eğitim, barınma ve sosyal güvenlik gibi temel hizmetlerin ücretsiz olarak sağlanmasında ve toplum içindeki eşitsizliklerin azaltılmasında halktan yana aktif bir rol oynar.

Böylece, sosyal cumhuriyetler yoksulluk, işsizlik, ayrımcılık ve diğer sosyal sorunları çözmeyi hedefleyen politikalar uygulayarak daha eşitlikçi bir toplum yaratmayı amaçlarlar.  Sosyal cumhuriyetlere örnek olarak özellikle de neo-liberal dönem öncesi İsveç, Norveç, Danimarka ve Finlandiya gibi sosyal demokrasiyi yönetim ideolojisi olarak benimsemiş ülkeler verilebilir.

Özetle hem demokratik cumhuriyetler hem de sosyal cumhuriyetler demokrasiye değer veren yönetme biçimleri olmakla birlikte, sosyal cumhuriyetler sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin giderilmesine ve tüm yurttaşların refahının artırılmasına, bölüşüm sorunlarına daha fazla önem verirler. “Adil bölüşüm” ve “ekonomide adalet” gibi konular sosyal cumhuriyetlerde merkezi bir yer tutar.

Tartışma 1848 Devrimlerine kadar gidiyor!

Tarihsel olarak demokratik-sosyal cumhuriyet tartışmalarının 1848 devrimlerine kadar gittiği ve genelde bu iki kavramın birbirinden ayrı değil, birlikte ele alındığı görülüyor. Nitekim 1848 yılında Gambon, Greppo, Pelletier, Deville, Brives, P-J Proudhon, Benoit (Lyon), Amédée Bruys, Doutre, P.leR. Lagrange ve  Fosseyeux gibi Halk Temsilcileri ve Demokratik Dernekler ve İşçi Şirketleri Merkez Seçim Komitesi Üyelerinin halka seslenişi aşağıdaki gibidir:

“Yurttaşlar, ortak çabalarımızın hedefi; devrimi sağlam bir şekilde inşa etmek ve demokratik cumhuriyeti tüm sosyal/toplumsal sonuçlarıyla birlikte değişmez bir şekilde kurmak olmalıdır. Bizim mücadelemiz Meclisteki mücadeledir, sizin mücadeleniz ise seçim alanındaki mücadeledir. Hepimizin görevi Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik gibi üç büyük ilkeyi gerçekleştirmektir. Yurttaş dostlar, terk edilmiş anneleriniz ve eşleriniz adına, açlık çeken çocuklarınız adına, demokratik ve sosyal cumhuriyetin temsilcilerinin direncini güçlendirin ve dünyaya Fransa halkının hakları nasıl elde edeceğini biliyorsa, onları nasıl koruyacağını da bildiğini kanıtlayın. (2)

Komünist Manifesto ve Sosyal Cumhuriyet

Marx ve Engels yazdıkları Komünist Manifesto ‘da (1848) “demokrasinin kurulması toplumsal kurtuluşun ön koşuludur” düşüncesini savundular. Bu, mutlakıyete dayalı ve sözde anayasacı rejimlerin hâkim olduğu bir kıtada devrimci bir pozisyondu. Marx ve Engels, yaşamları boyunca sürdürdükleri siyasal angajmanlarıyla da sosyalizmin demokratik bir yöne kaymasında belirleyici bir rol oynadılar. Bu cumhuriyetçi sosyalizmin yaratılması onların en önemli (ama çoğu kez göz ardı edilen) katkılarından biridir.

1871 Paris Komünü

Marx’ın “sosyal cumhuriyet” fikri, işçilerin Paris’i kısa süreliğine ele geçirdiği ve radikal bir demokratik deney başlattığı 1871 ayaklanması olan Paris Komünü tarafından şekillendirildi.

Onun gözünde Komünarlar “Cumhuriyete gerçekten demokratik kurumların temelini sunmuşlardı”. Böylece, sosyal cumhuriyet fikri, genel oy hakkı ve yurttaşlık hakları gibi bugün haklı olarak eşik olarak kabul edilen demokratik kurumların birçoğunu içerir. Ancak aynı zamanda cumhuriyetçi gelenekte tamamen standart olan ama günümüzde popülist olarak kınanan yapıları da içerir. Bunlar, temsilcileri seçmenlerine daha yakın bağlayan mekanizmalardır.

Ortalama işçi ücreti, yıllık seçimler ve geri çağırma hakkı

Örneğin Marx, yüksek maaşların komün temsilcilerini sıradan insanların yaşamlarına yabancılaştırmaya ittiğinin bilincinde olarak, temsilcilerin ortalama işçi ücretinden çok daha fazla ücret almamaları gerektiğini savunuyordu.

Dahası, seçimlerin çok daha sık, örneğin her yıl yapılması gerektiğine inanıyordu, böylece temsilciler sürekli olarak seçmenlerinin iradesiyle ilişki kurmaya zorlanacaklardı. Yurttaşlar, görevlerini ihlal eden temsilcilerini derhal geri çağırma imkanına ve temsilcilerine bağlayıcı talimatlar verme yetkisine sahip olmalıydılar.

Bu güçlü demokratik hesap verebilirlik önlemleri Marx’ın sosyal cumhuriyetinde sadece siyasi temsil için geçerli olmayacak, aynı zamanda kamu yönetimini de kapsayacaktı. Burjuva cumhuriyetinde muazzam bir güce sahip olan ama demokratik seçime tabi olmayan kamu görevlileri, sosyal cumhuriyette seçilebilir ve geri çağrılabilir olacaktı. Bu şekilde bürokrasi, polis, ordu ve mahkemeler demokratikleşecekti. Yani sosyal cumhuriyetin özünde, toplumu çalışan kitleler lehine etkili bir şekilde değiştirmek için gerçekten demokratik yapılara ihtiyaç olduğu fikri yatmaktadır. (3)

Toplumun emekten yana değişimini önleme ihtiyacı

Sosyal bir cumhuriyete olan ihtiyacın bir diğer nedeni de burjuva cumhuriyetlerin bir işlevinin de daha ileri toplumsal ve demokratik dönüşümü yavaşlatmak ve hatta engellemek olmasıdır.

Seçimle işbaşına gelen ve kendilerine karar alma yetkisi verilmiş olan temsilciler bir yandan demokratik meşruiyete, diğer yandan da emekçilerin yaşam ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve sömürünün azaltılması yönündeki taleplerine karşı çıkabilecek bir güce sahiptirler. Örneğin bir burjuva cumhuriyetinde demokrasi mülkiyet ilişkilerine müdahale edemez, oysa işin özünde mülkiyet ilişkileri yatar. Bu nedenle de toplumsal özgürleşmenin sağlanabilmesinde ön koşul sosyal bir cumhuriyetin kurulmasıdır.

Teori bir şey, pratik başka bir şey!

Demokrasiyle cumhuriyetin ilişkilenmesinin son biçimi olarak, ekonomik demokrasi, eşit yurttaşlık, sosyal adalet ve devrimci demokrasiyle desteklenen “Sosyalist Cumhuriyet” bugünün koşullarında (geçen yüzyılla kıyaslandığında) dünyada da az sayıda sol-sosyalist parti ya da yapı tarafından dillendiriliyor. Kuşkusuz bunda reel sosyalizmin 1989’da çöküşü ve sosyalist ideolojinin içinden bir türlü çıkamadığı krizin etkileri söz konusu.

Ancak sosyalist cumhuriyeti pratik olarak hayata geçirebilmek için bizi bugünkü konumumuzdan ona götürecek geçiş hedeflerine ve mekanizmalarına ihtiyacımız var.

Yani sosyalist bir cumhuriyet eğer varılacak son limansa, demokratik ve sosyal (ve Türkiye özgülünde laik) bir cumhuriyet bu limana gidiş için gerekli ara limanlardır/duraklardır. Çünkü Marx’ın da vurguladığı gibi toplumlar kendi kaderlerini kendi kolektif iradeleriyle belirleyebilirler ama bunu ancak verili koşulların izin verdiği ölçüde yapabilirler. (4) Bugünün verili koşulları sosyalist bir cumhuriyetin değil, ancak demokratik ve sosyal bir cumhuriyetin kurulmasına izin veriyor.

Sonuç olarak

Barışın sağlanması ve demokratikleşmenin inşası (ayrı ayrı ele alınmasından daha ziyade) bir arada son derece değerli iki mücadele alanıdır. Barışın adil ve kalıcı olabilmesi sadece silahların susması ile değil, barış kurumlarının ve ideallerinin hukuksal ve anayasal güvence altına alınması ve topyekûn bu kavrama sahip çıkılmasıyla sağlanabilir.

Demokratikleşme ise sadece demokratik cumhuriyetin kurulması ile sınırlı tutulmamalıdır. Çünkü böyle olduğunda, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde görüldüğü gibi 30 yıldır ortadan kaldırılamayan adaletsizlikler ve ekonomik eşitsizlikler yüzünden ekonomik ve sosyal refahın artırılabilmesi ve daha adil bölüştürülebilmesi mümkün olmaz.

Bu yüzden de Türkiye’de emek, barış ve demokrasi güçlerinin uğrayacakları ilk liman olan ‘Demokratik, Sosyal ve Laik Cumhuriyet’in inşa edilmesi öncelikli olmalıdır.

Hem barış hem de demokrasi ancak ekonomik eşitlik ve adaleti içeren bir ekonomik yapılanmayı amaçlayan yapısal reformlarla bütün toplum nezdinde daha rahat savunulabilir ve kitleler bu yönde bir değişime ikna edilebilir.

Sadece otoriterliğe karşı çıkmak yeterli değildir, aynı zamanda kitlelerin önüne ‘Demokratik ve Sosyal Cumhuriyet’in siyasal ve ekonomik paradigmasını ve programlarını da koymak gerekir.

Anahtar sözcükler: Demokratik ve Sosyal Cumhuriyet, Ekonomide adalet, Güney Afrika Cumhuriyeti, Komünist Manifesto. Marx ve Engels, Paris Komünü.

Dip notlar:

  • https://t24.com.tr/yazarlar/mustafa-durmus/ihtiyatli-iyimserlik-iktidarin-niyetine-ragmen-barisi-ve-demokratiklesmeyi-savunmak (5 Mart 2025).
  • https://www.marxists.org/history/france/revolution-1848/ephemera/democratic-socialists.htm (5 Mayıs 2025).
  • https://enainstitute.org/en/publication/the-ghost-of-the-social-republic (5 Mayıs 2025).
  • https://www.marxists.org/archive/marx/works/subject/quotes/index.htm (7 Mayıs 2025).
PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

DAİŞ Dêrazor’da güvenlik noktasına saldırdı

Sonraki Haber

Tahliyesi 11 ay ertelenen tutsak: Pişmanlığı ölsem de kabul etmem

Sonraki Haber
Tahliyesi 11 ay ertelenen tutsak: Pişmanlığı ölsem de kabul etmem

Tahliyesi 11 ay ertelenen tutsak: Pişmanlığı ölsem de kabul etmem

SON HABERLER

Abdullah Gül: Önder’in vefatından büyük üzüntü duydum

Sırrı Süreyya Önder için memleketi Semsûr’da taziye kurulacak

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

‘4 ayda 96 kadın katledildi, 97 şüpheli ölüm’

‘4 ayda 96 kadın katledildi, 97 şüpheli ölüm’

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

15 yaşında girdiği cezaevinden 46 yaşında çıktı

15 yaşında girdiği cezaevinden 46 yaşında çıktı

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

Eşbaşkan Birsen Orhan ev hapsiyle serbest bırakıldı

Dêrsim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan davasında karar verildi

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

Cizîr’de istismar failine verilen cezanın bozulması protesto edildi

Cizîr’de istismar failine verilen cezanın bozulması protesto edildi

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

Şarbajêr’de bir kolber katledildi

Şarbajêr’de bir kolber katledildi

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

Boğaziçi-Bargilya Tuzlası mücadelesi Anayasa Mahkemesi’ne taşındı

Boğaziçi-Bargilya Tuzlası mücadelesi Anayasa Mahkemesi’ne taşındı

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır