Kürt özgürlük hareketinin birikimiyle onurlu barış mücadelesinde yeni bir döneme girildiğini belirten SODAP Yönetim Kurulu üyesi Fatma İnce, ‘Demokratik ve sosyalist bir geleceği, halkların ortak mücadelesiyle kuracağız’ dedi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının ardından, PKK 5-7 Mayıs tarihleri arasında iki farklı bölgede eşzamanlı ve paralel olarak 12. Olağanüstü Kongresi’ni gerçekleştirdi. PKK’nin sonuç bildirgesi ise 12 Mayıs günü kamuoyu ile paylaşıldı. Alınan kararların sonucunda, “Tüm siyasi partileri, sivil toplum örgütlerini, din ve inanç topluluklarını, demokratik basın kuruluşlarını, kanaat önderlerini, aydınları, akademisyenleri, sanatçıları, işçi-emekçi sendikalarını, kadın-gençlik örgütlerini, ekolojist hareketleri sorumluluk altına girerek barış ve demokratik toplum sürecine katılmaya çağırıyoruz.” mesajıyla mücadelenin sona ermediği, toplumsal mücadeleye evrildiği sıkça ifade edildi.
Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Yönetim Kurulu üyesi Fatma İnce, kongre kararlarına ve herkese düşen rol ve misyona ilişkin konuştu.
Bu süreçte bölgesel dengelerin çok önemli olduğunu söyleyen Fatma İnce, Kürt halkının tarihsel mücadele birikiminin “çok anlamlı” olduğunu belirtti. PKK’nin gerçekleştirdiği 12. Kongre’ye işaret eden Fatma İnce, “Biz onurlu barış mücadelesinde yeni bir dönemin ve yeni bir aşamanın geldiğini gördük. Bu dönemi inşa etme noktasında Sosyalist Dayanışma Platformu olarak üzerimize düşen tüm görev ve sorumlulukları yerine getirmeye çalışacağız. Birlikte mücadeleyi yükseltme sözünü buradan vermiş olalım” dedi .
Ortak mücadele vurgusu
Fatma İnce, devamında şunları dile getirdi: “Silahların bırakılmasının zemini hazırlandı ama bunun gerçekleşeceği anlamına gelmiyor. Bunun için bir mücadele gerekiyor. İktidar, Kürt halkının varlığını kabul etti ama bu, faşizmi kurumsallaştırmasının önüne geçeceği anlamına gelmiyor. Önümüzde bulunan demokratik toplum inşası çağrısını çok önemli buluyoruz. Demokratikleşme anlamında ezilen her kesime önemli görevler düşüyor. Bizler bunu bir mücadele süreci olarak görüyoruz. Demokratik bir gelecek, halkların ortak mücadelesiyle kurulacak” ifadelerini kullandı.
Atılması gereken adımlar
Sürecin başarıya ulaşabilmesi için atılması gereken adımlara işaret eden Fatma İnce, “Siyasi tutsakların serbest bırakılması gerekiyor. Seçme seçilme hakkımızın yaşam bulması ve kayyım uygulamalarına son verilmesi gerekiyor. Üniversitelerde baskıcı güçlerin son bulması ve Alevilerin eşit vatandaşlık hakkına kavuşması başarıya ulaşması gereken mücadele başlıklarıdır. Barışın, tüm toplumsal muhalefetin, Kürt hareketinin, gençlerin, kadınların ve işçi sınıfının onurlu mücadelesiyle geleceğini biliyoruz. Önümüzde buna yönelik bir zemin oluştu. ‘Terör’ tanımıyla bizleri kriminal hale getiren ve mücadeleyi ayrıştıran söylemlerin bir zemini kalmadı. Bu anlamda hem bizlere hem işçi sınıfına, Kürt halkının haklı mücadelesini birleştirme koşulları doğuyor” şeklinde konuştu.
‘Sosyalizm vurgusu çok önemli’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üstlendiği rol ve misyona vurgu yapan Fatma İnce, “Sayın Abdullah Öcalan’ın hem ortaya koyduğu siyasi söylem açısından hem de kongre sonuç bildirgesinde geçen sosyalizm vurgusu çok kıymetliydi” sözleriyle ifade etti.
Meclis’e görevler düşüyor
Süreçte büyük görevler düşen Meclis’in iktidar tarafından değersizleştirildiğini kaydeden Fatma İnce, “İktidar, hiçbir yetkinin olmadığı bir zeminde politikayı yaptırmak istiyor. Ama bu süreç Meclis’i daha işlevli hale getirebilir. Toplumsal muhalefet güçlerinin taleplerini oraya yansıtması önemli olacaktır. Onurlu barışın tüm kesimler tarafından sahiplenilmesi gerekiyor. Ortak mücadele çok önemli” dedi.
‘Tarihsel birikim, kazanım, örgütsel güç’
Bu sürecin “tasfiyecilik” olmadığına dikkat çeken Fatma İnce, şöyle konuştu: “Bu süreç bir tasfiyecilik ya da Kürt halkının iktidarı güçlendirecek bir zemin olduğu söz konusu olamaz. Buna benzer yorumlar var. Belki halklar arasında bir tereddüt olabilir. Böyle düşünmek, Kürt halk hareketinin geçmişini, mücadele zeminini, ideolojisini, politikasını ve şu anki örgütlü gücünü bilmemek, anlamamak anlamına gelir. Demokratikleşmek, demokratik toplum kurmak ve barış mücadelesi birbirini besleyen dinamik bir süreçtir. Bu anlamda bunu yapabilmemiz için bu topraklardaki tüm muhalif kesimlerin, kadın hareketinin, Alevi hareketinin, sol-sosyalist hareketin rol ve misyon üstlenmesi gerekiyor. Kürt hareketi bundan önce de belli değişim-dönüşüm kavşaklarından geçti. Şu an silahların bırakılması ya da 50 yıldır kendisini var eden bir örgüt misyonu anlamında da dinamik bir süreç olarak düşünülmesi gerekiyor. Tarihsel birikimi, kazanımları ve örgütsel gücü var. Bundan sonraki mücadelesini de daha da güçlendirecek. Farklı araçlarla, farklı bir zeminde gücünü daha da katlayacak diye düşünüyorum. Demokratik ve sosyalist bir geleceği halkların ortak mücadelesiyle kuracağız.”
Haber: Elfazi Toral / JINNEWS