DEM Parti Mêrdîn Milletvekili Saliha Aydeniz, ‘Türkiye Meclisi’nin acilen toplanması ve çözüm sürecine yönelik kararlar alması gerekir. Biz DEM Parti olarak, Türkiye Parlamentosu’nda bir komisyon kurulmasını talep ediyoruz’ dedi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yapmış olduğu “Barış ve demokratik toplum” çağrısının ardından, hem Türkiye’de hem de Kürdistan’da önemli siyasi gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmelerin ilki, PKK’nin yapılan çağrıya cevaben 1 Mart’ta ateşkes ilan etmesiyle gündeme geldi. Yine bu çağrının ardından hem İmralı heyeti hem de Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nden (DEM Parti) oluşan bir heyet, Kürdistan’ın dört parçasından siyasetçilerle bir araya gelerek Abdullah Öcalan’ın mesajını paylaştı.
DEM Parti’nin 26 Nisan’da Rojava’ya gerçekleştirdiği ziyaret sırasında katıldığı “Kürt Birliği ve Ortak Tutum” konferansı da tarihi bir önem taşıdı. Peş peşe yaşanan bu gelişmelerin devamında, Abdullah Öcalan’ın çağrısı doğrultusunda PKK, 5-7 Mayıs tarihleri arasında 12’nci kongresini gerçekleştirdi. PKK’nin 12’nci kongresinin sonuç bildirgesi ise 12 Mayıs tarihinde kamuoyuyla paylaşıldı.
Yaşanan gelişmeler halklarda, “Bundan sonra ne olacak?” sorusunu gündeme getirdi. Devletin atması gereken adımlar neler? DEM Parti’nin önündeki sorumluluklar hangi yönde şekilleniyor? Tüm bu merak edilen konulara dair DEM Parti Mêrdîn Milletvekili Saliha Aydeniz ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
‘Birlik içinde hareket etmekle mümkün’
Saliha Aydeniz, ilk olarak 26 Nisan’da Rojava’da düzenlenen “Rojava Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı”nın içeriğine dair hatırlatmalarda bulunarak, “Sayın Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı ‘Barış ve demokratik toplum’ çağrısının ardından bu sürecin Kürdistan’ın dört parçasında ortaklaşması için yoğun bir çaba sarf ettik. Hem bu sürece destek sunmak hem de birlikte hangi yollarla yürünebileceğini değerlendirmek için bir heyet olarak Başûr’a (Güney Kürdistan) gittik. Ardından Rojava’ya gitmeyi planladık. Bu planlama sırasında orada bir Kürt Birliği Konferansı yapılacağını öğrendik. Başûr’dan direkt olarak konferansa katıldık. Bu konferans, Kürtlerin birliği açısından son derece önemli bir adımdı. Rojava nasıl ki direnişin öncülüğünü yaptıysa, şimdi de Kürt birliğinin öncülüğünü yapıyor. Tüm kazanımların korunması ve kalıcı hale getirilmesi, Kürt halkının birlik içinde hareket etmesiyle mümkündür. Bu nedenle bu konferans, hem simgesel hem de pratik anlamda çok değerliydi. Bu, birlik adına atılan ilk adımdı” şeklinde konuştu.
‘Herkesin bu iradeyi tanıması gerekiyor’
Rojava’da yapılan konferansta, Şam hükümeti ile Rojava, yani Kuzey ve Doğu Suriye’nin statüsünü ele almak üzere bir komisyon oluşturulduğunu ifade eden Saliha Aydeniz, bu sürecin hem bölgesel hem de uluslararası açıdan önemine dikkat çekerek şöyle devam etti:
“Kürtlerin dört parçaya bölündüğü devletler açısından Kürt birliği bir tehdit değildir. Ancak bu konferanstan sonra bazı çevrelerden, ‘Kürtler neden birlik oluyor, neden yeniden bazı şeyleri gündeme getiriyorlar?’ şeklinde tepkiler geldi. Biz de diyoruz ki, bu birlik, yalnızca Kürtler için değil, bölgedeki ülkelerin ilerlemesi için de önemli bir adımdır. Bu durum, Bakur, Rojava, Rojhilat ve Başûr için de geçerlidir. Bugün Rojava’da, Kürtlerin öncülüğünde eşitlik temelinde bir yönetim modeli oluşturulmuş durumda. Bizler hem konferansa katıldık, hem de Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan çeşitli kurum ve kuruluşları ziyaret ettik. Özerk Yönetim’i de ziyaret ettik. Orada halkların ve farklı inanç gruplarının bir arada, ortak yönetim anlayışıyla yaşadığını gözlemledik. Bu yönetim biçimi aynı zamanda güçlü bir altyapı oluşturmuş durumda. Suriye’nin çöküşünün temel nedeni Baas rejiminin tekçi zihniyetiydi. Bu sistem erkek aklıyla yönetiliyordu ve sonunda çöktü. 64 yıllık bu rejim dağıldı. Buna karşılık, Kürtlerin öncülüğünde demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bir sistem inşa edildi. Bu sistem, dünya genelindeki krizlere de bir yanıt niteliğindedir. Dolayısıyla herkesin bu yeni iradeyi tanıması gerekiyor.”
‘Ortadoğu’da yeni bir oluşum süreci yaşanıyor‘
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 1993’ten bu yana “Onurlu bir barış için muhatap arıyorum” dediğini hatırlatan Saliha Aydeniz, Devlet Bahçeli’nin son dönemde yaptığı “Bu sorunu çözelim” açıklamasına da değinerek, “İçinden geçtiğimiz dönem tarihi bir süreçtir. Çünkü 100 yıldır uygulanan politikalar, Kürtleri asimile etme ve özgürlük hareketini tasfiye etme üzerine kuruluydu. Ancak bu politikalar ne özgürlük hareketi açısından ne de inançlar, siyasi yapı ve toplum açısından istenilen sonucu doğurmadı. Bugün Ortadoğu’da yeni bir oluşum süreci yaşanıyor. Bu süreçte Kürt halkı, direnişi ve eşitlikçi yaklaşımıyla öncü bir rol oynuyor. Kürt halkı olmadan Ortadoğu’da yeni bir başlangıç planlamak mümkün değildir. Bu nedenle Kürt sorununun çözülmesi için önümüzde tarihi bir fırsat bulunuyor. Bu fırsat yalnızca Kürt halkı için değil, Türkiye’de yaşanan birçok yapısal sorunun çözümü için de önemlidir. Evet, en çok etkilenen Kürt halkıdır, ama bugün bu sorunlar artık tüm Türkiye’yi etkiler hâle gelmiştir. Devlet Bahçeli’nin, ‘Bu sorunu çözelim’ demesi, bu fırsatın görüldüğünü gösteriyor. Sayın Öcalan ise bu fırsatın kalıcı hale gelmesini istiyor” ifadelerini kullandı.
‘Ciddi etkiler yaratacaktır’
Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrının tarihsel önemine dikkat çeken Saliha Aydeniz, PKK’nin 12. Kongresi kapsamında aldığı kararların da aynı ölçüde kritik olduğunu belirtti. Saliha Aydeniz şunları ifade etti:
“Sayın Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrıdan sadece iki gün sonra, PKK bir açıklama yaparak kongre tarihine kadar ateşkes ilan ettiğini duyurdu. Ardından 5-7 Mayıs tarihlerinde kongrelerini gerçekleştirerek önemli kararlar aldılar ve fesih ilanını kamuoyuna sundular. Bu karar, çağrının kalıcı sonuçlar doğurması açısından tarihi bir adımdı. Siyasi ve toplumsal düzeyde ciddi etkiler yaratacaktır. Artık Türk devletinin demokrasi için adım atmaması yönünde öne sürdüğü gerekçelerin tamamı ortadan kalkmıştır. Binlerce kişi, tırnak içinde ‘terörle’ ilişkilendirilerek yargılanıyor. Tecrit, kayyım politikaları, siyasi parti kapatmaları hep bu gerekçelere dayandırılıyordu. Ancak artık bu gerekçeler geçerliliğini yitirmiştir. Bugüne kadar hegemonik ve bölgesel devletler, Türkiye’nin baskıcı politikalarını eleştirirken bir yandan da ‘kendisini garanti altına almalı’ diyerek bu duruma sessiz kalıyordu. Ancak bu noktadan sonra, bu devletler de Türkiye üzerinde demokratikleşme yönünde baskı kuracaktır. Bu süreç, aynı zamanda Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik süreci açısından da bir fırsat olabilir.”
‘Sorunlara çare bulunsun, yasalar çıkarılsın’
Saliha Aydeniz, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bir an önce bu meseleyle ilgili somut adımlar atması gerektiğini vurgulayarak, “Bugüne kadar Türkiye bütçesinin en büyük kısmı savaşa ayrıldı. Her yıl milyonlarca dolar savaş için harcanıyor. Bu da ekonomik krizi derinleştiriyor. O açıdan PKK’nin almış olduğu bu karar, savaşın durması yönünde tarihî bir adımdır. Bu gelişmenin siyasi, toplumsal ve ekonomik olarak olumlu sonuçları olacaktır. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt halkının kazanımlarının kalıcı hale gelmesi açısından da bu süreç büyük bir fırsattır. Devletin artık somut adımlar atması, inkâr ve baskı politikalarını terk etmesi gerekiyor. Bu kapsamda, Türkiye Meclisi’nin acilen toplanması ve çözüm sürecine yönelik kararlar alması gerekir. Biz DEM Parti olarak, Türkiye Parlamentosu’nda bir komisyon kurulmasını talep ediyoruz. Bu komisyonda tüm partiler yer almalı; iktidar, muhalefet fark etmeksizin herkes sürece dahil olmalıdır. Türkiye’nin genel anlamda yaşadığı sorunlara çözüm bulmak için bu masa etrafında birleşilmeli ve bu çerçevede yeni yasalar çıkarılmalıdır” dedi.
‘Fiziki özgürlüğünü sağlayacak koşulların planlanmalı‘
Yaşanan tüm gelişmelere rağmen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın hala ağır bir tecrit altında tutulduğunu hatırlatan Saliha Aydeniz, sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için Abdullah Öcalan’ın koşullarının değiştirilmesi gerektiğini söyleyerek, “Devlet, Sayın Öcalan’ın koşullarını iyileştirmeli ve fiziki özgürlüğünü sağlamalıdır. Çünkü barış süreci tek taraflı işlemez; çift taraflılık esastır. Barış, her iki tarafın da aktif şekilde sürece dahil olmasıyla mümkündür. Bugün iktidar da muhalefet de açıkça bu meselenin çözümünde asıl muhatabın Sayın Abdullah Öcalan olduğunu söylüyor. Muhalefet, ‘Biz de süreci destekliyoruz’ diyorsa, o zaman her iki tarafın da koşulları eşit olmalıdır. Devlet kendi söylemlerini rahatlıkla aktarabiliyor, herkesle görüşebiliyor; ancak diğer muhatap hala ağır bir tecrit altında tutuluyor. Bu kabul edilemez bir durumdur. Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü sağlayacak koşulların planlanması gerekiyor. Artık bu süreç sadece bir heyetle yürütülemez. Sürekli olarak Adalet Bakanlığı’ndan görüşme izni isteme hali sona ermeli. Özgürlük mücadelesi verdiği için cezaevinde tutulan yüzlerce siyasetçi, eşbaşkan ve milletvekili hâlâ içeride. PKK’nin kendini feshettiğini ilan etmesinin ardından, bu kişilerin içeride tutulmasına dair hukuki ve siyasi gerekçeler de ortadan kalkmıştır” diye ifade etti.
‘Bugün sürece direniş yön verdi’
Saliha Aydeniz, sürecin halkın mücadelesi ve direnişiyle bugünlere geldiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizler inançlıyız. Bugün bu sürece halkın direnişi, ödediği bedeller ve duruşu yön verdi. Devlet artık bu konuda samimiyetini ortaya koymalı. Gittiğimiz her yerde halkımız, ‘İnanmıyoruz, yine bizi kandırırlar’ diyor. Ama biz kendimize inanıyoruz ve halkımız da bize güveniyor. Son dönemde yapılan açıklamaları hem anlamlı hem de samimi buluyoruz. Ancak bu açıklamalar yalnızca sözde kalmamalı; somut adımlara dönüşmeli, pratikte karşılık bulmalıdır. Bu noktada ilk rol ve misyon DEM Parti’ye, halkımıza, kadınlara ve gençlere düşüyor. Kalıcı barış talebimizde ısrarcı olduğumuzu göstermek için örgütlülüğümüzü daha da büyütmeliyiz. Aynı şekilde muhalefet de sorumluluk almalı, rolünü oynamalıdır. Kurum ve kuruluşlar da üzerlerine düşeni yapmalıdır. Eğer 2013 ile 2025 yılları arasını değerlendirecek olursak, Türkiye’nin demokrasiden nasıl uzaklaştığını açıkça görebiliriz. Bu nedenle herkes, kendi sorumluluğunun bilincinde olmalı.”
Haber: Gülistan Gülmüş \ JINNEWS