• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
19 Mayıs 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

Tuncel: Öcalan’ın yükünü omuzlayarak demokratik toplumu inşa etmeliyiz

19 Mayıs 2025 Pazartesi - 09:30
Kategori: Güncel, Manşet
Tuncel: Öcalan’ın yükünü omuzlayarak demokratik toplumu inşa etmeliyiz

Mücadelenin bitmediğini, sadece mücadele araç ve yöntemlerinin değiştiğini belirten Sebahat Tuncel, ‘Öcalan üstüne düşen sorumluluğu fazlasıyla yerine getirdi. Şimdi onun yükünü omuzlamak ve demokratik toplumu inşa etmek zorundayız’ dedi

Ankara Çubuk Barajı’nda 1973 Newrozu’nda yapılan 6 kişilik toplantıyla temelleri atılan ve 27 Kasım 1978’de Amed’in Licê ilçesinin Fis köyünde kurulan PKK, 5-7 Mayıs tarihleri arasında 12. Kongresi’ni topladı. PKK, aldığı kararla kendisini feshettiğini ve tüm çalışmalarını sonlandırdığını duyurdu. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” üzerine alınan karar tüm dünyada geniş yankı uyandırdı.

Özgür Kadın Hareketi (TJA) üyesi Sebahat Tuncel, Kürt sorunu, Öcalan’ın çağrısı ve PKK’nin aldığı tarihi kararı Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Emrullah Acar ile konuştu.

  • Tarihe “29’uncu İsyan” olarak geçen PKK, yaptığı son kongrede “çalışmalarının sonlandırdığını” duyurdu. PKK ve Kürt sorunu arasında nasıl bir bağ var? 

Kürt sorununun ortaya çıkış nedenlerini doğru okumak lazım. Sayın Öcalan, 27 Şubat çağrısında imha, inkar ve asimilasyon politikalarına vurgu yaparak, PKK’nin ortaya çıkmasındaki rolünü ifade etti. Ulusal kurtuluş mücadelelerinin ortaya çıkış sürecini, 68 kuşağının devrimci dinamiğinin ortaya çıktığı dönemle bir arada değerlendirdiğimiz gerek. PKK’nin ortaya çıkışının Kürt inkarından kaynaklandığını biliyoruz. Kürtler bu toprakların kadim halklarından biridir. Bir halkın varlığını inkar etmek en büyük insanlık suçudur. Bu çok ciddi bir problem. Binlerce yıldır bu topraklarda var olan bir halkı yok saymak, dilini, kültürünü ve kimliğini yasaklamak en temel sorun. PKK’nin ortaya çıkış koşulları da bunlarla bağlantılı. Biz hep PKK’nin bir neden değil sonuç olduğunu söyledik. Eğer Kürtlerin inkarı olmasaydı bugün bunlar yaşanmazdı.

  • Abdullah Öcalan sık sık tarihsel “Kürt-Türk ittifakına” vurgu yapıyor ve 3 stratejik ittifaka dikkat çekiyor. Son yaşanan gelişmeler üzerinden değerlendirecek olursak, yeni bir ittifaka daha kapı aralandı diyebilir miyiz? 

Sayın Öcalan, bu süreç başlamadan önce de savunmalarında sık sık Kürt-Türk ittifakından çok bahsediyordu. Yeni bir Kürt-Türk ittifakı gelişmesinin bütün halklara kazandıracağına dikkat çekiyor. Tarihsel olarak baktığımız zaman; 1071 Malazgirt, ilk Kürt-Türk ittifakı olarak karşımıza çıkıyor. Devamında 1514’te Çaldıran, Osmanlı ve Safevi arasındaki denklemde Kürtler Osmanlı’dan yana tavır takınıyor. 3. ittifak ise cumhuriyetin kuruluşunda oluşturulan ittifaktır. Bu ittifakların hepsinden Türkler kazanıyor. Ortadoğu’da yaşanan savaşlar ve ekonomik kriz, ulus devletin yarattığı ve kapitalist modernitenin ortaya çıkardığı kaoslar bir kez daha bir Kürt-Türk ittifakının gelişmesini tarihsel bir zorunluluk olarak önümüze koyuyor. Bu ittifakın bu sefer hem Kürtler hem de Türklere kazandıracak bir noktada olması önemli. Bu 3 ittifakta Kürtler gönüllü olarak ittifak ilişkisine girmiş durumda. 4. ittifak bir şekilde Türkiye’nin geleceğini de Kürtlerin de geleceğini etkileyecek bir süreç.

  • 68 kuşağının etkilerine işaret ettiniz, PKK o dönemden nasıl etkilendi ve bu süreçte neler değişti? 

1970’li yıllar dünyada sol-sosyalist hareketlerin geliştiği bir süreç. 68 hareketinin geliştiği bir dönem. Ulusal kurtuluş mücadelelerinin yaşandığı bir dönem. Dolayısıyla Kürtler açısından da bu temel gündemlerden birisi oluyor. Ankara Çubuk Barajı’nda kurulan grup, devletin imha ve inkar politikalarına karşı da bir itiraz aynı zamanda. Sayın Öcalan’ın Türkiye devrimci önderleriyle kurduğu bir ilişki var. Mahir Çayan için ‘Belki Mahir yaşasaydı birlikte yoldaşlık yapardık’ diyor. Mahir’in Kürt sorununa yaklaşımı önemlidir. Denizler idam sehpasına giderken ‘Yaşasın Kürt-Türk halklarının kardeşliği’ diyor. İbrahim Kaypakkaya’nın bu konu ile ilgili yaklaşımı biliniyor.

1984’te ilk silahlı mücadelenin gelişmesi ve sonrasında yaşananlar Türkiye’nin 50 yıllık tarihine damga vurdu. Kürtler bu tarihsel süreçte çok önemli deneyimler elde etti. İnkar edilen Kürtlük artık toplumsal olarak kendini var eden bir noktaya geldi. Kürt dili ve kültürüne dönük baskı devam ettirilse de Kürt halkı bu politikalara karşı direndi ve örgütlenmeye devam ediyor. Aslında inkar resmi olmasa da fiilen ortadan kaldırılmış oldu. Asimilasyon politikalarına karşı Kürtler kendini örgütledi. Bunlar önemli. Önümüzdeki süreç de bu açıdan yeni bir başlangıçtır.

  • PKK’nin çalışmalarını sonlandırmasını “yeni bir başlangıç” olarak tanımladınız. PKK’nin ortaya çıkmasını sağlayan gerekçeler ortadan kalktı mı? 

Kürt halkının özgürlük, eşitlik ve demokrasi sorunu hala devam ediyor. Dolayısıyla bu bir başlangıç, bitiş değil.

PKK kendini fesh etmiş olabilir ama Kürt halkının özgürlük, eşitlik ve demokrasi sorunu hala devam ediyor. Dolayısıyla bu bir bitiş değil, bir başlangıçtır. Ortadoğu’da ve dünyada toplumsal ve ekonomik gelişmeler yaşanıyor. Sayın Öcalan da yeni çağı yorumlayıp, buna göre örgütünü ve devleti dönüştürmek istiyor. Dolayısıyla bu bir başlangıç, bitiş değil. Bundan sonraki aşamanın farklı yöntemlerle, silah ile değil de demokratik siyasetle yürütme konusunda bir irade ortaya çıkmış durumda. Sayın Öcalan’ın bu çağrısına PKK cevap verdi. Sayın Öcalan’ın kurduğu örgüt, Sayın Öcalan’ın nasıl bir şey istediğini biliyor. Daha önce de -başarıya ulaşmadı- bir değişim süreci yaşanmıştı. Bunu şimdi başarıya ulaştırma ve Ortadoğu halklarına yeni bir seçenek sunma sorumluluğu var.

  • Özellikle bazı hükümet yetkililerinin kullandığı dil kamuoyunda eleştiriliyor. Kullanılan bu dil sürece katkı sağlıyor mu? 

Dil önemli bir konu. Bir şeyi nasıl ifade ettiğiniz, ya da hangi şekilde ifade ettiğiniz önemli. Sadece bir konuşma diyalog aracı değil, aynı zamanda sürecin nasıl ilerleyeceğini ifade eden bir kavramdır. O yüzde Sayın Öcalan ‘dönemin dili barış dili olmalı herkes barış dilini kullanmalı’ diyor. Negatif dil süreci geliştiren bir dil olmuyor. Ne yazık ki Türkiye’de negatif dile çok alışığız. Olumsuz bir dil yerine daha pozitif bir dil kullanmak gerek. Bu sadece Kürtler açısından değil, devlet için de geçerli olan bir şey. Bu dil yeni dönemin inşasında önemli bir konu. Üslup sert olabilir ama ne söylendiğine dikkat etmeniz gerek.

Devletin kullandığı negatif dil meselesi önemli. Bu kadar zorlu bir süreç, herkesin kendi dili ve üslubuna dikkat etmesi gerekiyor. Güven arttırıcı bir adım olması gerek. Bu noktada devlet yetkililerinin barış dilini kullanma ve barışa dair daha somut adımlar atması gerekiyor. Demokratik siyaset zeminini açmak sorumlulukları var. Sonuçta iktidar onlar; yasa ve anayasa yapmak konusunda parlamentonun devreye girmesi gerek.

  • Abdullah Öcalan’ın “umut hakkı” da gündemde olan bir konu. Ancak bazı kesimler bu durum gündeme geldiğinde tepkileniyor. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un da “umut hakkı”na dair olumsuz açıklamaları söz konusu. “Umut hakkı” bağlamında hangi adımlar atılmalı? 

“Umut hakkı” devletin önünde duran bir görevdir. Avrupa İnsan Haklar Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği bir karar var. Türkiye bu kararın gereğini yapmak zorunda. Taraflardan biri alabildiğince özgürken, diğer tarafın olmaması ve tecride tabi tutulması kabul edilemez. Barış olacaksa Sayın Öcalan’ın özgürlüğünün güvence altına alınması gerekir. Türkiye hakları kendi özgürlüğünü Sayın Öcalan’ın özgürlüğüne bağlamış durumda. Bu, sürecin başarıya ulaşmasının gerekliliklerinden biridir. Şart ve koşuldan ziyade, eğer gerçekten toplumsal barış olacaksa, bunun koşullarından birisi Sayın Öcalan da dahil siyasi mahpusların özgürlüğünün yolunu açacak hukuki adımları atmaktır.

Demokratik siyasetin, hak ve özgürlüklerin, eylem ve örgütlenme hakkının yasal güvence altına alınması gerekir. ‘Terörle Mücadele Kanunu’ Türkiye’de Kürtlere karşı kullanılıyor. Önümüzdeki dönem bütün bunları tartışmak, sorunun hukuki ve siyasi çözümü noktasında da herkesin adım atması gerekiyor. Hem askeri hem de hukuki koşulları oluşturmak gerekir. Bir yandan barış görüşmesi yapıp, bir yandan ‘bunlar olmayacak’ diyemezsiniz. O zaman barış koşulları olmaz.

İktidar ve barışın toplumsallaşması noktasından sorumlulukları var. Kürt halkının da sorumlulukları var. Bu süreci ilerletmek gerek. Şuana kadar Kürt siyasi hareketi üstüne düşen görevi yaptı. Sayın Öcalan çağrı yaptı, PKK önce buna cevap verdi ve ateşkes ilan etti. 12 Mayıs’ta da kendisini feshettiğini duyurdu. Bundan sonra süreç, devletin üstüne düşen sorumluluklarını yerine getirmede. Dilden üsluba kadar birçok adım atmak zorunda.

  • Çağrı ve kongre kararlarının ardından somut olarak hangi adımlar atılmalı? 

Bu süreç çok önemli ve bu sefer heba edilmemeli. Türkiye halklarının ve biz kadınların barışa ihtiyacı var. ‘Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi’ni kurarken de tartıştık. Barış sadece Kürt-Türk barışını sağlamak değil, Türkiye’de devlet ile sorunu bulunan tüm kesimlerin bu sürece dahil olması ve bu sürecin gerçek anlamda bir barışa evirilmesi için sorumluluk üstlenmesi gerekir. Sayın Öcalan’ın çağrısı çok önemli bir çağrı. Silahların devre dışına çıkması, sorunun hukuki ve siyasi zemine taşınması çok önemli. Demokratik toplum meselesi de bizim inşa edeceğimiz bir süreç. Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bir sistemi, sosyalist bir toplumu örgütlemek bizim sorumluluğumuzda olan bir şey. Dolayısıyla tüm örgütlü alanların; kadın, gençlik, emek, sosyalist hareketler, sistemden rahatsız olan tüm kesimlerin demokratik toplumu örgütlemek konusundan üzerine düşeni yapması gerekiyor. Bu hiç kolay değil, bu bir mücadele süreci.

Mücadele bitmiyor, mücadelenin araçları ve yöntemi değişiyor. Önümüzdeki süreci örgütleyecek olan, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bu sitemi örgütleyecek olan bizleriz. Herkesin bu bilinçle hareket etmesi gerekir. En nihayetinde örgütlü toplum, kendi geleceğini kazanabilir. Örgütlülüğü olmayanın özgürlüğü ve geleceği de olamaz. Kendi sistemini örgütlerken, toplumsallaştırabilen kazanabilir. Bu açıdan en başta TJA olarak hepimize görev düşüyor. Kadın hareketi olarak bu perspektifte bakarak tartışmalarımızı yürüttük ve yeni toplum inşasında üstümüze düşen sorumlulukları gerçekleştireceğiz. Herkesin bunu bir görev olarak üstlenmesi gerekiyor. Sayın Öcalan üstüne düşen sorumluluğu fazlasıyla yerine getirdi. Şimdi onun yükünü de omuzlamak ve demokratik toplumu inşa etmek zorundayız.

İSTANBUL

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

İGK keyfi kararlarla tutsakların tahliyesini engelliyor

Sonraki Haber

Kaytan ve Altun’un anmasına katılanlar: Barış için mücadele edeceğiz

Sonraki Haber
Kaytan ve Altun’un anmasına katılanlar: Barış için mücadele edeceğiz

Kaytan ve Altun’un anmasına katılanlar: Barış için mücadele edeceğiz

SON HABERLER

Açılışı yapılan pazarın açılışı bir de kayyım tarafından yapıldı!

Açılışı yapılan pazarın açılışı bir de kayyım tarafından yapıldı!

Yazar: Yeni Yaşam
19 Mayıs 2025

100 aile daha Şengal’e geri döndü

100 aile daha Şengal’e geri döndü

Yazar: Yeni Yaşam
19 Mayıs 2025

Karakoç ve Ocak mezarları başında anıldı

Karakoç ve Ocak mezarları başında anıldı

Yazar: Yeni Yaşam
19 Mayıs 2025

Mexmûr’daki çadır eylemi 5’inci gününde

Mexmûr’daki çadır eylemi 5’inci gününde

Yazar: Yeni Yaşam
19 Mayıs 2025

YNK ve KDP Irak seçimlerine ayrı listeyle katılacak

YNK ve KDP Irak seçimlerine ayrı listeyle katılacak

Yazar: Yeni Yaşam
19 Mayıs 2025

Fail yakınlarından Şirnex Barosu’na ve Jinnews’e tehdit

Fail yakınlarından Şirnex Barosu’na ve Jinnews’e tehdit

Yazar: Yeni Yaşam
19 Mayıs 2025

DEM Parti Saadet Partisi görüşmesi başladı

DEM Parti Saadet Partisi görüşmesi başladı

Yazar: Yeni Yaşam
19 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır