Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun’un anmasına katılanlar, Kaytan ve Altun’un özgürlük ve hakikat savaşçıları olduğunu belirterek, barış mücadelesine sahip çıkacaklarını vurguladılar
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın ardından 12’nci Kongresi’ni gerçekleştiren PKK, “yeni bir başlangıç” olarak duyurduğu kararlarının yanında kurucu kadrolarından Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun yaşamını yitirdiğini açıkladı. Açıklamanın ardın birçok merkezde Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun için anma programları düzenlendi.
İstanbul ve Amed’de düzenlenen anmaya katılan yurttaşlar Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun’un özgürlük savaşçıları olduğunu vurguladı.
‘Barışı inşa edeceğiz’
İstanbul’da düzenlenen anmaya katılanlar arasında olan Fince Akman, Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun’un on yıllardır Kürdistan dağlarında mücadele ettiklerini ve onların emeklerine, mücadelelerine sahip çıkacaklarını ifade etti. Sırrı Süreyya Önder’i de anan Fince Akman, “Onlar yaşamlarını bu dava için verdiler. Binlerce şehitlerimiz var. Buradan binlerce selam yolluyorum. Onlar rahat uyusun. Davaları yerde kalmayacak. Barışı inşa edeceğiz. Umudumuz var” ifadelerini kullandı.
‘Mirasları onurlu, özgür yaşamaktır’
Anadolu Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAY-DER) Yöneticisi Necip Bingöl, PKK tarihinde Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun’un yerinin önemli olduğunun altını çizerek, “Ali Haydar Kaytan bir siyasal bilimciydi, sosyolog, edebiyatçıydı. Yaşamını dağlarda sürdürürken, o halkın ve toprağın kendine verdiği manevi değerlere dönüştürdüğü o duyguyu şiirlerle dile getirdi. Çünkü gerçekten profesör gibiydi, ak saçlı bir bilgeydi” dedi.
Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun’un anılarına sahip çıkılması gerektiğini vurgulayan Necip Bingöl, 1981’de lise öğrencisiyken Kürtçe konuştuğu için öğretmeninin kendisine hakaret ettiğini anlattı. O vakitler tam anlamıyla Kürt bilincine sahip olmadıklarını ancak Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun gibi öncülerin Kürtlere büyük katkı sunduklarını dile getiren Necip Bingöl, “Şu an Kürtler Ortadoğu’nun önemli bir denklemi. Dünya siyasetinde Kürtler var. Bunu herkes görüyor. Onlara minnettarız. Onlar bize manevi miras bıraktılar. Mirasları da onurlu, özgür yaşamaktır. Özellikle Kürt halkı kendi ulusal değerlerine sahip çıkmalıdır. Kendi ulusal değerlerimize sahip çıktığımız da onların anısına da sahip çıkmış olacağız” diye konuştu.
‘Barış için her şeyi yapmaya değer’
Anmaya katılan yurttaşlardan Fazile Ertürk, “Onlar bir halkın kurtuluşunda ilk çakmağı çakanlardı. Onlar Önderliğin (Abdullah Öcalan) ilk yoldaşlarıydı. Bir halkın derdine derman olan insanlardı. Onları sözle anlatmak imkansız. Hayat borçluyuz onlara, çünkü hayatlarını bu uğurda verdiler. Böyle insanlara öldü diyemeyiz. Onlar binlerce insanın yüreğinde yaşayacaklar. Anılarına saygıyla. Onların düşüncelerini sahiplenerek, onların izinden karınca kararınca yürümek hepimizin boyun borcu” ifadelerini kullandı.
Başlayan yeni sürecin heyecan ve umut verici olduğunu söyleyen Fazile Ertürk, “Diğer yandan böyle üzüntülü haberlerde alıyoruz. Fakat üzülmek değil, onların düşüncelerini yansıtmaktır asıl olan. Yeni sürece de herkesin Önderliği doğru anlayarak, sürece doğru katılması önemlidir. Önderlerin söylediği gibi ‘Bu son değil, yeni bir başlangıçtır.’ Her zaman için böyle büyük çıkışlar ve devrimler olmuştu. Bu harekete de öyle bakıyorum. Yeni sürece büyük umut ve inançla bakıyorum. Çünkü karşı taraftan değil, mücadele eden halkların kendilerini örgütleyip kendilerinin kararlılığıyla bu barışa ulaşacaktır. Barış için her şey yapmaya değer. Umuyorum, biz de o günleri görürüz” diye belirtti.
‘Özgürlük hakikat savaşçılarıydı’
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Gaziosmanpaşa İlçe Eşbaşkanı Rukiye Ekenler ise Rıza Altun ve Ali Haydar Kaytan’ın hikayelerini 1990’lı yıllarda üniversite gittiği dönemde dinlemeye başladığını belirtti. Rukiye Ekenler, öncülerin Tuzluçayır’daki örgütlenmelerine işaret eden ve bundan çok etkilendiğini söyleyerek, “Onların hikâyesini duyduğumda gerçekten çok etkilenmiştim. Hatta bir gün Tuzluçayır’a gittiğimi, oralarda dolaştığımı hatırlıyorum. Onlar tam anlamıyla bir özgürlük ve hakikat savaşçısıydı. Onların varlıkları da şehadetleri de bizim devrim mücadelemizde çok ciddi izler bırakmıştır. Ve anılarının önünde saygıyla her zaman eğiliyoruz. Sadece onlar değil, onların nezdinde devrim, barış, özgürlük, demokrasi için toprağa düşmüş bütün şehitlerimizi saygıyla anıyoruz” dedi.
Yitirilen tüm canların mücadelelerini yaşatacaklarını söyleyen Rukiye Ekenler, “Onların hikayeleriyle, hayalleriyle birlikte ortaya çıkan bir süreç ve Kürt halkının uyanışıyla birlikte Ortadoğu ve dünyadaki değişiklikleri 50 yıllık hayatımda gördüm, yaşadım. Onların o hikayeleri doğrultusunda ben de bu mücadelenin ucunda, köşesinde yer almaya çalıştım. Umarım tam da onların hayalleri doğrultusunda güzel günlere en kısa zamanda ulaşırız” ifadesinde bulundu.
‘Adımlar karşılıklı atılırsa barış olur’
Riha’dan Amed’deki anmaya katılan Meyase Korkmaz, Altun ve Kaytan’ın 50 yılını mücadeleye adadığını söyledi. Mücadelelerinin takipçisi olacaklarının altını çizen Meyase Korkmaz, “Bizler iyi adımları devletten de bekliyoruz. Adım atılmazsa hiçbir şey çözülmez. Adımlar karşılıklı atılırsa barış olur. Barış sağlanırsa Türkiye Cumhuriyeti’nde Kürtler de Türkler de herkes özgür olur” diye belirtti.
‘Anma ve barış için buradayız’
Merdîn’in Nisêbîn (Nusaybin) ilçesinden katılan Süheyla Akalın, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini belirtti. Süheyla Akalın, “Kimsenin annesi artık ağlamasın istiyoruz. Adaletin ve barışın sağlanmasını istiyoruz. Barışın sağlanması için devletin de adım atması lazım” dedi.
Şirnex’in Silopiya (Silopi) ilçesinden gelen Emine Alkış, Kaytan ve Altun gibi ölümsüzleri anmak için alanda olduklarını dile getirdi. Emine Alkış, devamında ise “Önder Apo nasıl dünyaya barış mesajını duyurduysa, tüm dünyada o çağrıya cevap vermelidir. Kimliğimizin, dilimizin kabul edilmesini istiyoruz. Bu katliamlar bırakılsın, hapisteki tutuklularımız bırakılsın” diyerek, taleplerini sıraladı. Silopiya’dan gelen Rıhan Arslan da, tüm annelerin el ele vererek, barış mücadelesini güçlendirmesini istedi.
Erzirom’dan gelen Osman Yıldırım, onurlu bir barış için alanda olduklarını vurgulayarak, “Zindandaki tutsakların serbest bırakılmasını istedi.
Kurtay’ın kardeşleri: Bu anma barışın gerekliliğiyle yüzleşmedir
Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nde zulüm ve işkencelere karşı 17 Mayıs 1982 tarihinde bedenini ateşe veren Ferhat Kurtay’ın kardeşleri Rabia Kurtay ve Ferit Kurtay da anmaya katılanlar arasındaydı. Rabia Kurtay, “Ciğerimiz yandı, artık başkasının ki yanmasın. Herkes diliyle, toprağıyla dünyaya gelmiş. Kimse ölmesin. Barış olsun, anneler artık ağlamasın istiyoruz. Çok büyük bedeller verdik, o bedellerin arkasındayız” ifadelerini kullandı.
Ferit Kurtay da, şunları belirtti:
“Bu anma, 43 yıllık mücadelenin sonucu olarak toplumun, toplumsal bir barışın gerekliliğiyle yüzleşmedir. Hem Kürt hem de Türk halkı açısından artık bu acıların bitmesinin, yeni toplumsal barışı inşa etmenin zamanı geldi. Ali Haydar Kaytan, Rıza Altun… Bu mücadeleyi ilmik, ilmik örerek buraya gelmişler. İnsanlık, kardeşlik adına umudu büyüttüler. Barış mücadelesine sahip çıkmak, yaşamını yitirenlerin mücadelesini büyütmek gerekiyor. Onlara layık olacağız. Ferhat ve arkadaşlarının yaktığı ateşi, barışla, kardeşlikle, sevgiyle büyütmek istiyoruz.”
Kaynak: MA
