Gençliğin özgürlük hareketi ile başlayan direniş kültürüne her alanda sahip çıkması, bunu demokratik toplum mücadelesiyle birleştirmesi büyük önem taşımaktadır. Direnişle biçimlenen mücadele kültürü, demokratik toplumun mayası olacaktır
Şerzan Özgür
Doğada diyalektiğin işlediği geç de olsa bilimsel gelişmelerle doğrulanmış ve günümüzde artık ortak bir kabul haline gelmiştir. Ancak buna rağmen diyalektiğin toplumsal yapılardaki işleyişini kabul etmemek hâlâ bir sorundur. Doğa için bu yasayı kabul edip toplum için inkar etmek büyük bir çelişki olmaktadır. Şüphesiz doğayla toplum arasında öz itibariyle farklılık vardır. Ancak temel yasaların, farklı biçimlerde de olsa oluşum halinde olan her varlık için geçerli olduğu bir gerçektir.
Tarihte değişimi reddeden her toplumsal hareket, zamanla kendi içinde çürüyerek ya sonunu getirmiş ya da hakim sistemlerin yedeği haline gelmişlerdir. Bu çerçeveden bakacak olursak, Kürt Özgürlük Hareketi’nin her süreçte gelişen dünya koşullarına göre kendini yenilediği, değiştirip geliştirmiş bir hareket olduğunu görürüz. Tarih bizlere ancak bu iradeye sahip devrimcilerin değişimi esas alabileceğini ve toplumu dönüştürebileceğini göstermektedir. Devrimcilik de özünde bunu gerektirir. Bu anlamda özgürlük hareketi, değiştirdiği kadar kendini de sürekli dönüştürmüştür. İşte bazılarının anlamadığı, anlamakta güçlük çektiği budur.
Ufku dar, zihni geleneksel yargılarla kuşatılmış olanların son derece dinamik, çelişki ve çatışmalarla dolu ve karmaşık toplumsal yapıları anlaması beklenemez. Devrimci örgütler köklü toplumsal dönüşümler meydana getirmek için kurulur. Hedeflenen toplumsal değişimi gerçekleştirdikleri oranda başarılı oldukları söylenebilir. Yıkma ve inşa etme de dahil yapılan her faaliyet bu toplumsal değişimi sağlamak adına gösterilir. Bu konuda yöntemin değişmesi ise kesinlikle koşullara bağlı bir durumdur. Belli koşullarda siyasal-demokratik yöntemler esas alınabildiği gibi daha farklı koşullarda daha farklı yöntemler uygulanabilir. Kürt Özgürlük Hareketi’nin yaşadığı radikal dönüşümü bu perspektiften okumak gerçeği daha doğru anlamamızı sağlayacaktır.
Kürt halkı nasıl ki soykırım ve asimilasyon politikalarına karşı direnmişse, barış ve demokratik toplum sürecini de aynı bilinç ve örgütlülükle sahiplenecektir, sahiplenmektedir. Demokratik toplum inşası temelinde demokratik mücadele döneminin görevlerine sahip çıkacaktır. Bu süreçte Kürt halkının, kadın ve gençlerin öncülüğünde, yaşamın her alanında örgütlülüğünü oluşturması, dili, kimliği ve kültürüyle kendine yeterli olması temelinde örgütlenmesi belki de en önemli husus olmaktadır.
Kürt demokrasisini geliştirme ve Kürt demokratik uluslaşmasını sağlama yönündeki sorumluluklarını yerine getirmede gençliğin rolü kaçınılmazdır. Mücadele ve direniş ile geçen özgürlük tarihimizin mirası demokratik siyaset yöntemiyle daha güçlü gelişecek, halklarımızın geleceği özgürlük ve eşitlik temelinde gelişme gösterecektir. Bu anlamda gençlik; yoksul ve emekçi halklarımızın, tüm inanç gruplarının, kadın ve gençlerin, işçi ve köylülerin, kısacası iktidar dışında kalmış tüm kesimlerin barış ve demokratik toplum sürecinde haklarını savunarak demokratik ve adil bir sistemin oluşması için çalışmalıdır.
Gençliğin özgürlük hareketi ile başlayan direniş kültürüne her alanda sahip çıkması, bunu demokratik toplum mücadelesiyle birleştirmesi büyük önem taşımaktadır. Direnişle biçimlenen mücadele kültürü, demokratik toplumun mayası olacaktır. Anlam ve eylem birlikteliğiyle özgür yaşamın temellerinin atıldığı bir döneme girmiş bulunuyoruz. Gençliğin bu eksende katılım göstermesi beklenen çıkışın en büyük güç kaynağı olacaktır.
Özgürlük Hareketi genç başladı, halka mal olmuş bir biçimde genç devam edecek, sonsuza dek genç kalacak…