İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları, katliam yasasının geri çekilmesi talebiyle açlık grevi başlattı
İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları, sokak hayvanlarının katliamını öngören yasanın geri çekilmesi talebiyle açlık grevine başladı. Kent Enstitüleri Derneği’nde yapılan açıklamada salona “Bu suça ortak olmayacağım, sokaktaki dostumu savunacağım” ve “Katliam yasasına karşı topyekun mücadeleye” yazılı pankartlar asıldı. Basın metnini İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları üyeleri Bilge Berk, Mansur Karaca ve Kaan Gencel yaptı.
Açıklamada “katliam yasası” olarak nitelendiren yasanın Ağustos 2024’de yürürlüğe girmesi ile birlikte CHP’li belediyelerin sokak hayvanlarını toplayıp ölüm barınaklarına konmasının AKP iktidarının yaşam hakkını hedef alan rejimini kalıcı hale getirildiği ifade edildi. Anayasa Mahkemesi’nin de (AYM) yasayı onayladığının hatırlatıldığı açıklamada, AYM’nin bu kararının yaşam hakkından uzak olduğu ifade edilerek, “Bizler, İzmir, İstanbul ve Eskişehir’de yaşayan yaşam savunucuları olarak, hayvanların yaşam hakkı için açlık grevine başlıyoruz. Bu grev, yalnızca bir protesto biçimi değil; barınak denen ölüm kamplarında açlıkla, susuzlukla, hastalıkla boğuşan, diri diri gömülen, aç bırakılan can dostlarımızla kurduğumuz bir dayanışma köprüsüdür. Açlığımız onların açlığıdır. Direnişimiz onların sesi, onların nefesidir. Bu yasa, bilime, vicdana, kamu yararına ve anayasal ilkelere aykırıdır. Yerel yönetimler ve kamu kurumları yıllardır sorumluluklarını yerine getirmezken kısırlaştırma, aşılama ve rehabilitasyon çalışmaları için ayrılması gereken kaynaklar nereye harcandığı belirsiz bütçelerde buharlaşırken, çözüm diye sunulan şey yalnızca tecrit ve ölümdür. Yerel yönetimler ve kamu kurumları üzerine düşeni yapmazken, hayvanlar ‘çözüm’ adı altında ölüm kamplarına hapsedilmekte, öldürülmekte veya ölümden beter yaşam koşullarına maruz bırakılmaktadır” denildi.
‘Sokak hayvanları düşman ilan edildi’
Açıklamada, sokak hayvanlarının düşman ilan edildiği belirtilerek, çocukların güvenliğinin bahane edildiği ve hayvanların hedef haline getirildiği ifadelerine yer verildi. Açıklamada yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte sokak hayvanlarını toplama ve katletme olaylarının arttığına dikkat çekilerek, Niğde’de ölüm çukurlarına atılan köpekler, Erzincan’da anestezi verilerek diri diri gömülenler, Osmaniye’de canlı gömüldüğü halde yaşamak için çırpınan hayvanlar, Altındağ’da ölüm çukuruna atılan hamile köpek, Mamak’ta açlıktan birbirini yemek zorunda bırakılanlar, Ümraniye’de zindanlara hapsedilen, Gebze’de canlı canlı poşetlenip çöpe atılanlar, Türkiye’nin dört bir yanında silahla, dirgenle, zehirle, dövülerek ya da açlığa mahkûm edilerek katledilen binlerce hayvan. Bunların hiçbiri ‘istisna’ değil, yasanın doğrudan sonucudur. Bu katliam süreci sadece merkezi iktidarla sınırlı kalmamış, yerel yönetimlerin de suça ortak olmasıyla derinleşmiştir. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ‘yasaya uymayacağız’ yönündeki açıklamalarına rağmen CHP’li belediyelerin, ölüm politikalarını fiilen uyguladığına şahit oluyoruz. Belediye çalışanlarının hayvanları öldürmek ve hapsetmek için adeta sıraya girdiğine tanıklık ediyoruz. Bu kişiler, yıllardır mevcut yasaları uygulamayan, tedavi edilmesi gereken hayvanları ‘ötanazi’ adı altında öldüren, hayvanlara karşı sevgi ve sorumluluk taşımayan kişilerdir. Hayvanların geleceği ve politik olarak son derece hayati bir mesele, yalnızca maaş kaygısıyla ya da işini kaybetme korkusuyla hareket eden kişilere bırakılamaz” diye belirtildi.
Kaynak: JINNEWS