• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
7 Haziran 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Zeynel Kete

Barışa giden yol, susturulan muhalefetten geçmez

5 Haziran 2025 Perşembe - 00:00
Kategori: Yazarlar, Zeynel Kete
Hakikatin ruhu, yolda birlik, tarihi sorumluluklarımız (2)

Türkiye’nin yakın tarihine baktığımızda, barış kelimesinin en çok konuşulduğu, hakkında şiirler yazıldığı, besteler yapıldığı, dile getirildiğinde çoğu zaman zindanların boylandığı, siyaset sözlüğünde belki yasakların en başından geldiği ama en az sahiplenildiği ülkelerden biri olduğumuzu acı bir şekilde hatırlarız. Barış’ı sahiplenmek, toplumsal barışın mücadelesini vermek, Barış’ı inşa etmeye çalışmak, barış denemelerinde bulunmak her zaman baskılarla karşılık bulmuştur. Kürt halkının özgürlük mücadelesi onlarca yıl bastırılmaya çalışıldı, bastırılamadığında ise “çözüm süreci” adı altında manipüle edildi. Bugünse tablo daha karmaşık ama aynı ölçüde tanıdık: İktidarın barışa dair hiçbir somut adım atmaması, buna karşılık muhalefetin, özellikle de CHP’nin sistematik olarak etkisizleştirilmesi, “yeni bir çözüm umudu daha doğmadan boğuluyor” algısı yaratılmaya çalışılıyor. Bilinmelidir ki Barış’a gidilen yol susturulan muhalefetten değil toplumsal ikrarlaşmadan geçer.

Çözüm değil, seçim süreciydi

AKP iktidarı, 2013-2015 arasında Kürt sorunu üzerinden başlattığı süreci, kalıcı barıştan çok siyasi kazanç için kurguladı. Bugün o döneme dair “cesur adımlar” olarak gösterilen hamlelerin bile, gerçekte toplumsal barışı değil, iktidarın oy hesaplarını öncelediği anlaşılıyor. Süreç kapandığında ise sadece diyalog değil, umut da susturuldu. “Barış denemeleri” akamete uğratıldı. Şimdi ise iktidarın, çözüm süreci için somut adımlar atmak yerine, süreci zamana yayması esas itibarıyla toplumu da tedirgin etmektedir. Acaba hükümetin farklı bir yönelimi mi olacak, dengelere mi oynuyor, oy kaygısı mı var şeklinde bir anlayış söz konusudur.

Artık barış sadece ötelenen değil, aynı zamanda bastırılan bir talep haline geldi. Kürt halkının talepleri karşısında “milliyetçi oy dengesi”ni gözeten bir siyaset anlayışıyla barış inşa edilemez. Hele ki bu süreç, muhalefetin tamamen devre dışı bırakıldığı bir ortamda şekillenecekse, o süreç zaten barış değil, kontrol projesidir. Kaldı ki” demokratik toplum ve barış” perspektifi sadece Türkiye’ye yönelik ve taktik bir hamle değildir. Türkiye’de somuta erecek barış başarısı doğalında İran, Irak, Suriye ve Ortadoğu’yu etkileyecektir. Bu etkileme bir kelebek etkisi şeklinde dünyada da karşılık bulacaktır. “Demokratik toplum ve barış” perspektifi aynı zamanda “demokratik bütünleşmeyi” ifade eder.

CHP son dönemde Kürt meselesine dair daha cesur açıklamalar yapıyor, yer yer iktidarın görmezden geldiği alanlara dair çözüm önerileri getiriyor. Ancak bu açılım, AKP iktidarının alışık olduğu “tek seslilik” zeminine aykırı olduğu için hemen cezalandırılıyor. Belediye başkanları hakkında açılan davalar, milletvekillerine yönelik siyasi operasyonlar ve medya baskısı tam da bu noktada devreye giriyor. CHP’yi ikiye bölerek bir tarafın başına Kemal Kılıçdaroğlu’nu getirmek, diğer yandan “ulusalcı” kanadı örgütleyerek ”barış karşıtı” cepheyi güçlendirmek mi istiyor? Bu hamlesi ile Meclis’te demokratik siyasetin öznesi olan DEM Parti’ye karşı bir cephe oluşturarak, DEM Parti’nin barışı toplumsallaştırması siyasetini etkisiz hale getirmek mi istiyor? Muhalefeti sustururken sadece rakiplerini değil, aslında barışın siyasal zeminini de ortadan kaldırıyor. Çünkü muhalefetsiz bir barış süreci düşünülemez. CHP’nin ve toplumsal muhalefetin sesi bastırıldığında, o boşluk ya radikalleşmeyle ya da tamamen sessizlikle doldurulur. Oysa barış, en çok da konuşulabildiği zamanlarda yeşerir.

Barış için katılım şart

Barış süreçlerinin evrensel ilkesi şudur: Bir çözüm ancak tüm tarafların meşru biçimde masada yer aldığı bir yapıyla, bir toplumsal sözleşmeyle mümkün olur. Türkiye’de bu masa yıllardır eksik: HDP kriminalize edildi, CHP etkisizleştirildi, emek ve demokrasi güçleri marjinalize edilmeye çalışıldı. Oysa gerçek bir barış süreci, yalnızca Kürt halkının değil, tüm ezilenlerin, kadınların, gençlerin, işçilerin, cümle canın kazanımı olabilir. Ama tarihsel bir gerçeklik vardır ki “barış denemeleri” muhataplarıyla yapılır. Muhataplarının dışında, kıyıda kenarda, köşede muhatap bulmak işin hakikatine aykırıdır.

AKP’nin bugünkü politikası, bu ortak zemini sistematik biçimde yok etmek üzerine kurulu. Sürekli seçim hesabı yapan bir iktidarın barışı gündemine alması zaten beklenemez. Ancak bu koşullarda bile, muhalefetin dışlandığı, susturulduğu, linç edildiği bir tabloda gerçek çözüm, gerçek muhatap değil, tali konular konuşulur ve yapay muhataplar esas alınır.

Barış, iktidarın tekeline alınamayacak kadar halkın hakkıdır. CHP, tüm tarihsel bagajlarına rağmen son yıllarda Kürt sorununa dair daha açık bir pozisyon almaya başlamışsa, Özgür Özel CHP’nin geleneklerinin dışında söylemlerde bulunmuşsa, bu toplumdaki değişim talebinin bir yansımasıdır. Ancak bu pozisyonun hayata geçmesi için özgür bir siyasal zemin gerekir.

Bugün barıştan söz etmek için önce konuşma özgürlüğünü, muhalefetin meşruiyetini, somut bazı adımların atılmasını ve toplumsal muhalefeti savunmak gerekiyor. Çünkü barış, sadece susan silahlarla değil, konuşabilen siyasetle mümkündür. “Demokratik toplum ve barış” perspektifi ile Kürtler “demokratik bütünleşme” için tarihi ve stratejik bir adım atmıştır.

Türkiye için demokratik bütünleşme, toplumsal barışın ve sürdürülebilir kalkınmanın temelidir. Farklı kimliklerin, inançların ve görüşlerin özgürce ifade edilebildiği, herkesin eşit yurttaşlık hakkına sahip olduğu bir demokratik toplum, hem iç barışı güçlendirir hem de kutuplaşmayı azaltır. Demokrasi, yalnızca seçimlerden ibaret olmayıp, adaletin, katılımın ve insan haklarının güvence altına alındığı bir yaşam biçimidir. Bu bağlamda, Türkiye’de demokratik bütünleşme; toplumsal uzlaşıyı artırarak, farklılıkların tehdit değil zenginlik olarak görüldüğü bir barış perspektifini mümkün kılar.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Ticarileşen sanat ve kendini sunuş

Sonraki Haber

ABD, BMGK’nin ateşkes tasarısını veto etti

Sonraki Haber
İngiltere, BMGK Başkanlığı’nı devraldı

ABD, BMGK’nin ateşkes tasarısını veto etti

SON HABERLER

Demokratik toplum çağrısı ve Ortadoğu

Demokratik toplum çağrısı ve Ortadoğu

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Yahya Orhan: Artık kendimiz için çalışacağız!

Hafız Akdemir: Özveri, disiplin ve tevazunun timsali

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

El koyma, çökme, ele geçirme

Gerçeklerin iz düşümünden ekoloji politik çıkışa

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Hak savunuculuğunun bedeli!

İzBB grevinin hatırlattıkları…

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın sorumluluğu…

İzmir’in şişmanı, işçi düşmanı!

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

ABD seçim sonuçları ve  kötülüğün ardına kadar açılan kapıları

Eşitlik ve özgürlük ya da ortak hayallerin şafağında

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Amed’deki yangınla ilgili 4 gözaltı

Amed’deki yangınla ilgili 4 gözaltı

Yazar: Yeni Yaşam
6 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır