Kurban Bayramı’nda cezaevlerinde açık görüş vardı. Bir açık görüş-akraba ziyareti haberide, İmralı adasından geldi. PKK’nin kurucu lideri Abdullah Öcalan, bu vesileyle çocuklar da dahil akrabalarıyla bayramlaşma imkânı bulurken; kamuoyu da İmralı’ya götürülen yeni mahpusların isimlerini öğrenme fırsatı buldu: Ergin Atabey, Mahmut Yamalak ve Zeki Bayhan…
Daha pek çok mahpus gibi, Ergin, Mahmut ve Zeki ile defalarca yazışmışızdır herhalde. Neredeyse yirmi yıldır, cezaevinde tutulan mahpuslarla mektuplaşıyorum. Onların yaşadıkları hak ihlallerini “İçeriden” isimli köşeme taşırken, yazdıkları kitapların yayınlanmasında da yardımcı olmaya çalışıyorum.
Son yıllarda cezaevlerinde yazılmış ve dahası ülkemizde epeyce ünlü, hatta bir nevi klasik olmuş kimi romanların, araştırma kitaplarının (Kürtçeler hariç) önemli bir bölümü sanıyorum ilk önce bana gelmiştir. Onların redakte edilmesinde, önsöz yazılmasında ve hatta yayınlanmasında bir nebze katkım olduysa, ne mutlu bana! (Bu konudaki katkı bakımından aslan payı ise, elbette Aram Yayınevi yöneticileri ve emekçilerindedir)
O nedenle, Ergin Atabey, Mahmut Yamalak ve Zeki Bayhan, benim epeyce yakından tanıdığım kişiler-yazarlardır. Ama okurlarımız isimlerini duysa da, çok fazla tanımadığını düşünerek, onları sizlere biraz daha yakından tanıtmak istiyorum:
Ergin Atabey
Ergin Atabey, 1973’te doğdu ve uzun bir süredir cezaevinde tutuluyor. Atabey, cezaevinde kaleme aldığı yazıları ve felsefi-politik metinleriyle dikkat çekti. Demokratik Modernite dergisinde yayımlanan “Yaşam ve Ölüm İkilemi” adlı makalesinde yaşam ve ölüm arasındaki toplumsal-felsefi ilişkileri tartıştı.
Bir diğer yazısı olan “İnsanın Gelişim Diyalektiği: Eleştiri ve Özeleştiri Kültürü”nde ise, ahlaki-politik toplumun inşasında eleştiri-özeleştirinin merkezi rolüne işaret etti. Daha önce Özgür Gündem gazetesiyle ilgili bir davada “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılanan Atabey, söz konusu davadan beraat etti.
En son Bolu F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan ve müebbet hapis cezası hükümlüsü olan Ergin Atabey’in yayınlanan eserlerinin isimleri ise şöyle: Hakikat Rejimi (araştırma), Devlet Dışı Toplum ve Demokratik Konfederalizm (araştırma) ve Bihara Bêdawî (roman). Eserlerin tümü Aram Yayınları tarafından yayınlandı.
Mahmut Yamalak
Mahmut Yamalak, 1969 yılında Ağrı’nın Tutak ilçesinde yedi kardeşin üçüncüsü olarak dünyaya geldi. Küçük yaşta aile İstanbul’a taşındığı için burada büyüdü. Bir süre tutuklandı ve cezaevinde kaldı. Cezaevinden çıktıktan sonra siyasi faaliyetleri yüzünden 1994 yılında tutuklanıp, yargılandı ve müebbet hapis cezası aldı.
Dergilerde politik yazıları yayınlanmaya başlarken; müzikle amatör olarak uğraştı, Koma Agirê Jiyan’ın “Adarê” adlı türküsünün söz ve bestesini yaptı. F tipi cezaevlerinde müzik çalışması yapma şansı olmadı. Şiir ve öyküleri dergilerde yayınlandı, bu eserleriyle ödüller aldı.
Bir dönem çeviri yaptı. “Zerdeşt wiha ferman kir” (Zerdüşt Böyle Buyurdu) çevirisi cezaevinin imkânsızlıklarının yarattığı karışıklık nedeniyle başka bir isimle yayınlandı. Bir arkadaşıyla birlikte Hafız’ın “Gülüstan”ını Fasçadan Kürtçeye çevirdi. Daha önce yazdığı ve iki baskı yapan “Mermer Kanatlı Kuşlar” romanından sonra “Tarîderya” yazarın ikinci romanı oldu. Bu roman, yazarın ilk Kürtçe romanıdır.
Bir defasında bana şöyle yazmıştı: “Aslında bu kadarı da fazla. Çünkü kendi yazdıklarımdan ayrıyım. Mermer Kanatlı Kuşlar, yasak diye bana verilmiyor. Belki kendi düşüncelerimden etkileneceğimi (!) düşünüyorlardır. Son çıkan Rêwingî kitabım ise oluşturulan yeni komisyon engeline takıldı. Dört ay oldu, daha kendi kitabımı göremedim.
Telefonda yeğenim halime acımış olacak ki, bana kitabın kapağını anlatıyor. Bari bu kadarını olsun bil, der gibi. İnat mı, ısrar mı bilemiyorum ama yazmaya devam ediyorum. Şu an etik-ahlâk üzerine bir çalışma yapıyorum. Ayrıca 1990’lı yılların hapishaneleri üzerine bir roman planım var. Okuyamasam da…”
Birçok cezaevinde tutulan Mahmut Yamalak, en son Malatya-Akçadağ T Tipi Cezaevi’ndeydi. Bel fıtığı hastalığı bulunan Yamalak, 2024 yılında tahliye olması gerekiyordu; ancak “İdare ve Gözlem Kurulu”nun verdiği kararla, tahliyesi ertelendi. Yazarın yayınlanan eserlerinin isimleri şöyle: Mermer Kanatlı Kuşlar (roman), Tarîderya (roman), Gulîstan (Farsça’dan Muhammed İnal ile birlikte çeviri). İlk iki kitabı Aram’dan, çeviri eseri ise Nûbihar yayınları tarafından yayınlandı.
Zeki Bayhan
Zeki Bayhan, Colemerg’te 1977 yılında doğdu. Orada büyüdü. Hakkâri Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra girdiği üniversite sınavında kazandığı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Mimar ve Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği’nde okurken, ikinci sınıfta politik mücadeleye katıldı. Müebbet hapis cezası verilen Bayhan, 27 yıldır cezaevinde bulunuyor.
Birçok cezaevinde tutulan Zeki Bayhan’ın mide, göz, eklem romatizması ve bel fıtığı gibi birçok hastalığı bulunuyor. En son Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulmaktaydı.
1998 yılından bu yana cezaevinde bulunan Bayhan’ın bugüne kadar yayımladığı başlıca eserler arasında şunlar yer alıyor:
Demokratik Ekolojik, Cinsiyet Özgürlükçü Paradigma (2011), 21’inci Yüzyıl Özgürlük İdeolojisi: Demokratik Sosyalizm (2015), Soykırımcı Ulus-Devlet Paradigmasından Çıkış: Demokratik Ulus (2016), Sıfıra Yükselmek (2018). Zeki Bayhan’ın eserleri, Aram, Belge ve Dipnot yayınları tarafından yayınlandı.
Herkese nasip olmaz!
Başta Sayın Abdullah Öcalan olmak üzere, Cemil Bayık, Murat Karayılan, Duran Kalkan, Sakine Cansız, Mustafa Karasu, Sabri Ok, Nurettin Demirtaş gibi PKK’nin lider kadrolarını 1970’li yıllardan beri, cezaevlerinden ve Bekaa ile Kandil röportajlarım vesilesiyle yakından tanıma şansına nail oldum.
Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde aynı ya da yaklaşık dönemde okuduğumuz Abdullah Öcalan ve Mustafa Karasu’ya son dönemde Ali Haydar Kaytan da dahil oldu. Daha doğru deyişle O’nun da bir dönem Siyasal’da okuduğunu öğrenmek bana bir yandan sürpriz, bir yandan onur vesilesi oldu.
Son yarım yüzyılda yaşadığımız olağanüstü tarihe bu denli yakından tanıklık eden biri olarak, kendimi çok şanslı hissediyorum. Ne dersiniz; haksız mıyım?