Dr. Ala Noori Talabani, ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısı için, Kürtlerin daha parlak bir geleceğe sahip olması adına Abdullah Öcalan’ın çok akıllıca bir hareketi olduğunu belirterek, ‘60-70’li yıllardan bu yana bölgede süregelen çatışmaların ya da istikrarsızlığın barışçıl bir şekilde sona erdirilmesi için bu barış sürecinde her türlü rolü üstlenmeye hazırız’ dedi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrı doğrultusunda başlayan “Barış ve Demokratik Toplum” inşası süreci, PKK’nin 12’nci Kongresi’nde silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı almasıyla yeni bir aşamaya geçti. İktidar süreci ağırdan alırken, Kürdistan, Türkiye ve dünyanın dört bir yanında halklar, demokratik kitle örgütleri, bu tarihi fırsatın bilincinde olarak süreci sahiplenmeye devam ediyor. Bu çerçevede DEM Parti İmralı Heyeti’nin Şubat ayında Güney Kürdistan’da gerçekleştirdiği temaslar da sürecin bölgesel ve ulusal birlik ekseninde sahiplenilmesinin önemli bir adımı olarak öne çıktı.
Güney Kürdistan halkının da süreçten memnun olduğu tespiti defalarca belirtilirken, Silêmanî’den Dr. Ala Noori Talabani, bu sürece dair soruları yanıtladı.
- Abdullah Öcalan 27 Şubat’ta “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının ardından Türkiye’de süreç ve çözüm tartışmaları başladı. Bu süreçle ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Başkan Öcalan tarafından başlatılan barış süreci tüm bölge için, Kürdistan’ın farklı parçalarındaki tüm Kürtler için çok çok önemli. Özellikle de Türkiye ile barış sürecini dört gözle bekliyoruz çünkü bu, Türkiye’deki ve Kürdistan’ın kuzeyindeki Kürtlerin yararına ve geleceğine olacaktır. Bence artık savaşma dönemi sona erdi. Tüm dünya teknolojiyi okuyan, bilen bir yerde ve bu teknoloji en çok savaşlarda kullanılıyor. Bu koşullar altında baktığımız zaman, bence bu, Kürdistan’ın kuzeyindeki Kürtlerin daha parlak bir geleceğe sahip olması adına Başkan Öcalan’ın çok akıllıca bir hareketidir.
- PKK, 12’nci kongresinde çalışmalarına son verdiğini açıkladı. Ancak Türkiye’de hükümet henüz bu kararlara cevap verecek yasal ve hukuki adımları atmadı. Bununla ilgili ne söylersiniz?
Bu kesinlikle doğru. Fakat bu tutum tüm süreç için talihsiz bir durum ve bu eninde sonunda süreci, Kürt lider tarafından başlatılan barış sürecini etkileyecek. Biliyorsunuz, barış sürecini başlatmak için her iki tarafa da güven duymanız gerekir ve bence Kürtler bu güveni ortaya koydular ve “Bu yangına müdahale ediyoruz” dediler. Ancak ne yazık ki Türk hükümeti hala buna karşılık vermedi. Bunun arkasında farklı nedenler, Türkiye’de yaklaşan seçimler olabilir ya da oradaki hükümetin sistemi de olabilir. Ortakları var, süreci başlatmaları için yasal olarak kurumları mevcut. Örneğin, Kürt gerillasının geleceğine nasıl bakacaklar. Yasal bir zemin bulmak kolay bir şey değil. Bugüne kadar, hatta yakın zamana kadar da “terörist” dediğiniz insanlara şimdi nasıl ilişki kurup sesleneceksiniz, o insanlarla nasıl diyalogda olacaksınız, yasal ve siyasi olarak bunların bir an önce çözülmesi gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde bu durum, diğer taraf olan PKK’nin güvenini etkileyebilir.
- Sizce yasal ve hukuki zemin barış ve demokratik bir toplumun inşası için neden önemlidir? 2013-2015 döneminde farklı olması açısından bu kez neler yapılmalıdır?
Bu sefer diğer önceki süreçten farklı olarak, bir devlet olarak Türk hükümetinin hukuk kollarının farklı sorunların çözümüne dahil olması gerektiğini biliyoruz. Örneğin, insanlar için özgür ve adil yargılama hakkını nasıl sağlayacakları, bir bütün olarak prosedürlerini özgür ve adil bir yargılama için nasıl kullanacaklar? Bireyler arasındaki veya Kürt halkı ile devletin farklı yapıları arasındaki anlaşmazlığı nasıl çözecekleri, ifade özgürlüğü gibi temel özgürlük haklarını nasıl koruyacakları, ifade özgürlüğünü, din veya toplanma özgürlüğünü nasıl sağlayacakları tartışılması gereken meselelerdendir. Tüm bunlar çok önemlidir. Sadece bahsettiğim örnekler değil, diğer birçok sorunu kanunlarla, yasalarla çözerek, Anayasa ile güvence altına almaları gerekiyor ki başarılı bir barış süreci işletilsin. Kürt meselesinin Türkiye’de çözülmesi isteniyorsa buna uygun olarak Anayasa değiştirilmelidir.
- Dört parça Kürdistan’ın ve bütün toplumun barış süreçlerinde aktif olması neden önemli?
Biliyorsunuz, bölgenin doğası, tüm parçalardaki Kürt sorunun temeli, tarihsel ve etnik olarak birbirine bağlı çünkü hepimiz Kürt’üz. Dolayısıyla eğer bir parçada çatışma yaşarsak bu diğer parçayı da etkileyecektir. Anladığım ve hatırladığım kadarıyla 1980’den beri ne zaman bir ülkede bir Kürt grup haline gelse ve diğer ülke de kendi güvenliğini koruma adını altında o ülkenin egemenliğine ve topraklarına girme hakkı elde ediyor. Bu amaçla sınırda bir kaos yaratmak, çatışma oluşturmak için başka bir Kürt partisine yardım ediyor. Dolayısıyla dört parçanın bir araya gelmesi herkesin yararına olacaktır. Örneğin Suriye artık 80 ve 90’lardaki gibi ciddi olarak Esad hükümeti altında değil ve İran İslam Cumhuriyeti’nde bile işler değişecek, değişiyor. Irak son 30 yıldan bu yana değişti. Dolayısıyla başarılı ve istikrarlı bir bölgeye sahip olabilmek için tüm tarafları sürece dahil etmemiz gerekiyor. Bu sadece bu ülkeler için iyi olmayacaktır. Tüm Orta Doğu bölgesi için de iyi olacaktır, çünkü Filistin- İsrail çatışmasının yanı sıra bu ülkelerle Kürt çatışması da bölgedeki en uzun ve en köklü çatışmadır. Dolayısıyla bu sorunun çözülmesi herkesin yararına olacaktır.
- Abdullah Öcalan, yapılacak bir barışın tüm Kürdistan’ı ve Orta Doğu’yu etkileyeceğini ifade etmişti. Bu kapsamda, Güney Kürdistan’da hem siyasi kanat hem de Kürt halkı süreç hakkında ne düşünüyor?
Dediğim gibi, Güney Kürdistan’da başlatılan barış süreci konusunda herkes iyimser, taraflar, toplum, herkes umutla bakıyor ve çok başarılı olmasını bekliyoruz. Başur’un ekonomik olarak Türk Hükümeti ile doğrudan bağlantı sınırına sahip olduğunu unutmamak gerek. Dolayısıyla bölgenin istikrara kavuşturulması, Kürtlerin sürece dahil edilmesi ve önerilerde bulunulması, Başur için de daha iyi bir çözüm bulunmasına yardımcı olabilir, çünkü dediğim gibi Başur, Türk Hükümeti için ekonomik açıdan ana kapılardan biridir ve ekonomi her iki hükümet için de çok önemli. Bence bu Serok Öcalan’ın akıllıca bir hareketiydi, çünkü Türk Hükümeti ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında ekonomik ve iktisadi temelli ilişkilerin bölgede istikrar ve barışın sağlanmasında büyük rol oynadığını da biliyor. Dolayısıyla burada, Başur’da, Kürdistan’da yaşayanlar olarak mutluyuz ve bildiğiniz gibi 70-60’lı yıllardan bu yana bölgede süregelen çatışmaların ya da istikrarsızlığın barışçıl bir şekilde sona erdirilmesi için bu barış sürecinde her türlü rolü üstlenmeye hazırız. Dolayısıyla Başur, Bakur, Rojava, Rojhilat Kürtlerinin istikrarlı bir yaşama kavuşma zamanıdır. Teknoloji kuşağı dediğimiz yeni neslin daha parlak bir geleceğe sahip olması için çalışmalıyız.
- Abdullah Öcalan ile görüşmeler başlatıldığında kendisi, dört parçadaki tüm Kürt şahsiyetlerinin ziyaret edilmesi ve görüş önerilerinin alınmasını istemişti. Bu nasıl yansıdı?
Bakur’dan, DEM Parti’den ve Bakurlu Kürtlerden oluşan bir heyet geldi ve Kürdistan Bölgesi’ndeki liderleri ziyaret ettiler. Buradaki liderler, medyadan edindiğimiz bilgilere dayanarak söylüyorum, başarılı bir görüşme gerçekleştirdiler. Barış sürecinin daha iyi bir şekilde ele alınmasına yönelik öneri ve fikirlerini paylaştıkları bu ziyaretten büyük memnuniyet de duydular. Bence Başur’daki liderler, Bakur’daki Kürtler ile Türk Hükümeti arasındaki müzakere ve barış sürecinde ihtiyaç duyulabilecek her türlü yardıma hazır olduklarını ortaya koyuyorlar.
- Bu süreçte kadınlar büyük bir misyon üstlenmiş durumda. Barış ve demokratikleşme için kadınların süreçte en önde yer alması ve rollerini oynaması neden gerekli?
Uluslararası alanda, barış sürecine ne kadar çok kadın katılırsa o kadar iyi sonuç alınacağını açıkça biliyoruz. Uluslararası alanda, dünya çapında, her yerde, bir çatışma olduğunda bu süreçlere kadınların katılımı olduğunda sonuçlar, her zaman daha iyi olmuştur. Kürt kadınları tüm parçalarda, toplumun demokratikleşmesinde, toplumun bilinçlendirilmesinde her zaman çok başarılı olmuşlardır ve diğerleri arasında barışın sağlanmasında daha büyük bir role sahiptirler. Örneğin burada, Irak Kürdistanı’nda, Kerkük’te farklı etnik gruplarımız var, Hıristiyanlar, Araplar gibi…
Tarih boyunca Kürt kadınlar, tüm kadınların ve çocukların yararına olacak ortak bir projeye sahip olmak için diğer etnik kimlikteki kadınlara, doğru adımlar atma konusunda her zaman inisiyatif aldılar. Bakur’daki Kürt kadınların da daha önce büyük bir role sahip olduklarını ve bunu üstlendiklerini, geçmişte, şimdi ve gelecekte gördük. Toplumu geliştirmede, daha iyi istikrar sağlamada ve kadınları güçlendirmek için projeleri hayata geçirmek için daha iyi bir zemine sahip olacaklar. Ne zaman ki toplumdaki faaliyetlere daha fazla kadın katıldı. İşte o zaman, toplum daha iyi ve sağlam temelde bir barışa ve daha iyi bir yaşama sahip olacaktır.
Söyleşi: Melek Avcı \ JINNEWS