• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
8 Temmuz 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Zeynel Kete

Aşure: Kadim bir hafızanın ortak yaşam sofrasına dönüşü

8 Temmuz 2025 Salı - 00:00
Kategori: Yazarlar, Zeynel Kete
Hakikatin ruhu, yolda birlik, tarihi sorumluluklarımız (2)

Bir tencere… İçinde onlarca çar anasır, farklı tat… Ama hiçbir tat diğerine üstün gelmez. Her varoluş yerli yerinde; farklılık içinde BİR’lik… İşte bu, kadim aşurenin sırrıdır. Belki de bugünün Ortadoğu’suna en çok lazım olan şey, tam da bu sırdır.

Cudi’den yükselen hakikat arayışı

Aşure yalnızca bir tatlı değil; insanlık hafızasında yankılanan en kadim sembollerden biridir. Kökeni, büyük tufandan sonra Nuh’un Gemisi’nin Cudi Dağı’na oturmasıyla başlar. Bu kıssa sadece fiziksel bir felaketten kurtuluş değil; hakikatin, özgürlüğün ve yeni bir toplumsallığın doğumudur. Doğanın ve toplumun işleyiş yasalarına dayalı bir yaşam, özgür yaşama giden yoldur. Bu tarihsel belirleme ile Tufan ve aşure yeniden değerlendirilirse, geçmiş ile gelecek arasında bir kapı aralanır.

Hakikati manada Cudi, her insanın içsel arayışında ulaşmaya çalıştığı “hakikat zirvesi”dir. Bu anlatı, maddi tufan kadar ruhsal bir tufanı da içerir. Geminin Cudi’ye oturması, içsel fırtınaların dindiği, kalpte yeni bir hakikat merkezinin kurulduğu noktadır. Bu nedenle Cudi, bireysel ve toplumsal bir arınmanın, yeni bir ahlaki düzene geçişin sembolüdür. İlksel toplumlarda dağ, varoluşsal ilişkinin özgürlüğün,  yeniden doğuşun kutsal mekânıdır.

Güvercin ve zeytin: Ruhun ve barışın sembolü

Gemi Cudi’ye ulaştığında gelen güvercinin gagasında bir zeytin dalı taşıması, sadece toprağın yeniden yaşanabilir olduğunu değil; aynı zamanda içsel bir barışın, doğa ve toplumla yeniden kurulan ikrarlı ittifakın sembolüdür. Başka bir ifadeyle bu, toplumsal doğanın ekolojisinin tezahürüdür.

Kürtçede cî/cu (yer-mekân), dîtin (görmek) köklerinden; “uygun yerin/mekânın görülmesi” anlamı çıkar. Batınî geleneklerde güvercin, kutsal ruhun, vahyin ve ilhamın sembolüdür. Zorda ve darda kalındığında delil ve kılavuzdur. Zeytin ise doğuda “bilgelik”, “şifa” ve “ebedi nur”un simgesidir. (Afrin, zeytinin anayurdudur.)

Bu bağlamda, zeytin dalı taşıyan güvercin; doğayla barışa dönüşü, insanın içsel bilgeliğe erişimini ve yeniden kurulan toplumsal dengeyi temsil eder. Bu semboller, yeni bir yaşamın hem ruhsal hem toplumsal temelini atar. Bu bir ‘barış bildirisi’dir: doğayla, kendinle, ötekiyle ve bütün kainatla yapılan çok katmanlı bir barıştır.

Ortak kazan, ortak ruh: Aşure’nin komünal manası

Nuh’un Gemisi’ndeki insanların sahip oldukları son malzemelerle pişirdikleri aşure kazanı, yalnızca bir yemek değil, kozmik birlikteliğin en eski ritüelidir. Farklı bakliyat, tahıl ve meyvelerin tek bir tencerede birleşmesi, zahirî farklılıkların bâtınî birlikteliğe dönüştüğü bir semboldür. Öz ve biçimin birbirini tamamlaması halidir.

Kazan, batınî düşüncede “evrensel rahim”i; doğanın yaratıcı potansiyelini temsil eder. Yani evrendeki sürekli doğuş halinin de simgesidir. Her bir malzeme bu rahime girerken kendi özünü kaybetmez, ama yeni bir bütüne katkı sunar. Bu, bireyin kimliğinden vazgeçmeden bir toplulukla bütünleşebilmesinin, kolektif bir ruh oluşturabilmesinin metaforudur. Ve bu metaforda ana kadının bilgeliği esastır. Farklı tatlar; kadının kemaleti, özgürlük arayışı ve “kadın-yaşam-özgürlük” diyalektiği arasındaki bağla anlam kazanır.

Bu yönüyle aşure kazanı, gerçek bir komünalite örneğidir. O, dayatılmış birlik değil; rızaya dayalı, çokluk içinde birliği simgeler. Bu ortak kazan, demokratik toplumun doğduğu yerdir. “Bir olma, iri olma, diri olma” hali aşure kazanında gerçekleşmiştir.

Aşure, kadim geleneklerde “yetmiş iki millete bir nazarla bakmak” ilkesinin vücut bulmuş halidir. 72, mistik bir sayıdır; farklı bilinç hallerini, ruhsal mertebeleri ve insan çeşitliliğini temsil eder. Aşure’deki her tat, bu farklılığı simgeler.

Bu anlamda aşure, tek hakikat dayatmasının karşısına çoklu hakikatlerin varlığını koyar. Hakikat arayışında “çoklu yöntem” esastır. Her millet, her inanç, her dil kendi rengiyle kutsaldır. Ve bu renkler ancak eşitlik temelinde bir araya geldiklerinde gerçek bir toplumsal barış mümkündür.

Batınî manada aşure: Demokratik Ulus’un ruhsal temeli

Aşure’nin derinlikli anlamı, bizi demokratik ulus fikrine taşır. Bu model, ırk, din, mezhep temelinde inşa edilen ulus-devletin aksine; halkların gönüllü birlikteliğine, ortak bir yaşam sözleşmesine dayanır. Bu ortaklığa “Aşure Sözleşmesi” denilebilir.

Tıpkı aşure kazanındaki her malzemenin kendi tadını koruması gibi, demokratik ulus da her halkın, kültürün, inancın, kimliğin eşit söz hakkına sahip olduğu bir toplumsal yapıyı öngörür. Bu, “tek millet” değil; çoklu kimliklerle örülmüş bir “ortak vatan” fikridir.

Aşure; insanlığın “cem” haline gelmesi, farklı varlık düzeylerinin “ikrar” temelinde eşit ve özgür bir zeminde buluşmasıdır. Bu buluşma, aynı zamanda içsel bir dönüşüm sürecidir: bireyden kolektife, benlikten topluluk ruhuna geçiştir.

Aşure: Kadim bir anahtar

Aşure, geçmişin içinde saklanan ama geleceğe açılan bir anahtardır. Cudi’deki tufan sonrası pişen o ortak yemek, bize her çağda şu dersi verir:

Kurtuluş, dayanışmadadır.

Barış, farklılığın tanınmasındadır.

Hakikat, ortak yaşamda inşa edilir.

Bugünün parçalanmış Ortadoğu’suna, nefret siyasetine ve kriz rejimlerine verilecek en köklü cevap; bir kazan aşure metaforudur. Çünkü o kazan, yalnızca bir yemek değil kadim bir toplumsal sözleşmenin, demokratik ve komünal toplumun ilk halidir.

Şimdi yeniden Cudi’ye, yani içsel hakikatin doruğuna yürümek, güvercinin getirdiği zeytin dalını toplumsal barışa çevirmek ve aşure kazanı etrafında ikrarla toplanmak zamanıdır.

Bu tarihsel hakikati yeniden canlandırmak için bütün Alevi kurumlarının, pirlerin, anaların Cudi Dağı’nda kazan kurarak; aşureyi orada pay etmeleri, bu kadim barış arayışına yeniden can vermeleri ve demokratik topluma ikrar vermeleri gereken zamanlardayız. Muharrem oruçları sonrası verilen aşure lokması Cudi’de pay edilsin.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Tetwan Festivali 11’inci gününde devam etti

Sonraki Haber

Barış umudu varken…

Sonraki Haber
Sanatçıda ideolojik ve ahlaki duruş estetik kavrayış

Barış umudu varken…

SON HABERLER

‘Gülen’ ve ‘Güldürenler’!

‘Satın alıyorum, öyleyse varım…’

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

‘Ama emperyalizm’ diyorsak…

Kriz anları ve teori…

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Yazarlar

Emniyet Kemeri Takılıydı… Ama O Yine de Düştü!

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Direniş başarıldı; sıra Demokratik Toplum’un inşasında (2)

Direniş başarıldı; sıra Demokratik Toplum’un inşasında (2)

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Siyasi kayyumun yasal dayanağı iptal edilir mi?

Siyasi kayyumun yasal dayanağı iptal edilir mi?

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Sanatçıda ideolojik ve ahlaki duruş estetik kavrayış

Barış umudu varken…

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Hakikatin ruhu, yolda birlik, tarihi sorumluluklarımız (2)

Aşure: Kadim bir hafızanın ortak yaşam sofrasına dönüşü

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır