Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nun silah yakma eylemi, teslimiyet değil, toplumsal ve tarihsel bir dönüşüm anıdır. Halklar için yeni bir başlangıcın simgesi olma niteliği taşıyor. Gözler şimdi bu tarihi adımın nasıl yankı bulacağına çevrildi
11 Temmuz 2025, Kürdistan, Türkiye ve dünya için tarihi bir gün oldu. Qendîl (Kandil) Dağı eteklerinde 15’i kadın, 15’i erkek olmak üzere 30 gerillanın silahlarını yakması, yalnızca teknik bir eylem değil, derin anlamlar taşıyan bir dönüm noktasıydı. Bu tören, basit bir silah bırakma ritüeli olmanın ötesinde, Kürt halkının özgürlük mücadelesinde barış ve demokratik siyaset odaklı yeni bir dönemin başlangıcını simgeliyordu. Gerillaların bu adımı, bireysel ve kolektif dönüşümün, fedakarlığın ve umudun güçlü bir ifadesi olarak tarihe geçti.
Direnişin yeni biçimi: demokratik mücadeleye doğru
Mezopotamya Ajansı’ndan Özgür Paksoy’un analizine göre; Gerilla, Kürt halkının özgürlük arayışında en somut sembollerden biridir. Dağa çıkan her birey, inkar ve imha politikalarına karşı verilen tarihsel direnişin bir taşıyıcısıdır. Bu karar, yalnızca bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir başkaldırının ve varoluş mücadelesinin ifadesidir. 30 gerillanın gerçekleştirdiği silah yakma eylemi, bu direnişin biçim değiştirerek demokratik-siyasal mücadeleye evrilmesinin simgesidir.
Barışa giden yolda kararlılık
Kürt özgürlük hareketinde gerilla, sadece silahlı direnişin değil, kadın özgürlükçü, ekolojik ve demokratik bir toplum idealinin de taşıyıcısıdır. Silah, bu kararlılığın bir sembolü olarak görülürken; bugün onu yakmak, mücadele yöntemlerinin yeniden tanımlandığı, barışçıl yolların benimsendiği bir dönüşüm anlamı taşıyor. 30 gerilla, bu eylemleriyle özgürlüğün artık yalnızca dağlarda değil, siyasetin ve toplumsal barışın alanlarında aranacağını ilan etmiş oldu.
Eşitlikçi bir sembol: kadın ve erkek gerillalar
Gerillaların eşit sayıda kadın ve erkekten oluşması da bu tarihi adımın dikkat çekici yönlerinden biri. Kadınlar, özgürlük mücadelesinin ön saflarında yer alarak cinsiyet eşitliği ve toplumsal dönüşüm ideallerini somutlaştırdı. 15 kadın gerillanın bu eyleme katılımı, hareketin eşitlikçi ruhunun bir yansımasıydı. Kadın ve erkek gerillaların birlikte gerçekleştirdiği bu eylem, özgürlük mücadelesinin yalnızca bir direniş değil, aynı zamanda toplumsal hiyerarşilere karşı yürütülen derin bir dönüşüm süreci olduğunu gösteriyor.
Barış ve Umudun İlk İşareti
Bu eylem aynı zamanda derin bir varoluşsal sorgulamayı da yansıtıyor. Jean-Paul Sartre’ın varoluşçuluğuna göre insan, özgürlük içinde kendi eylemlerini seçme sorumluluğunu taşır. Gerillalar, bir zamanlar özgürlük uğruna silahı seçmişlerdi; şimdi ise aynı ideali barış ve siyaset yoluyla sürdürmeyi seçiyorlar. Bu, yalnızca bireysel değil, toplumsal ve tarihsel bir dönüşüm anıdır. Aynı zamanda Hannah Arendt’in “eylem” anlayışıyla da örtüşen bu karar, bireyin kendini topluma açtığı ve yeni bir başlangıç yarattığı bir anı temsil eder. 30 gerillanın bu eylemi, Kürt halkı ve Türkiye için yeni bir başlangıcın simgesi olma niteliği taşır.
Barış yolundaki irade
Silah bırakmak, bir teslimiyet değil; aksine barış ve siyaset yoluyla özgürlüğe ulaşma kararlılığının güçlü bir beyanıdır. Gerillalar, yıllarca taşıdıkları silahları yakarken, bireysel konforlarından değil, kolektif bir ideal uğruna mücadele biçimlerinden vazgeçtiler. Bu, derin bir duygusal yükü de beraberinde getirdi. Silahlarını ateşe atan her gerilla, belki de yoldaşlarını, dağlarda geçen yılları, kayıpları ve özlemleri düşündü. O an, hüzün ile gururun, fedakarlık ile umudun iç içe geçtiği bir zaman dilimiydi.
Dönüşen kimlik, yenilenen mücadele
Silah yakma eylemi, aynı zamanda kimliğin yeniden inşasıdır. Silah, gerillanın kimliğinin bir parçasıydı. Onu yakmak, bu kimliğin dönüşümünü kabul etmeyi ve mücadeleyi başka bir zemine taşımayı gerektirir. Bu kolay bir karar değildir. Ancak, Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla bu adımı atan gerillalar, özgürlüğün artık siyaset ve barış yoluyla mümkün olduğuna dair inançlarını ortaya koymuşlardır.
Tarihi adımın etkileri ne olacak?
Bu yönüyle, Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nda yer alan 15 kadın ve 15 erkek gerillanın gerçekleştirdiği bu eylem, Kürt sorununun çözümünde tarihi bir dönüm noktasıdır. Direnişten barışa uzanan bu yolculuk, özgürlük, fedakarlık ve anlam arayışının güçlü bir ifadesidir. Gerillaların ruh hali, hüzünle yoğrulmuş bir gurur, umutla beslenen bir kararlılıktır. Onlar, yıllarca dağlarda özgürlük için savaştılar; şimdi ise barış için silahlarını yaktılar. Bu eylem, yalnızca Kürt halkı için değil, tüm insanlık için ilham verici bir adımdır
Gözler şimdi, bu tarihi adımın nasıl bir yankı bulacağında.
Haber: Özgür Paksoy / MA