• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
16 Temmuz 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Bütünsel hukuk yoluyla barışın hukuku mümkün mü?

16 Temmuz 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Bütünsel hukuk yoluyla barışın hukuku mümkün mü?

Silahlar bırakıldığında demokratik mücadele evresine geçiş güvenli, çoğulcu, katılımcı hukuki zemin inşasıyla birbirini koşullayan süreçler doğurmaktadır. Bu süreçlerin ilerlemesinde de bütünsel hukuk yaklaşımı barış hukukunun oluşumunda rehberlik işlevi görecektir. Ve toplumu yeni bir sözleşmede buluşturacak kurucu zihniyet oluşumunun temeli mahiyetini de barındırmaktadır 

Newroz Uysal Aslan

Hukuk, hiçbir zaman kurallar toplamı olmamıştır. Aynı zamanda bir toplumun varlığı, hakikati, geçmişi, birbirleriyle kurduğu ilişki düzeninin ta kendisidir.

1 Ekim 2024 tarihinden bu yana her adımı tarihselliklere gebe bir süreç yaşamaktayız. Bu sürecin sonunda tüm taraflar çözümü ve uzlaşıyı siyasette konuşarak bulma arzusunu dile getiriyor. Bu da kaçınılmaz olarak hukuksal zemin oluşturmayı zorunlu kılıyor. Peki ama hangi hukuki zemin? 100 yılı aşmış sorunun çözümünde zemin kimilerine göre hukuk devletiyle kimilerine göre hukuk reformlarıyla mümkündür. Sn. Öcalan’a göre ise “demokratik hukuk”tur. 23 Ekim tarihinde yapılan görüşmede “siyasi ve hukuki zemin” oluşursa temel referansıyla artık “BÜTÜNSEL HUKUK” çerçevesiyle netleşmiştir.

Akademik litaratürde bütünsel hukuk kavramı “hukukun özü”, “hukukta adalet duygusu”, “hukukun üstünlüğü”, “hukukun indirgemeci görünümü aşması”, “tüm haklar” vb bağlamlarında birçok tartışma görüyoruz. Ancak biz bu kavramı ruhuna da uygun biçimde hukuk ve siyaset felsefesi olarak ele aldığımızda “hukuku yalnızca kural sistematiği değil aynı zamanda toplumsal çatışmaların, tarihselliğin, hak ve kimlik mücadelelerinin ve siyasal dönüşüm dinamiklerinin bir çözüm alanı olarak gören, çok boyutlu bir yaklaşımdır.” Böylesi bir hukuk kabulü ise hukukun kuruculuğunu, sorun çözücü, toplumsal değişim/dönüşüm işlevi de kapsar. Yani toplumun bütününü gündeme getirir.

Bugün geldiğimiz noktada mevcut kurulu hukuk düzenin çözüm üretme kapasitesinin tükendiği aksine ayrımcılık ve eşitsizlik ürettiği açık bir toplumsal gerçeklik olarak kabul görmektedir. Bunun kendisi bütünsel hukuk çerçevesine daha da anlam kazandırmakta ve gerekli kılmaktadır.

En sade biçimiyle ifade edilirse “bütünsel hukuk taktiği” ile Kürt sorununu parça parça, teknik veya yalnızca bireyci haklar düzeyinde değil; tarihsel, kültürel,  toplumsal, siyasal ve hukuki boyutlarıyla bir bütün olarak ele alan bir çözüm yaklaşımının benimsenmesidir. Bu da eleştirel hukuk kuramının ve toplumsal hukuk kuramının hukukun özünün “hak”la değil aynı zamanda ideolojik ve siyasal işlevlerle de yüklü olduğunu kabul eden savunusuna dayanır.

Dünya örneklerinde ise bilhassa çatışma çözümlerinde siyasal ve toplumsal dönüşüm süreçlerinde hukuk-politika-toplum üçgeninde kurucu işlevinin belirginleştiği görülmüştür. Geçiş dönemi adaletini de kapsayan bu yaklaşım, toplumsal barış, eşitlik, tarihsel yüzleşme ve anayasal yeniden yapılanmayı kapsayan süreçlerin bir arada ele alınmasını gerektirir. Güney Afrika Apartheid rejimi sonrası demokratik bir yeniden kuruluş sağlamış. Kolombiya’da barış anlaşması yanında çatışma nedenlerinin çözümüne odaklanılmasını ön görmüş. Kuzey İrlanda’da ise anayasa değişikliklerinden ceza hukukunun yeniden düzenlenmesine kadar geniş bir yelpazede bir arada kolektif yürütülmesini zorunlu kılmıştır. Bu deneyimler, bütünsel hukukun barışı yasalaştırma sürecindeki kurucu rolünü gösteren güçlü örneklerdir.

Türkiye de bunu başarabilir. Dahası buna acilen ihtiyaç duymaktadır. Nitekim İmralı’nın “hukuku bütünsel ele almak gerekir” sözünü bir öneri değil demokratik, kapsayıcı ve çözüm odaklı bir hukuk inşasına yönelik çağrı olarak okumak gerekir. 2013-2015 çözüm süreci dönemindeki çağrı “Çözüm yasaları”, “Barış yasaları” olarak ifade edilmişti; bugün ise bu çağrı kapsamlı içerikle bütünsel hukuk olarak yeniden dile gelmektedir. Bu çağrının asli muhatapları bellidir. Hukukçular, barolar, sivil toplum kuruluşları, barış savunucuları, kadınlar ve elbette yasa yapıcı olarak da milletvekilleri.

Siyasal olarak yeni bir paradigma olarak demokratik ulus, kadın özgürlükçü ekolojik toplum yoğun biçimde tartışılmaya devam ediyor. Bunun kurumsal mekanizma ve hukuksal karşılığı olarak bu tartışmalarla iç içe “Bütünsel Hukuk” da ana bir başlık olarak tartışılmayı, teorik ve pratik üretim ihtiyacını dayatmaktadır.

Halkın iradesi olarak TBMM’de kurulacak özel Komisyon, bu çağrının pratik siyasal mekanizması olabilir. Ancak komisyon görevini silahsızlanmayı takip ve yasa hazırlama ile sınırlandırmamalıdır.  Halkın tarihsel adalet ve barış talebini duyabilmeli, buna uygun hukuksal çerçeve oluşturmalı ve güvence altına almalıdır.

Kürtlerin kolektif yaşamında hukuk, yargılandıkları duruşma salonlarında, zindanlarda, katledilmenin, işkencenin hesabını sorma anlarında canlanmadı. Çatışmayı, şiddeti, inkârı, tecridi sürdürmenin aracı olarak da Kürtler “hukuk”la sınandı. Topyekün bir hukuksuzluk rejimiyle yaşamak zorunda bırakıldı. Bu hukuk, sadece cezalandıran değil dilini, kimliğini, toplumsal varlığını yok sayan bir işlev üstlendi. Ancak baskıcı hukuk düzenine karşı yine hukukun içinden direniş biçimleri üretildi. Tam da inkarın merkezi olan adliyelerde örneğin anadilde savuma hakkını kullanarak sistemin dışlayıcı doğasını teşhir eden bir kamusal kriz yaratıldı. İnkârcı tekçi hukuk anlayışını parçalamaya dönük kolektif karşı duruşa dönüştü. Bu nedenle bugün Kürt halkının diline, doğasına, belediyesine, mezarına, anılarına, renklerine, şarkısına bile hükmeden bir hukuk yerine toplumsal barışa hizmet eden yeni bir hukuk inşa edilmeden atılacak hiçbir adım kalıcı olamaz. Devam eden kriz aşılamaz.

Bu bağlamda barışı yapıcı, kurucu ve koruyucu yasaların yapılabilme gücüne erişmek sürecin önemli eşiklerinden biridir. Sn. Öcalan’ın, Eylül 2013 tarihli İmralı heyeti ziyareti sırasında demokratik siyaset ve hukuk komisyonu önerisini açıklarken “Demokratik siyasete geçiş silahlı mücadelenin sonu, hukuk ise demokratik siyasetin başlangıcıdır. Bunlar diyalektik olarak birbirine bağlıdır” ifadesi bugün stratejik bir rol üstlenmektedir. Silahlar bırakıldığında demokratik mücadele evresine geçiş güvenli, çoğulcu, katılımcı hukuki zemin inşasıyla birbirini koşullayan süreçler doğurmaktadır. Bu süreçlerin ilerlemesinde de bütünsel hukuk yaklaşımı barış hukukunun oluşumunda rehberlik işlevi görecektir. Ve toplumu yeni bir sözleşmede buluşturacak kurucu zihniyet oluşumunun temeli mahiyetini de barındırmaktadır.

Barış, geçmişin inkarını aşacak bir hukuk devleti olma yönünde bütünsel bir hukukla kurulur. Kürt halkı bu hukuku tüm yönleriyle kurmak istediğini defalarca göstermiştir. Gösterdiği noktada toplumsal vicdanın ve ahlaki değerlerin toplum merkezli bir hukuk yaratımını vurgular boyuttadır. Bunu da sadece kendi kaderini değiştirmek için değil halkların ortak emeği, vicdanı ve dayanışması temelinde kurmaya çağrı yapmaktadır.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Gölgede kalan Erdoğan açıklaması

Sonraki Haber

Yeni merkez; yaşamın kendisi 

Sonraki Haber
Dar ve dönemsel çıkarlara takılmamak…

Yeni merkez; yaşamın kendisi 

SON HABERLER

Mazlum Abdi: Ulusal Konferans 26 Nisan’da yapılacak

Mazlum Ebdi: Bu saldırgan eylemler derhal durdurulmalı

Yazar: Yeni Yaşam
16 Temmuz 2025

DEM Parti’nin Meclis Başkan adayı Çandar oldu

Numan Kurtulmuş, siyasi parti temsilcileriyle komisyon gündemiyle bir araya gelecek

Yazar: Yeni Yaşam
16 Temmuz 2025

32 yıllık tutsaklıktan sonra tahliye oldu

32 yıllık tutsaklıktan sonra tahliye oldu

Yazar: Yeni Yaşam
16 Temmuz 2025

Suriye geçiş hükümeti Süveyde’deki suçlarını itiraf etti

Suriye geçiş hükümeti Süveyde’deki suçlarını itiraf etti

Yazar: Yeni Yaşam
16 Temmuz 2025

Salih Müslim: Kongreye halkların temsilcileri davet edilmedi

Salih Müslim: Barrack’ın sözleri ABD politikasını tam olarak yansıtmayabilir

Yazar: Yeni Yaşam
16 Temmuz 2025

31 yıllık tutsaklıktan sonra memleketi Gever’de coşkuyla karşılandı

31 yıllık tutsaklıktan sonra memleketi Gever’de coşkuyla karşılandı

Yazar: Yeni Yaşam
16 Temmuz 2025

İsrail, Geçiçi Şam Hükümeti’nin Savunma Bakanlığı’nı 2. kez bombaladı

İsrail, Geçiçi Şam Hükümeti’nin Savunma Bakanlığı’nı 2. kez bombaladı

Yazar: Yeni Yaşam
16 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır